Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Kimlik Numaralı Buse Acısu'nun velayetinin davalı-karşı davacı babaya verilmesine, çocuk yönünden davalı-karşı davalının iştirak nafakası ve tedbir nafakası taleplerinin reddine, Velayeti babaya bırakılan reşit olmayan müşterek küçük ile davacı-karşı davalı anne arasında kişisel ilişki tesisine, Davacı lehine daha önce hükmolunan 350,00 TL tedbir nafakasının boşanmaya ilişkin kararın kesinleşmesine kadar devamına, kesinleşmeye müteakip 350,00 TL daha arttırılarak aylık toplam 700,00- TL YOKSULLUK NAFAKASININ davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Davacı-karşı davalının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 5000.00 TL maddi manevi tazminatın davalı-karşı davacıdan alınarak davacı-karşı davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, (sehven "maddi" kısmı kalmıştır) KARŞI DAVA YÖNÜNDEN ; Karşı dava yönünden DAVANIN REDDİNE," karar verilmiştir....

İcra Müdürlüğünün 2015/7148 Esas sayılı takip dosyasında borçlu hakkında yapılan icra takibinin birikmiş nafaka borcu yönünden geri bırakılmasına karar verilmiştir. Davalı alacaklı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, her ne kadar aylık ödemelerin nafaka miktarı ve bunun katlarına denk gelecek şekilde yapıldığı, açıklamasız ödemelerin aylık nafaka ödemesi olarak değerlendirildiği gerekçeli kararda belirtilmiş ise de aylık nafaka bedelinin İzmir 27....

Hukuk Dairesinin son içtihatlarında, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarında, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Borçlu tarafça açıkça sebebi belirtilerek yapılan ödemelerin ise, nafaka borcundan indirilmesi mümkün değildir. Somut olayda davacının dayandığı banka kayıtlarına göre, yapılan ödemelerde nafaka ödemesi olduklarına dair bir açıklama bulunmadığı, yatırılan miktarların değişik miktarlar olduğu, tarihlerin de düzenli olmadığı görülmüş, yapılan bilirkişi incelemesinde aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelen ödemeler nafaka ödemesi olarak kabul edilmiştir....

Aleyhine şikâyet olunan alacaklı vekili şikâyetçinin nafaka alacağının kesinti suretiyle karşılandığını, bakiyenin ise fer’ileri içerdiğini; nitekim kuruma gönderilen haciz tezkeresinde nafaka alacağının tamamının kesilmesinin, birikmiş nafaka ile fer’ilerin maaşın 1/4’ü üzerinden karşılanmasının yazıldığını; bedeli paylaşıma konu taşınmaz üzerindeki ilk haczin müvekkiline ait dosyadan konulduğunu ve nafaka davası giderlerinin rüçhanlı olmadığını bildirerek şikayetin reddi gerektiğini savunmuştur. İcra Mahkemesince şikâyetçi alacağının nafakaya ilişkin olduğu, İcra ve İflas Kanunu'nun 101 inci maddesine göre nafaka alacaklarının ilk hacze iştirak hakkı bulunduğu ve 206 ncı madde uyarınca öncelikle ödeneceği gerekçesiyle sıra cetvelinin iptaline karar verilmiş; hüküm şikâyet olunan şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir....

    Bu nedenle, nafaka alacaklısı tarafından açılmış olan davanın reddedilen kısmı için karşı taraf olan nafaka yükümlüsü lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi, zayıf durumda olduğu kabul edilen nafaka alacaklısının mevcut durumunu daha da kötüleştirecektir. .... ./.. -2- Öte yandan, daha iyi konumda olan nafaka yükümlüsü tarafından açılmış olan davanın kısmen veya tamamen reddi halinde ise, genel ilke olan HMK. nun 326. maddesi geçerlilik kazanacak ve bu dava nedeniyle vekille temsil edilen davalı nafaka alacaklısı lehine vekâlet ücretine hükmedilecektir. Mahkemece, nafaka yükümlüsü tarafından yoksulluk nafakasının indirilmesi istemiyle nafaka alacaklısına karşı açılmış bulunan iş bu davanın kısmen reddi nedeniyle, davalı taraf lehine vekâlet ücretine hükmolunması gerekirken, avukatlık asgari ücret tarifesinin yanılgılı değerlendirmesi ile reddedilen dava ile ilgili olarak davalı lehine vekâlet ücretine karar verilmemesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....

      Zira zayıf durumda olan nafaka alacaklısı tarafından açılan davalarda, nafaka miktarı davaya bakan hâkim tarafından takdir olunacaktır. Bu nedenle, nafaka alacaklısı tarafından açılmış olan davanın reddedilen kısmı için karşı taraf olan nafaka yükümlüsü lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi, zayıf durumda olduğu kabul edilen nafaka alacaklısının mevcut durumunu daha da kötüleştirecektir. .... Öte yandan, daha iyi konumda olan nafaka yükümlüsü tarafından açılmış olan davanın kısmen veya tamamen reddi halinde ise, genel ilke olan HMK. nun 326. maddesi geçerlilik kazanacak ve bu dava nedeniyle vekille temsil edilen davalı nafaka alacaklısı lehine vekâlet ücretine hükmedilecektir....

        Davalı tarafça 01/03/2021 tarihinde başlatılan davaya konu icra takibinde, 01/2014- 12/2017 tarihleri arasında birikmiş 25.000,00 TL nafaka alacağı ve işlemiş faiz istenilmiş, davacı tarafından ödemelere ilişkin hesap özetleri sunularak nafaka borcu olmadığına dair iş bu dava açılmıştır. İlama dayalı takipte borcun ödendiği iddiası, İİK'nın 33. maddesinde belirtilen belgeler ile ispat edilmelidir. Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, Yargıtay 8. ve 12. Hukuk Dairesinin süregelen kararlarında, objektif kriterlerle yumuşatılmış olup, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan indirilmesinin hakkaniyet kuralına uygun düşeceği kabul edilmiştir....

        Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için, açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının belgede yazılı olması gerektiği yönündeki içtihatlar Yargıtay'ın son içtihatları ile yumuşatılmış ve aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelecek şekilde düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin, nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmiştir. Bunun dışında, okul ücreti, dershane, kıyafet, gıda, aidat, kira vb. ahlaki yükümlülük kapsamında nafaka alacaklısına veya 3. kişilere yapılan ödemelerin nafakaya mahsup edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle davalının, aidat, okul taksidi, vergi, araç masrafı ve çocuklar için 3. kişilere yapılan çeşitli ödemelerin nafaka ödemesi olarak kabulü mümkün değildir. Davacı tarafça bu ödemelerin nafakaya istinaden yapıldığı yönünde bir kabulü de bulunmamaktadır....

        İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, dosya kapsamında sunulan dekontlardan 06.04.2018, 02.05.2018, 04.06.2018, 04.03.2019, 06.03.2019, 07.03.2019, 12.03.2019, 14.03.2019 tarihinde yapılan ödemeler haricinde müvekkilinin hesabına gönderilen paraların nafaka borcuna ilişkin olmadığını, belirtilen tarihlerdeki ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğunun açıkça belirtilmişken, diğer dekontlarda gönderilen paranın nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair herhangi bir açıklama bulunmadığını, ödemelerin aylık nafaka miktarına ve bu miktarın katlarına denk gelmediğini, davacının aylık nafaka borcunun 3.500,00 TL olduğu dikkate alındığında davacı tarafından düzensiz bir şekilde değişik tarihlerde birçok kere müvekkilinin hesabına gönderilen tutarların aylık nafaka miktarına denk gelmediğini, ancak İDM tarafından müvekkilin hesaplarına yapılan nafaka bedeli açıklamalı ve açıklamasız ödemelerin tamamının nafaka ödemesi olarak kabul edildiğini, ödemelerin nafaka borcuna ilişkin...

        Yargıtayın önceki uygulamalarında sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu aranırken, içtihat değişikliğine gidilerek, ödemelerin belirli kıstaslar dahilinde yapılması halinde, nafaka borcundan mahsubu gerekeceği ilkesi benimsenmeye başlanmıştır. Bu bağlamda, takip öncesine ait yapılan ödemelerde hükmolunan aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödemeler görünüyor ise, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olarak yapıldığına dair atıf olmasa dahi bu ödemelerin de nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği ilkesi kabul edilmeye başlanılmıştır. Aksi halin kabulü, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olacağından kabulü mümkün değildir....

          UYAP Entegrasyonu