Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı acentenin şirket sistemlerini usulsüz kullanması sebebi ile ----- tarihli ihbarname ile sözleşmenin 3 ay sonra feshedileceğinin ihtar edildiğini ve ------- tarihli azilname ile acentelik ilişkisine son verildiğini, davacının acentelik sürecinin yaklaşıl 1 yıl sürdüğünü ve sözleşmenin -------muvacehesinde 6012 Sayılı TTK'nın 121 maddesine uygun olarak acentelik sözleşmesinin tek taraflı olarak feshedildiğini, işbu fesih için sözleşmede ve kanunda herhangi bir sebep aranmadığını, yani fesih sürecinin TTK'nın 121.maddesine uygun olarak yapıldığını, davaya konu talebin dayanağı olan acentelik sözleşmesinin 30.maddesinde, “Her ne sebeple olursa olsun bu sözleşme feshedilir veya sona ererse yetkili acente, şirketten herhangi bir nam ve ultında hak veya tazminat, portföy tazminat hakkı, maddi veya manevi zarar, munzam zarar işteyemeyeceğini ve herhangi bir iddiada bulunmaya hakkı olmayacağını beyan, kabul ve taahhüt eder” hükmünün bulunduğunu, bu...

    Sözleşme; sürenin son bulması, iflas, ölüm, kısıtlama veya feshi ihbarla sona ermiş olabileceği, acente, sözleşmeyi haklı bir sebep olmaksızın feshetmiş ise veya müvekkil acentenin kusuru sebebiyle sözleşmeyi haklı sebeple feshetmiş ise acente denkleştirme talebinde bulunamayacağı, diğer bir anlatımla sözleşmenin sona ermesinde acentenin kusurlu bir davranışının olmaması gerektiği, somut olayda, davacı acentenin sözleşmenin sona ermesinde bir kusurunun olmaması nedeniyle denkleştirme talebinde bulunabileceği, istenebilecek tazminat miktarının TTK m. 122/2 uyarınca son beş yılda alınan yıllık komisyon ve varsa diğer ödemelerin ortalamasını aşmayacağı, mahkemece, gerektiğinde mevcut bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak, bu sınırı aşmayacak şekilde, davacı tarafın tazminat isteminin değerlendirilmesi gerekirken, davacı şirketin kârlılık durumunun olmaması, diğer bir anlatımla son beş yılda zarar ettiği gerekçesiyle tazminat isteminin reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve hükmün bu...

      maddi ve manevi zarara uğradığını, müvekkilinin oluşturduğu müşteri çevresinden fesihten sonra davalı tarafça yararlandırıldığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 10.000 TL denkleştirme tazminatı ile buna bağlı şimdilik 10.000 TL haksız fesih ve uğranılan maddi zararlar ve 500.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

        Mahkemece, davacının davasının reddine davalı firmanın karşı davasının kısmen kabülü ile 2000 YTL manevi tazminatın davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Davacı, somut olayda davalı firma ile yaptığı 28.10.2005 tarihli sözleşme uyarınca davalının edimlerini yerine getirmediğinden fidanların hastalıklı yani ayıplı çıkması nedeniyle ve usulüne uygun ekim yapılmadığını ileri sürerek müsbet zararı ile birlikte ödediği peşinatın tahsili ile manevi tazminat istemiştir. Mahkemece iddiaların araştırılması için mahallinde keşif yapılmış ve dosyaya 29.09.2006, 11.01.2007, 23.05.2007, 21.01.2008 ve 22.04.2008 tarihli bilirkişi raporlarının alındığı anlaşılmıştır....

          Dava, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan ve yükleniciye devri gereken bağımsız bölümlerin adına tescili ve menfi, müspet zarar ve manevi tazminat isteğine ilişkin olup, yargılama sırasında menfi, müspet zarar ve manevi tazminat talepleri davacı vekilince atiye bırakılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen ... 5. Noterliği'nin 06.02.2010 tarih ve 4184 sayılı düzenleme şeklinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ile bodrum katta 2 adet bağımsız bölümlü depo dahil 6 adet bağımsız bölümün arsa sahiplerine verilmesi kararlaştırılmasına rağmen, yüklenici şirket tarafından 4 adet bağımsız bölüm verildiği, 2 adet deponun ise imar mevzuatına aykırılığı nedeniyle yapılmadığı anlaşılmaktadır. Sözleşmeye göre yapılması gereken bodrum kattaki 1 ve 2 no'lu depoların imar mevzuatından kaynaklı imkansızlık nedeniyle yapılamayacağı hususunda davacı yüklenici tarafından yapım aşamasında davalı arsa sahiplerine bildirimde bulunulmayıp, bina mevcut şekliyle tamamlanmıştır....

            resen kaldırılmasına, davacının kar kaybı, yatırım maliyeti, denkleştirme tazminatı ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir....

              arasında bayilik sözleşmesi bulunduğunu, davalı ...’ün kefil olduğunu, davalı şirketin başka şirketlerle LPG satışı konusunda bayilik sözleşmesi yaptığını ileri sürerek davalı ...’ün 500.000.000.TL: kefalet limitiyle sorumlu olması kaydıyla cezai şart kar mahrumiyeti ve manevi tazminat olarak toplam 37.200.000.000.TL. nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, diğer şirketlerle davalı şirketin yaptığı sözleşmelerin iptaline, işyerindeki tüplerin toplatılmasına, davalı şirkete ait telefon aboneliklerinin müvekkili şirketin devrine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili müvekkili şirketin bayilik sözleşmesini 30.9.2004 tarihinde haklı olarak feshettiğini, başka şirketin bayiliğini yaparak sözleşmeye aykırı davranmadığını beyan ederek davanın reddini savunmuştur....

                ASIL VE BİR. DAVALARDA Vek. Av. ... Taraflar arasındaki teminat mektuplarının iadesi, maddi ve manevi tazminat davalarının sonucunda verilen hükmün onanmasına ilişkin Dairemizin 23.06.2015 gün ve 2015/270 Esas, 2015/4828 Karar sayılı ilamının karar düzeltme yoluyla incelenmesi asıl ve birleşen davalarda davalı vekilince istenilmekle, dosya incelendi, gereği görüşüldü. - KARAR - Davacılar vekili, asıl davada müvekkili şirketler tarafından "......

                  Maddi tazminat, 80 000.00 Tl. Manevi Tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                    Müsbet zarar (positive interesse) doktrinde alacaklının gereği gibi ve vaktinde olan ifaya taalluk eden menfaatleri, başka bir deyişle borçlu edayı gereği gibi ve vaktinde yerine getirse idi bu vaziyette mamelekin hali hazır vaziyeti arasındaki fark olarak ifade edilmektedir. Kuşkusuz kar yoksunluğu zararı, müsbet zarar kapsamında kalır. Bunu ispat etmekte iddia eden tarafa düşer. Ancak bu zarar hesaplanırken, tarafların fesihten dolayı elde ettiği yararlar zarardan tenkıs edilmeli, ve kar kaybı bulunmalı, zararın hakiki miktarı kanıtlanamazsa, hakim Borçlar Kanununun 42.maddesinden yararlanarak zararı olaya ve adalete uygun olarak hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece tüm bu anlatımlar gözetilerek uyuşmazlığın çözümü yerine davanın yazılı bazı gerekçeler ile reddi doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu