Asliye Ceza Mahkemesi tarafından bu fiilin meşru savunma kapsamında kaldığının tespit edilmesi hem de hayatın olağan akışı gereğince kadının kendisini korumak için karşı tarafı tırnağı ile yaralamasının makul olması nedeniyle davacı kadına, şiddet yönünden kusur yüklenilmediği gerekçesiyle T1 tarafından açılan asıl dava yönünden; davanın kabulüne, tarafların boşanmalarına, müşterek çocuklar Miran Rodin Çakmakçı ve Roza Çakmakçı’nın velayetinin davacı anne T1'da bırakılmasına, kişisel ilişki tesisine, müşterek çocuklar yararına aylık her bir çocuk için 500’er TL olmak üzere toplam 1.000 TL tedbir nafakası takdirine, kararın kesinleşmesini müteakip nafakanın iştirak nafakası olarak devamına, bu nafakanın davalıdan alınarak çocuklar yararına davacıya verilmesine, davacı yararına 600 TL tedbir nafakası takdirine, kararın kesinleşmesini müteakip nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına; bu nafakanın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, takdir edilen nafakaların her yıl TÜİK tarafından...
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili; tazminatların miktarı, yoksulluk nafakası talebinin reddi, iştirak nafakasının miktarı ile ÜFE talebi hakkında karar verilmemiş olmasına; davalı koca vekili; boşanma davasının kabulü, kusur tespiti, tazminat ve nafakalar ile velayete yönelik istinaf talebinde bulunmuştur....
Aile Mahkemesi'nin 2011/346 esas, 2011/795 karar sayılı ilamı ile aylık 325 TL iştirak nafakası, davalı Rabia için ise Karşıyaka 2. Aile Mahkemesi'nin 2011/1308 esas, 2012/519 karar sayılı ilamı ile aylık 150 TL yardım nafakası takdir edildiği anlaşılmaktadır. Bu kapsamda davacının talebi, davalı B.B.için hükmedilen "iştirak" nafakasının kaldırılması veya azaltılması, davalı Rabia için ise hükmedilen "yardım" nafakasının kaldırılması istemine ilişkin olmasına karşın mahkemece hüküm kısmının 1.bendinde yoksulluk nafakasına dair hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Öte yandan, mahkeme gerekçesinde; öncelikle dava konusu talep yoksulluk nafakasının kaldırılması olarak nitelendirilmiş ancak devam eden cümlelerde ise hem yoksulluk hem iştirak nafakası düzenlemelerine dair bir takım açıklamalarda bulunulmuştur....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Somut olayda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarında boşanma davasından sonra olağanüstü bir değişiklik olduğu iddia ve ispat edilmemiştir. O halde; yoksulluk nafakasının niteliği ve takdir edildiği tarih gözetilerek, nafakanın TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılması suretiyle dengenin yeniden sağlanması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yüksek nafaka takdiri doğru görülmemiştir....
Mahkemece bozmaya uyularak verilen ikinci hükümde kadın lehine hükmolunan yoksulluk nafakası miktarı da tarafların yaşı, ekonomik ve sosyal durumları, nafakanın niteliği ve günün ekonomik koşulları dikkate alındığında yine az olduğu gibi, verilen bu karar Yargıtay bozma ilamı ile ulaşılmak istenen amacı da karşılamamaktadır. Mahkemece, davalı-davacı kadın lehine daha uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken, bu yön dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm tesisi doğru bulunmamıştır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 11.11.2015 (Çrş.)...
Kural olarak boşanma davasında hükmedilen yoksulluk nafakası kararının kesinleşme tarihi ile eldeki artırım davasının açıldığı 05.04.2010 tarihine kadar aradan geçen süre gözetilerek, tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, yoksulluk nafakasının niteliği, ekonomik göstergelerdeki değişim ile TÜIK’in yayımladığı ÜFE (TEFE) artış oranı nazara alınarak, önceki nafaka takdirinde taraflar arasında oluşan dengeyi koruyucu oranda artırıma karar verilmesi gerekir. Mahkemece, davalı erkek aleyhine dava tarihi olan 05.04.2010 tarihinden geçerli olmak üzere 350,00 TL yoksulluk nafakası, 250,00 TL Aybüke yararına, 50,00 TL ise Ayşegül yararına iştirak nafakası olmak üzere toplam 650,00 TL nafaka belirlenerek, nafakalara her yıl TEFE oranında artış yapılmasına karar verilmiş olup, 31.12.2009 tarih ve 27449 sayılı resmi gazetede yayınlanan Asgari Ücret Tespit Komisyonu Kararına göre 16 yaşını doldurmuş işçiler için asgari ücret davanın açıldığı tarih itibariyle net 576,56 TL’dir....
Bu doğrultuda yerleşen dairemiz uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Yoksulluk nafakası; boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek eş için verilen ve boşanma davası kesinleştikten sonra işlemeye başlayacak olan nafakadır. Kural olarak yoksulluk nafakasının başlangıcı, boşanma kararının kesinleşme tarihidir. Nitekim somut olayda da, ... Aile Mahkemesinin 2008/58 E., 2009/1098 K., sayılı boşanma ilamında; dava tarihinden itibaren hükmedilen 150 TL tedbir nafakasının, karar kesinleştiğinde yoksulluk nafakası olarak devamına hükmedilmiş, hüküm ....06.2011 tarihinde kesinleşmiştir....
Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (HGK.07.10.1998 gün, 1998/2–656 E, 1998/688 K. 26.12.2001 gün 2001/2–1158–1185 sayılı ve 01.05.2002 gün 2002/2–397–339 sayılı kararları).Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; Ankara 7.Aile Mahkemesi 13.05.2014 tarih, 2014/3304 E., 2014/678K....
Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; davalının yoksulluğunun zail olduğu iddiasıyla nafakanın kaldırılmasını veya indirilmesini istemektedir. Bu durumda, öncelikle yoksulluk kavramı üzerinde durmak gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07.10.1998 tarih ve 1998/2–656–688 sayılı kararında da kabul edildiği gibi yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanları yoksul kabul etmek gerekir. Hemen belirtmek gerekir ki; Hukuk Genel Kurulu'nun yerleşik kararlarında "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunması" yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu kabul edilmediği gibi asgari ücretin üzerinde gelire sahip olunması da yoksulluk nafakası bağlanmasını olanaksız kılan bir olgu olarak kabul edilmemiştir. (...sayılı kararları). Bu durumda ancak nafakanın miktarını tayinde etken olarak dikkate alınmalıdır. Somut olayda; tarafların .......