Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

beraberinde, Zonguldak iline de sık sık gelmesi durumunu ortaya çıktığını, Aralık 2018'de nafaka borçları nedeniyle açılan icra takibi üzerine tüm nafakaları ödediğini, ayrıca davacının 10/10/2018 tarihinde tekrar evlendiğini ve yeni bir düzen kurduğunu, hayatın olağan akışında karşılanması gereken zorunlu giderlerin arttığını ve aylık 3.500 TL ye ulaştığını, aldığı maaşın geçinmesine yetmediğini, ödemek zorunda olduğu nafaka için, eşinden destek almak zorunda kaldığını, bu durumun davacıyı ziyadesiyle rahatsız ettiğini belirterek, müşterek çocukları Deniz'e ödenen iştirak nafakasının, davacının ekonomik gelir seviyesinin düşmesi sebebi ile, 500TL'ye indirilmesine ve yıllık artışının, yasal faiz oranında arttırılmasına karar verilmesini talep etmiştir....

Her ne kadar davacı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı nafaka artırım miktarının hakkaniyete aykırı olduğu, davalı vekili tarafından ise, artırım miktarının fazla olduğu, boşanmanın kesinleşmediği ve müvekkili açısından kesin olarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede; yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, müşterek çocuğun halen davacının yanında kaldığı ve bakımının davacı tarafından yapıldığı, müşterek çocuğun yaşı ve eğitimi nedeniyle ihtiyaçları ve masraflarının arttığı, tarafların sosyal ekonomik durumları, ekonomik koşullar, nafakanın niteliği, TMK’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilmek suretiyle müşterek çocuk yararına 200 TL olan iştirak nafakasının 300 TL artırılarak aylık 500 TL'ye çıkartılması ve ÜFE oranında artışa hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, nafaka artırım miktarının yerinde...

Davalının, mahkeme kararının gerekçeli olmadığına ilişkin istinaf talebinin, mahkemece tarafların sosyal ve ekonomik durumları değerlendirilmek suretiyle nafaka miktarının belirlenmiş olması nedeniyle, kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince şirket kayıtlarında bilirkişi incelemesi yaptırılmış olması, davanın niteliği, çocuğun ihtiyaçları ve yaşı gözetilerek nafaka miktarının belirlenebilecek olması nedenleri ile davalının yeniden bilirkişi raporu alınmaksızın eksik inceleme ile karar verildiği yönündeki istinaf talebinin reddine karar verilmiştir. TMK'nun 328/1. maddesi gereğince; ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. (TMK.182/2) TMK'nun 331. maddesi uyarınca; “durumun değişmesi halinde hakim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”...

çocuğun giderlerini karşıladıklarını, müvekkilinin kazanmış olduğu mal rejimi davasından sonra davacı taraf dava yoluna başvurduğunu, yaklaşık 7 sene boyunca herhangi bir uyuşmazlığa yol açmayan nafaka miktarının, mal rejimi davasının kaybedilmesi sonucunda açılması davacı tarafın iyiniyetten yoksun hareket ettiğini gösterdiğini, davacı tarafın müvekkilinin fazlasıyla ödemiş olduğu geriye dönük nafaka tutarlarının tahsili amacıyla Araklı İcra Müdürlüğünün 2022/210 E. sayılı takip dosyası ile icra yoluna başvurduğunu, bu hususun bile tek başına davacı tarafın iyiniyetli olmadığını gösterdiğini, müvekkilinin ödemekte olduğu birikmiş nafaka borcu bulunduğunu, müvekkilinin icraya konu nafaka bedelini daha önceden ödemiş olduğu halde, havale işleminde nafaka ödemesine ilişkin herhangi bir açıklama olmaması nedeniyle bu ödemeleri tekrar yaptığını, müşterek çocuk lehine hükmedilen 2.500,00....

Bu doğrultuda; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....

Lehine nafaka takdir edilen çocuk için reddedilen nafaka miktarı yıllık (200,00.-TLx12) 2.400,00.-TL'dir. Somut olayda; davacı taraf reddedilen iştirak nafakası nedeniyle hükmedilen vekalet ücreti (2.400,00.-TL) yönünden istinaf isteminde bulunmuş olup, istinaf konusu edilen miktar hükmün verildiği tarih itibariyle öngörülen kesinlik sınırının altındadır. Bu durumda, hüküm tarihi itibariyle kesin olduğu yasada açıkça belirtilen bu karara karşı istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulamaz....

Bu doğrultuda; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir....

Ancak, davalı, borca itirazında, takibe konu nafaka borcunun okul taksitlerinden mahsup edileceğinin kararlaştırıldığını, bunun üzerine 72.000,00 TL okul parası ödediğini, dolayısıyla takibe konu nafaka borcu olmadığını belirtmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin, nafaka alacağının okul parasından mahsubunu kabul etmek zorunda kaldığını belirtmiş, yine davacı asil de 10/03/2020 tarihli duruşmadaki beyanında, nafaka miktarında belirsizlik olduğunu beyan etmiştir. Bu durumda, davalının borca itirazındaki iddiası, davacı tarafın da kabul beyanları dikkate alındığında, takibe konu nafaka alacağının miktarı ve ödenip ödenmediği hususunun yargılamayı gerektirdiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır....

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/609 KARAR NO : 2021/563 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : RİZE AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2020/1 ESAS - 2020/513 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKA (YOKSULLUK NAFAKASININ KALDIRILMASI) KARAR : Taraflar arasındaki davada verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulmakla, 6100 sayılı HMK'nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; tarafların Rize Aile Mahkemesinin 2015/179- 2016/18 E-K sayılı ilamıyla boşandıklarını, müşterek çocukların velayetinin müvekkiline verildiğini, davalı lehine ise nafakaya hükmedildiğini, müvekkilinin bugüne kadar hükmedilen nafakayı düzenli şekilde ödediğini, davalının boşanma tarihinden sonra çalışmaya başladığını, düzenli iş ve gelirinin olduğunu belirterek; hükmedilen nafakanın kaldırılmasına, yargılama masraflarının davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini...

Dava; nafaka (yoksulluk nafakasının kaldırılması) istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06/04/2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararı ile nafaka davalarında kanun yolu başvurusunda, yıllık nafaka miktarının dikkate alınacağı açıklanmıştır. Yerel mahkemelerce verilen kararlar aleyhine istinaf kanun yoluna başvurulabilir. Ancak; yerel mahkeme tarafından hükmün verildiği 10/10/2019 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nın 341/2. maddesinde; "Miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir." hükmü mevcuttur....

UYAP Entegrasyonu