Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesi ve taraflar arasındaki 22.06.2016 tarihli acentelik sözleşmesi sebebiyle denkleştirme tazminatı istemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşmenin 21. ve 27. Maddesine göre her ne sebeple olur ise olsun sözleşmenin gerek acente ve ... tarafından feshi halinde acentenin herhangi bir nam altında hiçbir hak ve tazminat talep edemeyeceğine, acentenin portföyünde bulunan müşterilerin çalışma taleplerini ...'...

    olması halinde davacının, davalıdan 23.564,00 TL denkleştirme talep edebileceği kanaat ve sonucuna varıldığını beyan etmiştir....

      Noterliği nin 22.11.2017 tarihli ... yevmiye no.lu fesih ihbarnamesi gönderildiğini, ihbarnamede hiçbir neden sunulmadığını, feshin tek taraflı, haksız ve geçersiz olduğunu, davalı şirketin haksız ve hukuka aykırı bir biçimde sözleşmeyi feshetmesi sonucu olarak tazminat taleplerinin hasıl olduğu, 6102 sayılı TTK Md 122'ye göre müvekkilinin uğradığı ve uğrayacağı zararlarının denkleştirilmesi gerektiğini, belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla, 6100 sayılı yasanın 107. Maddesine göre zarar ve sorumluluk kapsamı belli olduktan sonra arttırılmak üzere şimdilik 1.000 TL maddi tazminatın, fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsilini talep ve dava etmiştir....

        , taraflar arasındaki yapılan sözleşmenin iptaline, ödeme tarihinden itibaren faizi ile birlikte verilen ödemelerin ve edimlerin sebepsiz zenginleşme nedeniyle iadesine, uğranılan maddi manevi zarar, ziyanın ve inşaatın bitirilmemesi nedeniyle uğranılan müspet karın tazminine karar verilmesini talep etmiştir....

        Maddesi uyarınca iş eksilişinden kaynaklanan bedeli ödemesi gerektiğini ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 93.013,02- TL bedeli istemiş, yargılama sırasında verdiği 06/12/2016 tarihli ıslah dilekçesinde 93.013,02- TL'lik müspet zarar alacağını talep etmiş, dairemiz kaldırma kararı sonrası müspet zarar alacağının nereden kaynaklandığının sorulması üzerine mahkemeye verdiği 15.02.2021 tarihli beyan dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporundaki hatalı değerlendirme nedeniyle aslen iş eksilişinden kaynaklanan zarar talep edilmesine karşın ıslah dilekçesi sunarak müsbet zarar talep etmek zorunda kaldıklarını oysaki iş eksilişinden kaynaklanan zararın bir tür kazanç kaybı olup müsbet zarar kalemi olduğunu beyan etmiş, ıslah dilekçesinden de açıkça feragat etmediği görülmüştür....

        , manevi zarar olarak şimdilik 100.000,00 TL'nin fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsilini,dava masraf ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

          Komisyon alacağı yönünden henüz cevap dilekçesi sunulmadan tensiple yapılan ihtara rağmen bu talep yönünden dava değeri belirlenmediği ve bu talep yönünden davanın açılmamış sayıldığına karar verildiğinden, bu talep yönünden vekalet ücretine hükmedilmemiştir. Ayrıca denkleştirme tazminatı ve manevi tazminat talebi yönünden, bu talepleri niteliği gereği tazminat davası olması nedeniyle davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir....

            SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ise (1) nolu bentte belirtilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 22/02/2012 gününde oyçokluğuyla karar verildi. (M) KARŞI OY YAZISI Tazminat hukukunda önce zarar belirlenir. Sonra varsa denkleştirme yöntemiyle gerçek zarar tespit edilir. Gerçek zarar böylece bulunduktan sonra tazminat belirlemesi yapılır. Diğer ifade ile zararın ödenmesine ilişkin hesapların yapılmasına geçilir. İndirimler de bu aşamada yapılır. İlk derece mahkemesinin gerçek zararın tespitine ilişkin aşamadan sonra tazminat ve indirim hesaplarını yaptığı görülmekle karar onanmalıydı. 22/02/2012...

              mal tedariğinin kesildiğinin ve müvekkili şirket ile olan sözleşmenin herhangi bir tazminat ödenmeden feshedildiğini, davalının sözleşmeye aykırı tutumları nedeniyle itibar kaybı yaşadığını ileri sürerek HMK 107. madde çerçevesinde belirsiz alacak davalarının kabulü ile fazlaya ilişkin haklı saklı kalmak kaydı ile şimdilik davalıdan dava tarihi itibarı ile oluşan 2.000,00 TL sözleşmesel zarar, 2.000.- TL kâr kaybı, 2000 portföy tazminatı ve 50.000,00 TL manevi tazminat alacağının dava tarihinden itibaren uygulanan reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Hukuk Genel Kurulunun 17.01.1990 tarih 392-1 sayılı kararında örneklendiği üzere menfi zarar kavramına özellikle; sözleşmenin yapılmasına ilişkin giderler, sözleşmenin yerine getirilmesi ve karşılıklı edanın kabulü için yapılan masraflar, sözleşmenin yerine getirilmesi dolayısı ile uğranılan zararlar, sözleşmenin geçerliliğine inanılarak başka bir sözleşme fırsatı kaçırılması dolayısı ile uğranılan zarar, başka bir sözleşmenin yerine getirilmemesi dolayısı ile uğranılan zarar ve dava masrafları girer. Müsbet zarar ise, o sözleşme sebebi ile mal varlığına girmesi umulan paranın girmemesinden ötürü meydana gelen zarardır. Özelliği itibariyle de daima ileriye dönük beklentilerin kaybıdır. Müsbet zarar kapsamına ise, kardan mahrum kalma karşılığı meydana gelen kar kaybı zararı, eksik ve ayıplı işler bedeli, olayın özelliğine göre gecikmiş ifa nedeniyle gecikme tazminatı ve aslında akit tarafın yapması gerektiği halde yapmadığı işlerden nama ifa yapılarak harcanan paralar girer....

                  UYAP Entegrasyonu