Davada davalı idarenin savunması açısından değerlendirme yapıldığında açılan davada öncelikle çözümlenmesi gereken husus, davanın soy bağının veya nüfus kayıtlarının düzeltilmesi davası olup olmadığıdır. TMK'nın 36/1.maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicil ile belirlenir. Aynı kanunun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunun 35/1.maddesi uyarınca " Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddi hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir. " Kişisel durumlardaki değişikliklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların değiştirilmesi ile nüfus kayıtlarının düzeltilmesi anlaşılır. Kayıt düzeltilmesi, aile kütüğüne tescil edilmiş, kaydın bir kısmının düzeltilmesi veya değiştirilmesidir....
Dava; nüfus kaydında yaş düzeltilmesi istemine ilişkindir. "Dava dilekçesinde, davacının 05/07/1964 olan doğum tarihinin 05/07/1959 olarak düzeltilmesi istenilmiş; mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 36. maddesi kapsamında nüfus kayıtlarındaki doğum tarihinin düzeltilmesi istemine ilişkindir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARAR ÖZETİ: İlk derece mahkemesince, yapılıp bitirilen yargılama neticesinde; "Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Dava, nüfusta sağ görünen kişinin ölümünün tespiti ve nüfus kaydının buna göre düzeltilmesi istemine ilişkindir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 29. maddesinde bir hakkın kullanılması için bir kimsenin sağ veya ölü olduğunu veya belirli bir zamanda ya da başka bir kimsenin ölümünde sağ bulunduğunu öne süren kimsenin iddiasını ispat etmek zorunda olduğu, 30. maddesi hükmünde de doğum ve ölümün nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunacağı, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa gerçek durumun her türlü delille ispat edilebileceği açıklanmıştır. Doğum ve ölüm olaylarının nüfus kütüğüne işlenmesi, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 15, 31 ve 33. maddelerine göre nüfus idaresine verilmiş idari bir görevdir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili dava dilekçesinde davacının ölen kardeşinin kaydını kullandığını bildirerek nüfus kütüğünde 1975 olan doğum yılının 1976 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde davacı vekili davacının 1976 yılında doğduğu halde nüfus kütüğüne tescil edilmediğini, 1975 tarihinde doğup, ölen kardeşinin adı ve doğum tarihi ile yaşadığını bu nedenle 1975 olan doğum tarihinin 1976 olarak düzeltilmesini istemiştir. Yargılama aşamasında doğum tarihinin düzeltilmesi istenilen ...'...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı, dava dilekçesinde nüfus kütüğünde 1967 olan doğum yılının 1974 olarak düzeltilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde davacı 1974 yılında doğduğu halde nüfus kütüğüne tescil edilmediğini, 1967 tarihinde doğup, 1973 yılında ölen kardeşinin ismi ve doğum tarihi ile yaşadığını bu nedenle 1967 olan doğum tarihinin 1974 olarak düzeltilmesini istemiştir. Yargılama aşamasında doğum tarihinin düzeltilmesi istenilen ...'ın nüfusa kayıt edilmediği, bugüne dek kendisinden önce doğmuş nüfusa 1967 doğum tarihi ile 19.11.1970 tarihinde tescil edilen, ölmesine karşın kaydı düşülmediğinden sağ gözüken aynı addaki kardeşi..'...
Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın çelişki oluşturmadan doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Davacı doğum tarihinin 15/02/1987 olarak tashihini talep etmiş isede; 21/12/1982 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Bu itibarla bir kişinin doğmadan nüfusa kayıt edilmesi mümkün olmadığından, ilk derece mahkemesince doğum tarihinin 15/02/1987 tarihi olarak tashihi talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmakatadır. vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1).b.1 maddesi gereğince incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın çelişki oluşturmadan doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır. Davacı doğum tarihinin 15/02/1987 olarak tashihini talep etmiş isede; 21/12/1982 tarihinde nüfusa tescil edilmiştir. Bu itibarla bir kişinin doğmadan nüfusa kayıt edilmesi mümkün olmadığından, ilk derece mahkemesince doğum tarihinin 15/02/1987 tarihi olarak tashihi talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı yön bulunmakatadır. vermek gerekmiştir. Açıklanan nedenlerle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/(1).b.1 maddesi gereğince incelenen mahkeme kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine, kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği anlaşılmakla aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Yaş düzeltilmesi ile ilgili yasal düzenlemelere gelince; 29.4.2006 tarihinde yürürlüğe giren ve 1587 sayılı Nüfus Kanunu'nu yürürlükten kaldıran 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 10.maddesi “(1) Kurumlarda kişiyle ilgili olarak yapılan işlemlerde nüfus kayıtları esas alınır. Kayıtlar arasında farklılık olması halinde nüfus kayıtlarında değişiklik yapılmaz, usulüne göre diğer kayıtlar düzeltilir.”, aynı Yasanın 35.maddesi ise; “… (1) Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddî hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir…” şeklindedir. Diğer taraftan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 30. maddesi “Doğum ve ölüm, nüfus sicilindeki kayıtlarla ispat olunur....
Nüfus kütüklerindeki doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan doğru olmayan kayıtlar, ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan kayıt düzeltme davası ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada nüfus kaydının düzeltilmesi davası olarak adlandırılmakta olup zamanaşımı ve hak düşürücü süreye bağlı olmayan nüfus kaydının düzeltilmesine ilişkin davalarda, her türlü kanıta başvurulabilir (YHGK, 11.02.1998, 2- 87/77 sayılı kararı) Nüfus kaydının düzeltilmesi davasında ise, nüfus kaydının gerçek durumu yansıtmadığı, baştan yanlış olarak kütüğe geçirildiği yada geçirilmediği söz konusudur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yaş tashihine yönelik nüfus kaydının düzeltilmesi davasıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesinde, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının veya yokluğunun tespit davası yolu ile mahkemeden istenebileceği, Türk Medeni Kanunu'nun 30. maddesinin 2. fıkrasında ise, nüfus sicilinde bir kayıt yoksa veya bulunan kaydın doğru olmadığı anlaşılırsa, gerçek durumun her türlü kayıtla ispat edileceği, 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu 36. maddesinin 1/c bendi de tespit davalarının, kaydın iptali veya düzeltilmesi için açılacak davalara karine teşkil edeceği hükmünü içermektedir. Nüfus kayıtlarının düzenli ve gerçeğe uygun olarak tutulması kamu düzeni ile yakından ilgilidir. Nüfus kayıtlarındaki istemlerle ilgili davalarda, mahkemelerin hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunluluğu bulunmaktadır....