Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından haciz konulan hesabın nafaka hesabı olduğunun iddia edildiğini, hesabın borçlunun vadesiz mevduat hesabı olduğunu, hesaba yatan paraların nafaka ödemesi olduğunu gösterir herhangi bir belge ibraz edilmediğini, yapılan ödemelerin açıklamasında "nafaka" kelimesinin geçmesinin, bu ödemelerin nafaka ödemesi olduğunu kanıtlar nitelikte olmadığını, ödemelerin nafaka ödemesi olduğu düşünülse bile İİK m.83 uyarınca ilama müstenid olmayan nafakalar borçlu ve ailesinin geçimi için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczedileceğini, neticede hiç bir dayanağı olmayan borçlu şikayetinin reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir....

Hukuk dairesinin yerleşik içtihatlarında da benimsendiği üzere, nafaka borcunun itfa edildiğinin ispatı bazı özellikler gösterir. Nafaka alacaklısı belli bir süre nafaka borçlusu ile oturup onun tarafından infak ve iaşe edilmişse, nafaka borçlusu bu süre için nafaka ödemekle yükümlü değildir (nafaka alacaklısı çocuğun annesinin yanından ayrılarak nafaka borçlusu olan babasının evine gelmesi, babası tarafından infak ve iaşe edilmesi gibi). Buradaki nafaka borçlusu koca veya babanın, karısını veya çocuğunu infak ve iaşe ettiği süre için ayrıca nafaka ödeme yükümlülüğü yoktur. Bu hâlde, nafaka borçlusu kendisinden bu süreye ait nafakanın da istenmesi üzerine icra mahkemesinden bu süreye ait nafaka için icranın geri bırakılmasını isteyebilir ve bu fiilî durumu (hukuki fiili) İİK'nın 33. maddesindeki belgelerle bağlı olmaksızın, her türlü delil ile bu arada tanık delili ile ispat edebilir....

Kararda yer alan, nafaka yükümlülüğüne ilişkin hükmün, Türkiye’de icra olunabilmesi için, bu bölümle ilgili tenfiz kararı verilmesi zorunludur. (5718 s. MÖHUK m.50/1) Tanıma kararı, yabancı karardaki nafaka yükümlülüğü ile ilgili hükme icra edilebilirlik kazandırmaz. Nafaka alacaklısı, velayet kendisine bırakılan davacı (anne) olduğuna ve çocuğun ergin olduğu tarihe kadar birikmiş nafaka alacağını icra ettirmekte annenin hukuki yararı bulunduğuna göre, çocuğun, tenfiz ve tanıma davasının açıldığı 25.7.2006 tarihinde ergin olmasının hukuki önemi bulunmamaktadır. “Nafaka Yükümlülüğü Konusundaki Kararların Tanınması ve Tenfizine İlişkin (2.10.1973 tarihli) Lahey Sözleşmesi” (R.G. 16.2.1983 sayı:17961); münhasıran nafaka yükümlülüğüne ait olmayan, nafaka yükümlülüğü yanında başka bazı hükümleri de ihtiva eden yabancı mahkeme kararlarının, yalnızca nafaka yükümlülüğü ile ilgili bölümüyle sınırlı olarak uygulanabilir....

    Nafakaya ilişkin dairemizin içtihatlarına göre ise; nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarı tutarında yada bu miktarın katları tutarında olması ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan mahsubunun hakkaniyet kurallarına uygun düşeceği kabul edilmektedir. Somut olayda borçlu tarafından sunulan ve ilgili yerden temin edilen dekontlarda bir kısım ödemelerin aylık nafaka miktarı yada katları olmadığı, buna rağmen nafakaya ilişkin olduğuna dair açıklama olmayan ve alacaklı yanca nafaka borcuna yönelik olduğu yönünde kabulün de olmadığı bu ödemelerin bilirkişi raporu ve ek raporda hesaba dahil edildiği görülmüştür....

      Borçlunun, somut olayda da gözlendiği gibi, birbirini takip eden tarihlerde, tüm nafaka borçlarını kapsamasa dahi bir takım ödemeler yaptığı ve yapılan bu ödemelerin nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair bir açıklama olmasa bile, belli koşulların bulunması halinde ödenen miktar nispetinde nafaka borcundan kurtulacağının kabulü gerekmektedir. Kaldı ki, zorunlu olsa dahi, nafaka borcu da nitelik itibariyle temelde ahlaki bir ödemedir Bu bağlamda, borçlu hakkında aile mahkemesince nafakaya hükmedilen karar tarihinden sonra yapılan ödemelerde, hükmolunan aylık nafaka miktarı ve bu miktarın katları şeklinde ödemeler görünüyor ise, nafaka borcuna ilişkin olarak yapıldığının kabulü gerekir. Aksi halin kabulü, aşırı şekilcilik olup, hak zayiine ve mükerrer ödemelere neden olur....

        İcra Müdürlüğünün 2016/25639 esas sayılı takip dosyası ile birikmiş nafaka borcunu ödemediğinden dolayı şikâyette bulunulduğu, takip talebinde cari nafaka alacağı talep edilmeyip adi alacak niteliğindeki geçmiş dönem nafaka borçlarının tahsilinin talep edildiği, böylece atılı suçun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde, isabet görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü; Nafaka borcunu ödememe suçunun oluşabilmesi için, icra emrinin tebliği ile şikayet tarihi arasında işlemiş ve ödenmemiş en az bir nafaka borcunun bulunması gerektiği, şikayete konu icra dosyasında icra emrinin borçluya 10.11.2016 tarihinde tebliğ edildiği, şikayet dilekçesinde 2016 yılı Aralık, 2017 Ocak, 2017 Şubat aylarına ait nafaka borçlarının ödenmemesi nedeniyle şikayette bulunulduğu, bu nedenle istenen nafaka alacaklarının...

          Nihai kararda ise "mükerrer ödemeye yer vermemek" kaydı konularak birleşen dosyada takdir edilen aylık 400 lira tedbir nafakasının hükmün kesinleşmesine kadar devamına karar verilmiş, hükmün (B) bendinde ise birleştirilen nafaka davası reddedilmiştir Bir yandan nafaka davasında, o dava tarihinden geçerli olmak üzere nafaka tayin edilip, nihai hükümde de "birleşen dosyada takdir edilen nafakanın" hükmün kesinleşmesine kadar devamına karar verilip, diğer yandan aynı hükümde "birleşen nafaka davasının reddine" karar verilmesi, açıkça çelişki oluşturmaktadır. Hükümde nafaka davası bakımından yaratılan bu çelişki sebebiyle, birleşen nafaka davasıyla ilgili temyiz denetimi yapılamamıştır. Bu hususta yeniden hüküm kurulmak üzere kararın bozulması gerekmiştir....

            Mahkemece Kaan hakkında nafaka istemine ilişkin davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, bu yöne ilişkin hükmün onanmasına; Ancak, MK'nın 364. maddeleri uyarınca "Herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri refah içinde bulunmalarına bağlıdır." MK'nın 366. maddesi uyarınca, korunmaya muhtaç kişilerin bakımı bununla yükümlü kurumlar tarafından sağlanır. Bu kurumlar yaptıkları masrafları nafaka yükümlüsü hısımlarından isteyebilir. Yasanın bu hükmü de gözetildiğinde, nafaka yükümlülüğünün yasanın emrettiği ve Özellikle refah içerisinde olan altsoy (oğul) için kaçınılmaz bir yükümlülük olduğu görülmektedir. Nafaka yükümlülüğünün ortadan kaldırılması, MK m. 365/3te düzenlenmiştir. Bu hükme göre, "nafakanın, yükümlülerin bir ya da birkaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa, hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir."...

              Nafaka borcunun ödendiğine ilişkin iddianın ispatı yönünde sunulan ödeme belgelerinin geçerli olabilmesi için açıkça nafaka borcuna atfen yapıldığının yazılı olması gerektiği koşulu, Yargıtay kararları ile, objektif kriterlerle yumuşatılmış olup, nafaka borçları yönünden yapılan ödemelerin, aylık nafaka miktarına, bu miktara yakın ve düzenli olarak yapılması durumunda, ödeme belgelerinde nafaka borcuna ilişkin olduğuna dair atıf olmasa dahi, bu ödemelerin nafaka borcundan indirilmesinin hakkaniyet kuralına uygun düşeceği kabul edilmiştir. Borçlu tarafça açıkça sebebi belirtilerek yapılan ödemelerin, nafaka borcundan indirilmesi mümkün değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı lehine hükmolunan nafakalara ilişkin olarak davacının, davalının banka hesabına yaptığı ödemeler ile diğer ödemelerin nafaka borcunun ödemesi olarak kabul edilip edilmeyeceği noktasındadır....

              alacağının ödenmesi istenmekte olup, aylık nafaka alacağının tahsili yönünde bir talep bulunmaması karşısında, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe dek birikmiş nafaka alacağı adi alacak hükmünde olduğundan, bu nitelikte nafaka alacağını ödememek nafaka borcunu ödememe eylemini oluşturmayacağından itirazın reddi yerine kabulü ile borçlunun cezalandırılmasına karar verilmesi isabetsizdir....

                UYAP Entegrasyonu