Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre ilk nafakanın hükmedildiği tarihten itibaren aradan geçen süreçte TÜİK'in açıkladığı ÜFE oranları özellikle göz önünde tutulmalıdır. Bu yüzden ilk derece mahkemesince delillerin yeterince toplandığı, bunların değerlendirilmesinde, kanunun olaya uygulanmasında ve hukuki nitelendirmede hata yapılmadığı, tarafların tespit edilen sosyal-ekonomik durumları, aradan geçen süreçte TÜİK'İN açıkladığı ÜFE oranları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında ilk derece mahkemesinin yoksulluk nafakası yönünden verdiği kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin yoksulluk nafakası yönünden istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nun 353/1- b-1 m.sine göre esastan reddine oy birliği ile karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Bendi yerine geçmek üzere: Davalı-davacı kadının tedbir ve yoksulluk nafakası talebinin FERAGAT NEDENİYLE REDDİNE, 2- ) Hüküm fıkrasının 3....

Tarafların iştirak ve yoksulluk nafakası miktarları ile maddi-manevi tazminat miktarlarına yönelik istinaf taleplerinin incelenmesine gelince; Tarafların tespit edilen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, günün ekonomik koşulları, kadının zorunlu ihtiyaçları, tarafların yaşları, evliliğin süresi, hakimin bu husustaki takdir hakkı ve hakkaniyet ilkesi birlikte değerlendirildiğinde, ilk derece mahkemesince kadın yararına TMK 175.maddesi kapsamında hükmedilen yoksulluk nafakası miktarının az olduğu kanaatine varılmış, mahkememizce kadın yararına aşağıda bertilen miktarda yoksulluk nafakasına hükmetmek gerekmiştir....

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Davacı ile davalı Leyla'nın Adıyaman Aile Mahkemesinin 2015/188 Esas sayılı dosyası ile boşandıkları, davacı lehine aylık 500,00 TL yoksulluk, müşterek çocuk Velat lehine aylık 500,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, davalı Velat'ın işbu dava tarihi itibariyle reşit olması sebebi ile talep ettiği nafakanın yardım nafakası niteliğinde olduğu, Velat'ın halen üniversite eğitimine devam ettiği, davalının ise emekli olup ayrıca mevsimlik işçi olarak çalıştığı, otomobil ve kamyonetinin olduğu, yoksulluk nafakası için boşanma kararının kesinleştiği tarihten işbu davanın açıldığı tarihe kadar geçen sürede ülkenin ekonomik koşulları ve paranın satın alma gücündeki değişiklik gözetilerek hükmedilen nafaka artış miktarı ile davacı Velat'ın eğitim durumu nedeni ile ihtiyaçları gözetildiğinde hükmedilen yardım nafakası miktarının tarafların ekonomik durumlarıyla orantılı olduğu anlaşılmakla davalının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde...

Hukuk Genel Kurulunun 30.3.2005 tarihli ve 196-239 sayılı kararıyla, nafaka davalarında temyiz edilebilirlik sınırının belirlenmesinde, bağlanan nafakanın bir yıllık tutarının esas alınacağı benimsenmiştir. Benimsenen bu ilke doğrultusunda, nafaka davalarında gerek temyiz, gerekse karar düzeltmelerde, kararın temyiz ve karar düzeltmeye tabi olup olmadığı, bağlanan nafakanın bir yıllık tutarına göre belirlenecektir. Davacı, açtığı nafakanın artırılması davası ile kendisi için aylık irat şeklinde hükmedilen yoksulluk nafakasının 100 liradan 200.- liraya, müşterek çocuk için hükmedilen aylık 75.- lira iştirak nafakasının ise 400.- liraya yükseltilmesini istemiş; mahkemece, yoksulluk nafakası 50 lira artırılarak 150 liraya, iştirak nafakası da aynı miktar artırılarak 125.-liraya yükseltilmiştir. Hüküm altına alınan nafakalardaki artış miktarı aylık 100 lira, yıllık ise 1200 liradır....

    Somut olayda yoksulluk nafakası isteyen davacı kadının, çalıştığı, kendisini yoksulluktan kurtarmaya yetecek, aylık sürekli ve düzenli gelirinin olduğu, bu hususun SGK kayıtları ile de sabit olduğu, kadın yönünden boşanma yüzünden yoksulluğa düşme koşullarının oluşmadığı anlaşılmıştır. Kadının yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekirken kabulü hatalı olmuştur. Kadının yoksulluk nafakası isteminin reddi gerekmiştir. 3- TMK. 182. maddesine göre velayet kendisine verilmeyen eş müşterek çocukların bakım ve eğitim giderlerine maddi gücü oranında katılmak zorunda olup, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve Türk Medeni Yasası 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre, müşterek çocuk yararına hükmedilen iştirak nafakası azdır. Müşterek çocuk yararına daha uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekmiştir....

    Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalı kadın lehine takdir edilen nafakanın 10.9.2007 tarihinden boşanma hükmü kesinleşene kadar tedbir, hükmün kesinleşmesinden sonra yoksulluk nafakası ve müşterek çocuk ... için karar tarihi 16.12.2008'den hüküm kesinleşene kadar hükmedilen nafakanın tedbir, hüküm kesinleştikten sonra iştirak nafakası olduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.19.04.2010 (Pzt.)...

      İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: "Taraflar arasındaki dava anlaşmalı boşanma sonucu kadın yararına bağlanan nafakanın indirilmesine ilşkindir. Davada, anlaşmalı boşanma ile kabul edilen aylık 200- TL yoksulluk nafakasının, davalının yetim maaşı alması nedeniyle kaldırılması, olmazsa azaltılması istenilmiştir. Bilindiği üzere, TMK.mad.176/lV hükmüne göre: “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Aynı şekilde 331.madde uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.” Somut olayda, taraflar anlaşmalı olarak 10/09/2015 tarihinde boşanmış ve onaylanan anlaşma gereğince aylık 600- TL yoksulluk nafakası verilmesi kararlaştırılmış, aradan yaklaşık 2 yıl geçtikten sonra işbu nafakanın kaldırılması olmazsa azaltılması istemiyle dava açılmıştır. Kadının babası tarafların boşanma davası tarihinden önce 2009 yılında ölmüştür....

      "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm kusur belirlemesi ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalının dava dilekçesinde talep ettiği nafakanın yoksulluk nafakası (TMK. m. 175) olarak anlaşılması gerektiği ve tarafların birlikte yaşamaktan kaçınmak suretiyle birlik görevlerini ihmal etmeleri sonucu, boşanmaya neden olan olaylarda eşit kusurlu olduklarının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 90.00 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren...

        Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet ve Çeyiz Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından, yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı-davacı kadın yararına takdir edilen toptan yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanunu'nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir....

          UYAP Entegrasyonu