Somut dosyada; tarafların 25.12.2019 tarihinde kesinleşen ilam ile anlaşmalı boşandıkları, aralarında düzenleyip imzaladıkları 01.11.2019 tarihli protokol hükümlerinin onaylanmak suretiyle hükme geçirildiği, bu hükme göre; kadın yararına, kararın kesinleşme tarihini takiben 5 yıl boyunca ödenmek üzere aylık 1.500 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği anlaşılmıştır....
Somut dosyada; tarafların 25.12.2019 tarihinde kesinleşen ilam ile anlaşmalı boşandıkları, aralarında düzenleyip imzaladıkları 01.11.2019 tarihli protokol hükümlerinin onaylanmak suretiyle hükme geçirildiği, bu hükme göre; kadın yararına, kararın kesinleşme tarihini takiben 5 yıl boyunca ödenmek üzere aylık 1.500 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiği anlaşılmıştır....
Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümünde; taraflarca başlangıçta kabul edilen nafaka yükümlüsünün çalıştığı sürece nafaka ödenmesi yönündeki protokol hükmü gereğince nafaka yükümlüsünün halen çalışıyor olması karşısında uyarlama koşullarının bulunmadığı gözetilmeden, sadece nafaka alacaklısının tapu ve banka kayıtları dikkate alınarak yoksulluğunun ortadan kalktığı kanaati ile nafakanın kaldırılmasına karar verilmiş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir....
Dava niteliği itibariyle boşanma protokolünden kaynaklı menfi tespit ve nafakanın kaldırılması davasıdır. Tarafların ... 5....
Aile Mahkemesi'nin 2012/237 esas, 2012/965 karar sayılı boşanma davasında, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, davalı ile karşılıklı olarak boşanma ve boşanmanın mali sonuçları konusunda tam bir mutabakat sağladıklarını belirterek, davalı ile anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmesini talep ettiği, davacının, dava dilekçesinin ekinde sunduğu ... tanzim tarihli “Protokol” başlıklı belgenin, 2. maddesinde, velayet ve kişisel ilişkinin; 3. maddesinde, nafakanın düzenlendiği; 4. maddesinde ise, taraflara arasında bölüşülmemiş ve bölüşülmesi gereken herhangi bir malvarlığının olmadığı gibi, herhangibir nedenden dolayı alacak ve borç meselesinin olmadığı belirtilmiş; 27.12.2012 tarihli oturumda da, davacı, dava dilekçesini tekrar etmiş, her iki taraf da aralarındaki anlaşmaya göre boşanmaya ve mali sonuçlarına karar verilmesini istemişlerdir....
Davacı vekili dilekçesinde; boşanma kararı ile kızı olan davalı ... için evlenme tarihine kadar geçerli olmak üzere aylık 8.000.000 TL iştirak nafakasına, nafakanın 1.6.1995 tarihinden sonra her yıl %50 oranında artırılmasına, ...’nın evlenme tarihinde nafakanın dondurularak eşi olan davalı ...’a yoksulluk nafakası olarak ödenmesine hükmedildiğini, 2000 yılında reşit olan ...’nın üniversite eğitimini tamamlamasına ve çalışmasına rağmen nafakayı icra kanalı ile halen tahsil ettiğini, SSK’dan aldığı 635 YTL emekli aylığı dışında geliri bulunmayan davacının bu aylığının tamamına haciz konulmuş olmasına rağmen nafakanın aylık 1.037,97 YTL ye ulaşması nedeniyle her ay daha da borçlandığını, 2. kez evlenen ve bir çocuğu bulunan davacının ailesinin geçimini sağlayamadığını belirterek davalı ...’ya ödenmekte olan iştirak nafakasının kaldırılmasını, iştirak nafakasının dondurularak eşi olan davalı ...’a yoksulluk nafakası olarak ödenmesine ilişkin hükmün ise iptaline karar verilmesini talep ve dava...
Mahkemece, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma kararına esas olan anlaşmalı boşanma protokolünde yoksulluk nafakası kararlaştırdıkları, hâlihazırda protokol tarihi itibariyle düşük bir nafaka kararlaştırmış oldukları, davacı tarafça, işbu kararlaştırılan nafakanın artırılmasının talep edildiği eldeki davada, ahde vefa ilkesi gereğince uyarlama şartları gerçekleşmediği müddetçe nafakanın değiştirilmesinin mümkün olmadığı, anlaşmalı boşanma protokolünün tasdik edildiği 19.09.2013 tarihi ile işbu davanın açıldığı 18.09.2015 tarihleri arasında ekonomik koşullarda olağanüstü derecede herhangi bir değişimin yaşanmadığı dolayısıyla somut olayda uyarlama şartlarının mevcut olmadığı anlaşılmış olmakla, davanın reddine karar verilmiş, hüküm süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. TMK. nun 176/4. maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir....
Dava dilekçesinde; tarafların 1998 yılında boşandıkları, davalı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının 29.5.2008 tarihli kararla 300 YTL'ye çıkarıldığı, ancak davalının bir süredir Sosyal Güvenlik Kurumundan maaş almaya başladığı ve yoksulluğunun kalmadığı ileri sürülerek nafakanın kaldırılmasına karar verilmesi istenilmiştir. Mahkemece; tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, kararlaştırdıkları protokol uyarınca nafakaya hükmedildiği, davacının kendi iradesinin fesada uğradığını da beyan etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Türk Medeni Kanununun 176/3. maddesi uyarınca; tarafların mali durumunun değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde yoksulluk nafakasının artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, nafakanın artırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu gerektirmesi gerekmektedir....
Türk Medeni Kanunu'nun 176/3.maddesinde; yoksulluğun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla nafakanın kaldırılacağı; 176/4.maddesinde ise, tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde irad biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın artırılması yada azaltılmasına karar verilebileceği düzenlenmiştir. Anılan maddelerde yoksulluğun hukuksal kavramı tanımlanmamış ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 2- 656 E.-688 K.sayılı kararında yeme, giyinme, barınma, sağlık ulaşım, kültür gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edileceği belirtilmiştir. Davacı; davalının yoksulluğunun ortadan kalktığı, kendisinin ise işsiz olup ödeme gücünün bulunmadığı iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını istemektedir....
Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.Davacı vekili dilekçesinde; boşanma kararı ile velayeti anneye verilen müşterek çocuk için (mahkemece onaylanan protokol uyarınca) 250 TL iştirak nafakasına ve nafakanın her yıl %20 artırılmasına hükmedildiğini, geçen 6 yıllık sürede nafakanın 622 TL'ye ulaştığı, ancak davacının geliri aynı oranda artmadığı gibi yeniden evlendiği, kira ve aidat ödediği, artışın devamı halinde nafakanın davacının maaşını dahi geçeceğini belirterek; aylık 950 TL'ye indirilmesi ve artışın her yıl yasal faiz oranında yapılmasına hükmedilmesini talep etmiştir.Davalı cevabında, nafaka miktarı ve artış oranının anlaşarak kararlaştırıldığını, bu güne dek öngörülemeyen bir olumsuzluk bulunmadığını, aksine davacının yeni eşiyle lüks bir sitede yaşadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.Mahkemece; davacının gelir durumu ve yaşam standardında, nafaka miktarı ile artış oranını...