Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada dava tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 4 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....

Aile Mahkemesi'nin 17/02/2020 tarihinde kesinleşen ilamı ile boşandıklarını, velayeti annesine verilen 07/04/2016 doğumlu ortak çocuk Defne yararına aylık 1.500 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede çocuğun ihtiyaçlarının arttığını, nafakanın yetersiz hale geldiğini belirterek aylık 5.000 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine ve nafakanın her yıl Üfe-Tüfe oranında artırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın usulüne uygun vekaletname ile açılmadığını, çocuk adına içeren bir vekalet bulunmadığını, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarında ve tarafların ekonomik durumunda bir değişim olmadığını belirterek iştirak nafakasının artırım talebinin reddine, yıllık Üfe-Tüfe oranından artırım talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir....

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Dava dilekçesi: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı ile boşanan müvekkiline aylık 400 TL yoksulluk nafakası bağlandığını, nafakanın bağlandığı tarihten dava tarihine kadar geçen sürede paranın alım gücünün düştüğünü nafakanın ihtiyaçları karşılamakdan uzak kaldığını belirterek 400 TL olan yoksulluk nafakasının 1500 TL’ye yükseltilmesine nafakaya yıllık ÜFE artışı oranında artırım uygulanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Açılan davayı kabul etmediğini, davacının babasından emekli maaşı aldığını, konu maaşın davacıya yoksulluk nafakası bağlandıktan sonra ortaya çıktığını, müşterek çocukların davacıya düzenli olarak para yardımında bulunduklarını, kendisinin emekli olduğunu, kredi borcunun bulunduğunu, davacının ekonomik durumunun kendisinden daha iyi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur....

Hal böyle olunca, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları ve Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığından davacı kadının yoksulluk nafakası artırım davasının reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 3-Yukarıda 2. bentte belirtilen ilkeler çerçevesinde, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre tarafların ortak çocukları 26.12.2003 doğumlu Aybüke yararına hükmolunan iştirak nafakasının artırım miktarı Türk Medeni Kanunun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alındığında fazla olduğu gibi, nafakanın her yıl artış talebi hakkında TÜİK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranını nazara almak gerekirken, TÜFE onranında her yıl artırım yapılmasına karar verilmesi de doğra görülmemiş, hükmün bu yönden de bozulması gerekmiştir....

    Aile mahkemesinin 2009/807 Esas, 2009/829 karar sayılı dosyası ilamı ile boşandıklarını bu boşanma kararı ile birlikte müşterek çocuğun velayetinin müvekkiline verilmiş ve aylık 170 TLM nafaka takdir edildiğini, küçür çocuk için takdir edilen nafakanın Ortaköy Asliye mahkemesinin 2012/116 Esas ve 2013/23 Karar sayılı dosyası ile aylık 300 TL ye arttırıldığını, yetersiz kalan bu nafakanın yine Ortaköy Asliye hukuk mahkemesinin 2014/45 Esas sayılı dosyası ile aylık 350 TL ye arttırıldığını, bu nafaka arttırımının üzerinden 5 yıl geçtiğini, 350 TL nafakanın küçük Esra'nın giderlerini karşılamadığını bu nedenlerle nafakanın 800 TL ye artırılmasını talep ve dava etmiştir. Cevap dilekçesi: Davalı cevap dilekçesinde özetle; Cevap dilekçesi sunmamıştır....

    Somut olayda ise; davacı tarafın gelecek yıllar ile ilgili artış oranının belirlenmesi yönünde talebi olmamasına karşın mahkemece müşterek çocuk için takdir edilen nafakanın her yıl enflasyon oranında artırılmasına karar verilmesi doğru değilse de, belirtilen bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 2.bendinde yer alan "...nafakaya her yıl enflasyon oranında artırım uygulanmasına" ifadesinin hükümden çıkartılması suretiye hükmün düzeltilmesine ve düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.12.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından nafakaların ve tazminatların miktarı, talep olmadığı halde nafakalar için artırım kararı verilmesi ve kişisel ilişki yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....

        Davacı davalı kadının dava ve cevap dilekçelerinde yer almayan, ilk defa 24.01.2013 tarihli son duruşmada ileri sürülen nafaka yönünden her yıl artırım isteği, talep sonucunun genişletilmesi niteliğindedir. Bu durumda ıslah da söz konusu olmadığına göre, davacı davalı kadının bu talebi artık incelenemez. Bu husus gözetilmeden davacı davalı kadın lehine nafakanın her yıl ÜFE oranında arttırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu bölümünün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.43 8/7)....

          Nafaka artırım davasının açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmadığı gibi, her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilmelidir. Cari nafakanın belirlendiği davada kararın kesinleştiği tarihi ile eldeki davanın açıldığı tarih arasında 3 yıldan fazla süre geçmiştir. Bu süre içinde tarafların sosyal ve ekonomik durumları değiştiği gibi, çocuğun yaşı ve ihtiyaçları da doğal olarak artmıştır....

          Her ne kadar ilk derece mahkemesince nafakanın her yıl ÜFE / TÜFE ortalaması oranında artırılmasına karar verilmiş ise de; davacının dava dilekçesi ile nafakanın ÜFE oranında artırılması talebinde bulunduğu, nitekim Yargıtay'ın yerleşik uygulamasına göre de nafakanın TÜİK'in yayınladığı ÜFE oranında artırılması ve böylece taraflar arasında sağlanan dengenin korunmasının gerektiği anlaşılmakla, davacının bu yöne ilişkin istinaf isteminin HMK'nın 353/1- b-2 maddesi gereğince kabulü ile nafakanın ÜFE oranında artırılmasına, davacının sair, davalının tüm istinaf taleplerinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir....

          UYAP Entegrasyonu