Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu doğrultuda yerleşen Yargıtay uygulamalarına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası en azından TÜİK’in yayınladığı ÜFE oranında artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır. Hakim, yoksulluk nafakasının takdirinde, nafaka alacaklısı kadının ihtiyaçları ile, nafaka yükümlüsü kocanın gelir durumu arasında bir oranlama yaparak, taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyarak bir karar vermelidir. Bu verilecek karar da TMK'nın 4.maddesi kapsamında hakkaniyete uygun olmalıdır. Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına ve Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesine göre ilk derece mahkemesince belirlenen nafaka artırım miktarı yukarıdaki ilkelere göre bir miktar az bulunarak yukarıdaki ilkeler çerçevesinde; 650,00....

Her ne kadar davacı erkek vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı davanın reddi kararının haksız, hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, tarafların nafaka miktarını anlaşmalı boşanma dosyasında protokolle, başka bir anlatımla sözleşmeyle kararlaştırdıkları, davacı tarafın boşanma davasından sonra, ekonomik koşulların olağanüstü bir şekilde aleyhine değiştiği hususunu ispat edemediği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi yönünde karar verilmesi gerektiği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; Kocaeli 1....

(Ek cümle: 24/11/2016- 6763/41 md.) " uyarınca hüküm, reddedilen yıllık nafaka miktarları itibariyle kesin nitelikte olduğundan davacının iştirak ve yoksulluk nafakası yönünden istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Müşterek çocuk Doruk Eray 08/03/2004 doğum tarihli olup, inceleme tarihi itibari ile reşit olmuştur. Müşterek çocuk Doruk Eray 08/03/2022 tarihi itibari ile reşit olduğundan, ilk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararının velayetin değiştirilmesi davası yönünden kaldırılmasına, yerine davacının velayetinin değiştirilmesine ilişkin davası hakkında dava konusuz kalmakla karar verilmesine yer olmadığına; istinaf talebi hakkında da karar verilmesine yer olmadığına dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....

Lehlerine nafaka takdir edilen çocuklar arasında HMK'nın 59. maddesi gereğince ihtiyari dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Davacı taraf reddedilen nafaka miktarlar yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Müşterek çocuk Defne Su yönünden reddedilen nafaka miktarı (450,00.-TL x 12 = 5.400,00.-TL olup hükmün verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altındadır. Bu durumda, hüküm tarihi itibarı ile kesin olduğu yasada açıkça belirtilen kabul edilen müşterek çocuk Defne Su yönünden reddedilen nafaka miktarı yönünden davacı taraf istinaf kanun yolu başvurusunda bulunamaz....

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1714 KARAR NO : 2023/143 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ARAKLI ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/09/2022 NUMARASI : 2021/355 ESAS - 2022/232 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKA (NAFAKANIN ARTIRIMI) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile müvekkilinin Gaziosmanpaşa Aile Mahkemesinin 02/07/2020 tarih, 2020/426E. ve 2020/348K. sayılı ilamı ile boşandıklarını, boşanma sonucunda eşlerin müşterek çocuğu 01/06/2017 doğumlu Eylül Yakupçebioğlu'nun velayetinin annesine bırakıldığını, müşterek çocuğa bu ilamda 400,00.-TL nafaka bağlandığını, anlaşmalı boşanma davası ile 2020 yılında hükmedilen aylık 400,00....

-TL tutarında nafaka bağlandığını, anılan nafaka ile ilgili Dereli İcra Dairesinde takip başlatıldığını, davalının aylık nafaka miktarını icra dairesi aracılığıyla yatırmakta olduğunu, müşterek çocuk Hüseyin Çakrak'ın rüşt yaşına eriştiğinden kendisine bağlanan nafakanın kesilmiş olduğunu, nafakaya ilişkin ara kararın yaklaşık 3 yıl öncesinde verildiğini, müvekkilinin çocukları ile yaşadığını ve büyüyerek okul, dershane, kitap gibi masraflarının çoğaldığını, bu süre zarfında meydana gelen hayat pahalılığı, paranın satın alma gücü, gücün ekonomik ve sosyal koşulları göz önünde bulundurulduğunda müvekkilinin ekonomik gücü de zayıf olup müvekkilinin yardımcı olmakla yükümlü olduğu çocuklarına da ekonomik destek sağlaması, davalının bu süreçteki maaşındaki artış, ekonomik durumunun iyileşmesi, refah içinde yaşaması gibi hususlar göz önünde bulundurulduğunda bağlanan nafaka miktarı müvekkilinin ve ailesinin ihtiyaçlarına cevap vermediğini belirterek, ara kararla tesis edilen aylık 250,00....

HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2023/844 KARAR NO : 2023/1166 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : ARHAVİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 28/12/2022 NUMARASI : 2022/33 ESAS - 2022/294 KARAR DAVA KONUSU : NAFAKA (NAFAKANIN ARTIRIMI) KARAR : Taraflar arasındaki davada mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen hüküm aleyhine süresi içerisinde istinaf kanun yolu başvurusunda bulunulmuş olmakla, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalı ile arasında görülen Arhavi Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/102 Esas 2016/102 Karar sayılı boşanma dava dosyası ile müşterek çocuk Berat Yoldaş'ın velayetinin tarafına, müşterek çocuk için aylık 250,00.-TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak tarafına verilmesine karar verildiğini, ekonomik duruma göre aylık 250,00....

Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur." (TMK. Madde 330/1) Türk Medeni Kanununun 330.maddesi gereğince, "Nafaka miktarı çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir, nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hakim istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir." TMK.nun 331.maddesinde göre de; durumun değişmesi halinde, hakim istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler. Türk Medeni Kanununun 176.maddesinin 4.bendine göre; "Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir."...

Her ne kadar davacı vekili tarafından yerel mahkeme kararına karşı nafaka artırım miktarının hakkaniyete aykırı olduğu, davalı vekili tarafından ise, artırım miktarının fazla olduğu, boşanmanın kesinleşmediği ve müvekkili açısından kesin olarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu yönünde istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de, dosya üzerinde yapılan incelemede; yerel mahkemece yapılan yargılama ve toplanan deliller neticesinde, müşterek çocuğun halen davacının yanında kaldığı ve bakımının davacı tarafından yapıldığı, müşterek çocuğun yaşı ve eğitimi nedeniyle ihtiyaçları ve masraflarının arttığı, tarafların sosyal ekonomik durumları, ekonomik koşullar, nafakanın niteliği, TMK’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilmek suretiyle müşterek çocuk yararına 200 TL olan iştirak nafakasının 300 TL artırılarak aylık 500 TL'ye çıkartılması ve ÜFE oranında artışa hükmedilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, nafaka artırım miktarının yerinde...

Buna göre, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafaka, tarafların yaptıkları sözleşmeye dayansa bile şartları oluştuğu takdirde artırılabilir veya azaltılabilir. Aksi düşünce “güven” ilkesine aykırı düşer. Zira, davalının (nafaka alacaklısının) sözleşme (protokol) ile elde ettiği “statü”ye beslediği güven, davacının (nafaka yükümlüsünün) sosyal ve ekonomik durumunun bu özel statüyü koruyacak seviyeden daha aşağı düşmediği (kötüleşmediği) veya hakkaniyet bunu gerektirmediği sürece sarsılıp boşa çıkarılamaz. Bunun gibi sırf boşanmayı sağlayabilmek için, bilerek ve isteyerek mali gücünün üzerinde bir yükümlülüğü protokolle üstlenen kişinin, sonradan bu yükümlülüğün kaldırılması ya da azaltılması yönünde talepte bulunması da iyiniyet, doğruluk-dürüstlük ve sözleşmeye bağlılık ilkeleri ile bağdaşmaz. Çünkü kendi kusuru (basiretsizliği vb.) ile mali imkânlarını zorlayan tarafın TMK. nun 2.maddesinden yararlanması sözkonusu olamaz....

UYAP Entegrasyonu