AİLE MAHKEMESİ TARİHİ : 15/09/2014 NUMARASI : 2014/113-2014/475 Taraflar arasındaki iştirak nafakasının arttırımı davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı vekili dava dilekçesinde tarafların İzmir 4....
Davalı erkek vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle usul ve yasaya aykırı davanın usulden reddine, bunun mümkün olmaması halinde davanın esastan reddine, mahkemenin aksi kanaatte olması durumunda müvekillinin sosyal ve ekonomik durumuna göre nafaka arttırımı yapılmasını talep etmiştir. Mahkemenin 2011/609 esas ve 2013/345 karar sayılı dosyası ile "Dava tarihinden itibaren kararın kesinleşmesinden itibaren davalı için aylık 150,00- TL müşterek çocuklar Gamze ve Baran için ayrı ayrı 75,00'er TL tedbir nafakasının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, kararın kesinleşmesinden itibaren mahkemenin 2005/149 esas ve 2005/365 karar sayılı dosyasındaki tedbir nafakasının aynen devamına" karar verildiği görülmüştür....
Dava; iştirak ve yoksulluk nafakası artırım istemine ilişkindir. 28/11/1956 tarih ve 15E -15K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre nafaka ve nafakanın artırılması davaları kanundan ... bir alacağın tespiti ve tahsili niteliğinde olup, davanın açıldığı tarihten itibaren hüküm ifade eder. Somut olayda ise mahkemece; hükümde nafaka artışlarının hangi tarihten itibaren başlayacağı belirtilmemiştir. Buna göre mahkemece; davacı için dava tarihinden itibaren nafaka artışına hükmedilmesi gerekirken, infazda tereddüt yaratacak şekilde nafakanın başlangıç tarihinin belirtilmemiş olması usul ve yasaya uygun bulunmamış ise de; bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı HMK'nun geçici 3.maddesinin yollamasıyla HUMK'nun 438/7.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Mahkemece, davanın reddine dair verilen hüküm; davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 30.03.2015 günlü ve 2014/16970 E. 2015/5151 K. sayılı ilamı ile; "... sair temyiz itirazlarının reddi ile, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü davalı babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK'nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak; uygun bir iştirak nafakası artışına hükmetmek olmalıdır" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Bozma ilamına uyan mahkemece; Davacı ... için istenen nafaka arttırım talebinin reddine, Davacı ...'nın kendi adına asaleten kızı ...'...
Davalının katılım nafakası yönünden; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.04.2005 tarih ve 2005/3- 169 E-2005/235 K. sayılı kararında da değinildiği gibi " nafaka davalarında kanun yolu başvuru sınırı yıllık nafaka miktarı üzerinden hesaplanır." 6100 sayılı HMK m.341/2 maddesine göre karar tarihi itibarıyla miktar veya değeri binbeşyüz Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. Bu miktar karar tarihi itibariyle 5.390,00TL. dır. Buna göre; müşterek çocuk lehine yapılan artırım aylık 339,00TL'ndan yıllık 4.068,00TL olup kesinlik sınırının altında kalmaktadır. Karar tarihi itibarıyla kabul edilen nafaka artırım miktarı yıllık beşbinüçyüzdoksan-TL'nı geçmemektedir. Hüküm, kabul edilen bir yıllık nafaka artırım miktarı itibariyle kesin niteliktedir....
İcra Müdürlüğü'nün 2010/900 esas sayılı dosyasında icra takibi yaptığı, borçlunun maaşında nafaka borcundan dolayı kesinti olması sebebi ile alacağın sıraya alındığı, davacının alacağı için nafaka miktarını karşılar şekilde kesinti yapıldıktan sonra ödenecek miktarın kalmadığı, nafaka alacağının mahkeme kararı ile hüküm altına alındığı, aylık ödenecek yoksulluk ve iştirak nafakasının mahkeme kararı ile belirlendiği, bu sebeple borçlu ile boşandığı eşi arasında muvazaalı şekilde nafaka arttırımı yaptırıldığı hususunun değerlendirilemeyeceği, son arttırımın ... 8....
Mahkemece, nafaka takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi, sağlık durumu ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Tarafların gerçekleşen sosyo-ekonomik durumları, nafakanın niteliği ve müşterek çocuğun yaşı, eğitimi, sağlık durumu ve ihtiyaçları gözetildiğinde; yerel mahkemece müşterek çocuk için takdir edilen iştirak nafakası miktarı az olup, hakkaniyete uygun bulunmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; müşterek çocuğun yaşı, eğitimi, sağlık durumu, ihtiyaçları, davacı anne ile nafaka yükümlüsü babanın ekonomik durumu gözetilerek, TMK'nun 4.maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun bir nafakaya hükmetmek olmalıdır. Yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir....
Yukarıdaki açıklamalar ve toplanan delillerden; davacı lehine hükmedilen yoksulluk nafakasının kesinleştiği tarihten, eldeki davanın açıldığı tarihe kadar geçen süre, tarafların tespit edilen ve gerçekleşen ekonomik sosyal durumları, nafakanın niteliği, davacının ihtiyaçları, paranın alım gücü ve nafaka yükümlüsünün gelir durumu nazara alındığında; hükmedilen nafaka miktarlarının hakkaniyete uygun olduğu, AAÜT' nin 9/2 maddesine göre; nafaka davalarında reddedilen kısım için avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmış ve davalının istinaf itirazının reddine karar verilmesi gerekmiştir....
Belirlenen nafakanın; davacının geçinmesi için gerekli, nafaka yükümlüsünün geliriyle orantılı olacak şekilde TMK.'nun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesi de gözetilerek takdir edilmesi gerekir. Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde nafakanın artırılmasına karar verilebilir. Somut olayda; davacı ...'nin ... öğrencisi olduğu, ...e'de aylık 500 TL bedelle kiracı olarak oturduğu anlaşılmaktadır. Sözkonusu yasal düzenlemeler nazara alındığında, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine göre mahkemece takdir edilen nafaka miktarı az olup Türk Medeni Kanununun 4.maddesindeki hakkaniyet ilkesine uygun olmadığı anlaşıldığından, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde düşük miktarda nafaka takdir edilmiş olması doğru görülmemiş bu husus bozmayı gerektirmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile)Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Nafaka Arttırımı-Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı erkek tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davalı-davacı erkek tarafından açılan dava, eylemli ayrılık sebebiyle boşanma (TMK m.166/son) istemine ilişkindir. İlk boşanma davası, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2008/450 Esas -2009/229 karar sayılı dosyası ile davacı erkek tarafından 24.09.2008 tarihinde açılmış, davanın reddine dair karar 29.12.2010 tarihinde kesinleşmiştir. Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesine dayalı eldeki dava ise ilk boşanma davasının reddinden sonra süresi içerisinde açılmıştır....