İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili; anlaşmalı olarak boşandıkları tarihten bu yana tarafların ekonomik durumunda bir değişiklik olmadığı, davacının yine protokol gereğince kendisinden aldığı tazminat da gözetildiğinde ekonomik durumunda nafakanın artmasını gerektirecek bir fakirleşme olamayacağını bu sebeple hükmedilen nafakanın yüksek olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurduğu görülmüştür....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların protokol imzalayarak anlaşmalı olarak boşandıklarını, geçen süreçte taraflar ve müşterek çocuk açısından protokol koşullarının değiştirilmesini gerektirecek nitelikte esaslı bir değişiklik yaşanmadığını, oysa ki davacının boşanmadan itibaren bugüne kadar ki süreçte ekonomik koşulları ağırlaşmamış tam tersine uzman doktor psikiyatrist iken doçent ünvanını almış ve gelirinde ve yan haklarında artış meydana geldiğini, ayrıca davacı Uzman Psikiyatrist Doktor ile ikinci evliliğini yapmıştır....
Aile Mahkemesinin 2017/704 Esas, 2017/1235 Karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, çocukları Can Bora'nın velayetinin ortak düzenlendiğini, ikametgahının anne yanı olarak belirlendiğini, çocuk için aylık 250,00 TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, aradan geçen sürede çocuğun yaşının büyüdüğünü, ihtiyaçlarının arttığını, nafakaların yetersiz kaldığını belirterek nafakanın aylık 3.000,00 TL'ye yükseltilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı olarak boşandıklarını, çocuk için belirlenen aylık 250,00 TL nafakanın davalının düzenli olarak ödediğini ve yaptıkları protokol kapsamında her yıl enflasyon oranında artırıldığını, dava tarihi itibariyle artışlar nedeniyle ödenen nafakanın aylık 475,00 TL olduğunu, yine çocuğun sağlık, giyim, eğitim, öğretim, beslenme ve özel ihtiyaçlarını davalı baba tarafından karşılandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil K A R A R Taraflar arasındaki uyuşmazlık, ....03.2003 tarihinde düzenlenen protokol hükümlerinin yerine getirilmesi suretiyle tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin bulunduğuna, daha evvelce de aynı protokol hükümlerinin değişik maddelerinin yerine getirilmesi amacıyla benzer mahiyette açılan davanın temyiz incelemesinin de aynı dairece (2011/17672-2012/20004 Esas ve Karar) yapılmış bulunduğuna göre, ... Başkanlar Kurulu'nun 27.....2013 tarih 38 sayılı Kararı ile hazırlanıp, ... Büyük Genel Kurulu'nun ....01.2014 tarih ... sayılı Kararı ile kabul edilen ve 29.01.2014 tarih 28897 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren Hukuk Daireleri'ne ilişkin iş bölümü uyarınca, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi ... (....)...
nin tüm hisselerinin müvekkiline satılması konusunda anlaşma sağlandığını, protokolün 3/g maddesine göre satıcının sözleşme ile yüklendiği edimleri yerine getirmemesi halinde 5.000.000,00 USD cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davalının protokol hükümlerini yerine getirmediğini belirterek cezai şart tutarına ilişkin olarak şimdilik 50.000,00 USD'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, bozmadan sonra 10.04.2015 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 5.000.000,00 USD’ye çıkarmıştır. Asıl davada davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, asıl davadaki iddialarını tekrarla, davalı tarafından protokol hükümlerinin yerine getirilmediğini, bu nedenle müvekkilinin protokol hükümlerinin yerine getirilmesi halinde elde edeceği kârdan mahrum kaldığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 50.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir....
-2- Davalı; boşanma ilamının 11/12/2013 tarihinde kesinleştiğini ancak davacının beyanında işten 08/12/2013 tarihinde işten çıkarıldığını beyan ettiğini, davacının buna karşın bu hususu temyiz konusu yapmadığını, davacının dava devam ederken mevcut olan ekonomik durumunun kötü olduğunu bu davada ileri süremeyeceğini, davacının geçici olarak bir kaç ay işsiz kalmasının nafakanın kaldırılması ve indirilmesi için geçerli bir neden olmadığını, davacının iyi niyetli olmadığını, alacaklar yönünden icra takibi başlattıklarını, davacının adresine tebligat yapamadıklarını, halen arkadaşının yanında kaldığını beyan ettiğini ve kira ödemesinin mümkün olmadığını, şahsi borcunun nafakanın kaldırılması ile irtibatlı olmadığını, ekonomik koşullar ve çocuğun ihtiyaçları dikkate alındığında nafakanın artırılması gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir....
Mahkemece, tarafların boşandıktan sonra resmi bir evlilik ilişkisi olmadan 4 yıl birlikte yaşadıkları, birlikteliğin sona ermesinden sonra ödenmeyen nafaka alacağının yapılan takip ile tahsil edildiği, davacı tarafından nafakanın kaldırılması veya azaltılması talepli açılan davada sulh protokolü imzalandığı, bu protokol ile davalıya davacıya ait 2 adet taşınmazın kira bedelinin tahsis edildiği, davalının da 09.10.2008 tarihinden itibaren bu anlaşma kapsamı dışında başka bir ad altında herhangi bir talepte bulunmayacağının kararlaştırıldığı, sulh protokol tarihinin 05.02.2009, senet tanzim tarihinin 20.11.2004, vade tarihinin 01.03.2009 olduğu, senedin davalıya teminat amaçlı olarak verildiği, bu nedenle de senedin sulh protokolüne konu edilmediği, senedin artık gündeme getirilmeyeceği konusunda davalı tarafından davacı üzerinde yeterli güvenin sağlandığı, tarafların sıfatına ve davanın konusuna göre tazminat talebinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının senet...
İcra Müdürlüğünün 2021/343 E. sayılı dosyasındaki icra takibini sürüncemede bırakmak olduğunu, davacının ekonomik durumunun iyi olduğunu, yeni eşine villa ve araç aldığını, eşinin tüp bebek tedavisi ile çocuk sahibi olduğunu, protokol gereği ortak çocukları özel okula gönderen davacının okul ödemelerini toptan yaptığını, davacının daha önce de nafakaların kaldırılması için davalar açtığını, bunların reddolunduğunu, davalının evlenmiş olmasının davacının nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağını, kendisinden TEFE/TÜFE artışı bile istenmezken nafakanın kaldırılmasını istemesinin kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili kararın, usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle istinaf etmiş, kararın kaldırılmasına, nafaka miktarının düşürülmesine, aksi halde dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması veya Azaltılması - Anlaşmalı Boşanma Davasında Protokol Hükmünün Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından her iki davaya yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı; davalı ile Karaman Aile Mahkemesinin 22.08.2013 tarihli ve 2013/693 esas sayılı ilamı ile boşandıklarını, protokol uyarınca mahkemece davalıya aylık 250 TL yoksulluk nafakasına hükmedildiğini, ancak boşanma davasından sonra kendisinin ekonomik durumunda meydana gelen olumsuz değişiklikler sonucu nafakayı ödeyemeyecek duruma geldiğini, şu anda evli olduğunu ve bakmakla yükümlü çocuklarının bulunduğunu, davalı kadının ekonomik durumunun kendisinden daha iyi olduğunu ileri sürerek daha evvel hükmedilen aylık 250 TL yoksulluk nafakanın kaldırılmasını, yine...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, davanın esasıyla ilgili hükme etki edecek tüm delillerin dava dosyası içinde bulunduğu, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, boşanmanın feri sonuçlarına ilişkin, hakim tarafından onaylanan sözleşmelerin hukuki sonuç doğurabilmesi için, anlaşmalı boşanmaya ilişkin protokol mahkemece uygun bulunsa bile, protokol hükümlerinin yerine getirilebilmesi bakımından, protokole atıf yapmakla yetinilmemesi, üzerinde anlaşılan bütün hususların ayrıca hüküm fıkrasında da gösterilmesi gerektiği (HMY 297/2), bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından istinaf isteminin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİ gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....