Davalı erkek istinaf dilekçesinde, anlaşmalı boşanmada kadının hiçbir nafaka talebinde bulunmayacağını bildirmesine rağmen bu davanın açılmasının haksız olduğunu, kısmen ret kararı verilmesine rağmen lehine vekalet ücreti hükmedilmemesinin hatalı olduğunu bildirmiştir. Tarafların Geyve Asliye Hukuk ( Aile) Mahkemesi'nin 2018/536 E. -2018/627 K....
TMK'nın 330. maddesine göre" nafaka miktarı,çocuğun ihtiyaçları ve ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir." Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf, ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğun giderlerine katılmakla yükümlüdür. İştirak nafaka miktarı belirlenirken, çocuğa fiilen bakan anne babanın, bu görev nedeniyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olan harcamaların dikkate alınması zorunludur. Mahkemece nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Dosya kapsamına göre, tarafların 2009 doğumlu müşterek bir çocukları olduğu, İstanbul Anadolu 1....
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Yardım nafakası 4721 sayılı TMK 364 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 364. madde "Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır". 365. madde ise "Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir. Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir. Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir....
Davacı kadın vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı TMK 197.maddesi gereğince açılan bağımsız tedbir nafakası davasında karar verilmesine yer olmadığı kararının usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmakla, dosya üzerinde yapılan incelemede; her ne kadar yerel mahkemece ilk dava olan tedbir nafakası talebi hakkında aşağıda boşanma konusunda verilecek olan kararda değerlendirme yapıldığından tedbir nafakası davası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmiş ise de, asıl davada TMK 197.maddesi gereğince açılan tedbir nafakası davasının bağımsız bir dava olduğu, TMK 169.maddesinde düzenlenen geçici önlem niteliğindeki tedbir nafakasından farklı olduğu, yasal şartlarının ayrı düzenlendiği dikkate alındığında davacının asıl davadaki tedbir nafakası talebi ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmakla davacı vekilinin asıl davadaki tedbir nafakasına ilişkin istinaf başvurusunun...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi Dava dilekçesinde, babalığın tespiti, nafaka ve Türk Medeni Kanununun 304. maddesi gereğince tazminat istenilmiştir. Mahkemece babalığın tespiti yönünden karar verilmesine yer olmadığına, diğer talepler yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm çocuk için hükmedilen nafaka yönünden davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Mahkemece müşterek çocuk için dava tarihinden geçerli olmak üzere 200 TL tedbir nafakası takdir edilmiş, fazlaya ilişkin istem reddedilmiştir. Talep edilen nafaka evlilik dışında dünyaya gelen çocukla ilgilidir....
Buna göre, nafaka davaları açıldığı tarih itibariyle hüküm ifade edeceğinden; somut olayda tedbir nafakasının dava tarihi olan 11.04.2011 tarihinden değilde, davalı tarafın davacısı olduğu boşanma dava tarihinden başlatılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca, boşanma davasından ayrı ve bağımsız olarak açılan tedbir nafakası ile hükmedilen nafaka kaldırılıncaya kadar devam eder. Bu nedenle, mahkemece; kararın kesinleşeceği tarih ile sınırlı olarak tedbir nafakasına hükmedilmiş olması da doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 31/10/2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda ise, taraflar evli olup, davacı eş ayrı yaşamda haklılık nedeniyle, nafaka talebinde bulunmuş olduğuna göre; mahiyeti itibariyle talep edilen nafaka, tedbir nafakası niteliğindedir. (TMK m. 197) Buna göre, mahkemece hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesinin ardından yoksulluk nafakası olarak nitelendirilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu durumda, mahkemece; bağımsız açılan nafaka davasında, "kararın kesinleşmesinin ardından yoksulluk nafakası olarak devamına" şeklinde hüküm tesisi ve "tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile" ibaresinin eklenmemesi doğru görülmemiş, ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği ve hakimin takdir yetkisi kapsamında kalmadığından hükmün HUMK 438/VII, C.2 hükmü ile 6100 sayılı Yasanın 370/2, ek 3/1 maddesi gereği düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir....
Ancak, nafaka miktarının belirlenmesi hakimin takdirine bağlı olduğundan nafaka alacağı karar tarihinde belirli ve istenebilir olacaktır. Yerleşik Yargıtay uygulamalarına göre de; 28.11.1956 gün ve 15 E.- 15 K.sayılı YİBK göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan doğan bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Ayrıca; nafaka alacağı dava tarihinde muayyen ve muaccel olmadığından, nafaka davaları sonucu verilen karar inşai mahiyette olup, karar oluşmadan nafakanın istenebilir hale gelmesi düşünülemeyeceğinden, faize dava tarihinden itibaren hükmolunamaz....
Hukuk Dairesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, asıl davanın reddi ile birleşen davada kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise kusur belirlemesi ile nafakaların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Tarafların tedbir nafakası davasına yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 06.04.2005 tarih ve 2005/3-169 esas - 2005/235 karar sayılı kararı ile nafaka davalarında temyiz ve karar düzeltmede yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır....
nihai karada nafakaya hükmedilmese yada nafaka talebi red olunsa dahi tedbir nafakası açısından kazanılmış bir hak söz konusu olduğunu, nihai kararda verilen nafaka takdirine yer olmadığına şeklinde kararın geçmişi kapsamadığını, salt geleceği kapsadığını, bahsi geçen nedenler ile davalının itirazında tamamen haksız olduğunu, sadece icra takibini durdurmak için kötüniyetli olarak yapılmış olan itirazın iptaline, davalı kötüniyetli olduğundan %40'dan az olmamak üzere icra ve inkar tazminatına, hükmedilmesini talep ve dava etmiştir....