Yoksulluk nafakasının artırımına ilişkin davalarda; tarafların ekonomik ve sosyal durumlarındaki değişikliğin, önce kurulan dengeyi bozup bozmadığı göz önünde bulundurulmalı, nafaka alacaklısının ihtiyaçlarını karşılayacak, nafaka yükümlüsünün gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyet ölçüsünde artırım yapılmalıdır. Yargıtay'ın bu konudaki yerleşmiş uygulamasına göre; nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir ve giderinde, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır....
Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlaki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır. 18....
Temyize konu edilen karar 5219 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği 21.07.2004 tarihinden sonra verilmiş olup, iştirak ve yoksulluk nafakaları nitelikleri aidiyetleri ve sonuçları itibariyle farklı nafakalar olup, herbir nafaka ayrı ayrı değerlendirilir. Somut olayda asıl davada iştirak nafakası 100 TL'den aylık 200 TL'ye yükseltilmiş, karşı davada yoksulluk nafakası 200 TL'den aylık 100 TL'ye indirilmiştir. Artırılan iştirak nafakası miktarı olan 100 TL ve en son kalan yoksulluk nafakası miktarı 100 TL'nin yıllık toplamları ayrı ayrı miktarları 1.540 TL'yi geçmediğinden 01.06.1990 gün ve 1989/3-E, 1990/4-K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz isteminin REDDİNE, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2012 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Türk Medeni Kanunun 169. maddesi ve tedbir nafakasının niteliği nazara alındığında kadın lehine tedbir nafakası takdiri doğru, ancak miktarı düşüktür. Tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumlarına, kadının yaşına, ihtiyaçlarına göre aylık 500,00 TL tedbir nafakasının makul olduğu anlaşılmakla, İlk Derece Mahkemesince eldeki davada ve İscehisar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2018/11 Esas sayılı dosyasında verilen önlem nafakasıyla tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere anılan miktar tedbir nafakası olarak belirlenmiştir. İlk derece mahkemesince ortak çocuklar için tedbir nafakasına hükmedilmediği, taraflar arasında önlem nafakası davasının olduğu konu davada (İscehisar Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/11 Esas) çocuklar için 150'şer TL önlem nafakasına hükmedildiği UYAP kayıtlarından temin edilen ilamdan anlaşılmaktadır....
Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hallerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir." TMK.nın 330. maddesinde " Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hakim istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir." denilmektedir. Taraflar, Kayseri 6. Aile Mahkemesinin 2019/519 Esas, 2019/492 Karar sayıl ilamı ile boşanmışlar, karar 10/07/2019 tarihinde kesinleşmiştir. Tarafların müşterek çocuğu Yaman Miraç için hükmedilmiş iştirak nafakası bulunmamaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :AİLE MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen önlem nafakası (tedbir nafakası) davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 3.00 TL bakiye temyiz harcının temyiz edene yükletilmesine, 11.09.2013 günü oybirliğiyle karar verildi....
in velâyetinin anneye verilmesine, baba ile çocuk arasında kişisel ilişki tesisine, çocuk için aylık 400,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, geliri olmadığı ve boşanmakla yoksulluğa düşeceği gerekçesiyle kadın lehine aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal koşulları oluştuğundan kadın lehine 20.000,00 TL maddî ve 20.000,00 TL manevî tazminata, birleşen önlem nafakası davasının kısmen kabulü ile çocuk ...'in tedbiren velâyetinin anneye verilmesine, ayrı yaşamakta haklı olan kadın için aylık 600,00 TL, ortak çocuk ... için aylık 400,00 TL önlem nafakasına, çocuk ... için açılan önlem nafakası talebinin husumet nedeniyle reddine, tasarruf yetkisinin sınırlandırılması talebinin reddine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde her iki taraf vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. B....
Buna göre tarafların evliliği dava tarahi itibariyle devam ettiğine, göre eldeki davada talep edilen nafaka tedbir nafakası niteliğindedir. Mahkemece talep edilen nafaka türünün yanlış nitelendirmesi talebin esasını değiştirmez. O halde, mahkemece; davanın tedbir nafakası olarak nitelendirilmesi gerekirken, hukuki nitelemede hataya düşülerek, iştirak nafakası olarak nitelendirilerek davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu durumda mahkemece davacının nafaka talebinin tedbir nafakası olarak nitelendirilerek boşanma dosyasında tedbir nafakası verilmişse tahsilde tekerrüre neden olmayacak şekilde uygun görülecek tedbir nafakasının takdiri gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
SAVUNMA: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: kamulaştırma davasının halen sürdüğünü, kendisine ödeme yapılmadığını, aileler arasında çıkan tartışmada karşılıklı silah edilmesi sonucu davacının babasının öldüğünü, hapishanede nafaka ödeyebilmesinin mümkün olmadığını, boşanma davası açmadığını ancak nafaka talep edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde, verilen nafaka miktarının az olduğunu, reddedilen miktar yönünden kararın kaldırılmasını, davanın tümünün kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı taraf istinafa cevap vermemiştir. Dava, evlilik birliği devam ederken eşlerin ayrı yaşaması sonucunda fiilen anne yanında yaşayan müşterek çocuk için önlem nafakası davasıdır. İlk derece mahkemesince davanın kısmen kabulü ile 450,00 TL nafakaya hükmedilmiştir. Karara karşı davacı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dosya kapsamında usulüne uygun dayanılan vakıa ve deliller birlikte değerlendirildiğinde evli olan tarafların fiilen ayrı yaşadıkları, müşterek çocuğun anne yanında kaldığı, babanın çocuğa karşı nafaka ödeme yükümlülüğünün bulunduğu sabittir. Tarafların dosyaya yansıyan ekonomik, sosyal durumları, çocuğun yaşı, ihtiyaçları ve hakkaniyet gereğince ilk derece mahkemesince belirlenen nafaka miktarı azdır....