Dairemizce, ilamsız icra takiplerinde mükerrerlik iddiası, borca itiraz niteliğinde görülerek, bu itirazın İİK’nın 62. maddesi gereğince icra dairesine yapılması gerektiğine dair görüş istikrarlı şekilde uygulanmış ise de derdestliğin HMK’da dava şartı olarak düzenlenmesine ve bu hususun Yargıtay Büyük Genel Kurulunun içtihadı birleştirme kararı ile de benimsenmesine paralel olacak şekilde görüş değişikliğine gidilerek, icra takibinin ilamlı ya da ilamsız olduğuna bakılmaksızın, mükerrer takibin iptali talebinin, takip şartı olarak değerlendirilmesi ve buna bağlı olarak İcra mahkemesine şikayet yolu ile getirileceği, söz konusu şikayetin ise süresiz olarak ileri sürülebileceği sonucuna varılmıştır....
Somut olayda, tarafların aşamalardaki anlatımlarının, dayandığı hukuksal neden ve kanıtların, mahkeme kararındaki tespitlerin irdelenip değerlendirilmesi sonucunda; mükerrerlik iddiası borca itiraz niteliğinde olup takibin şekline göre yasal süre içerisinde dile getirilmelidir. İtiraza konu İstanbul 12. İcra Müdürlüğü'nün 2019/28270 esas sayılı dosyasındaki takip genel haciz yoluyla takip olduğundan İİK'nın 62. maddesi uyarınca borçlunun her türlü itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren (7) günlük sürede icra dairesine yapması zorunludur. İcra dairesi yerine, icra mahkemesine yapılan itiraz fuzuli olup, bir hukuksal sonuç doğurmayacağından borçlunun mükerrerlik iddiası dinlenemez....
Borçlu hakkında devam etmekte olan bir icra takibinin mevcudiyetine rağmen, aynı alacaklının, aynı borçluya karşı, aynı alacak sebebi ile yeniden icra takibi başlatmasının usulsüz olduğuna dair iddia, takip hukukunda mükerrerlik şeklinde nitelendirilmiş olup, medeni usul hukukundaki karşılığı ise derdestliktir. 1086 sayılı HUMK’nın 187/1-4 ve 194. maddelerindeki düzenlemede derdestlik, ilk itiraz olarak nitelendirilmiş iken, 6100 sayılı HMK’nın yürürlüğe girmesi ile 114/1-ı maddesinde yapılan düzenleme ile dava şartı haline getirilmiştir. İİK’da derdestlik iddiasının ileri sürülme şartları yönünden bir düzenleme bulunmadığından, HMK’da dava şartı olan derdestlik, icra takibi bakımından takip şartı haline gelmiştir....
Mahkemece, şikayetin kabulü ile takibin iptaline karar verilmiş, kararın temyiz edilmesi üzerine üzerine, Dairemizce yapılan temyiz incelemesi sonucunda, özetle; usulsüz tebligat şikayeti ile ilgili karar verildikten sonra işin esasına girilmesi gerektiği yönünde verilen bozma kararına uyulmasına rağmen bozma gereklerine uygun şekilde usulsüz tebligat şikayeti nedeniyle ödeme emrinin hangi tarihte tebliğ edilmiş sayıldığına ilişkin hüküm kurulmaması isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile şimdilik diğer yönler incelenmeksizin mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/05/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın reddi gerektiğini, Kovancılar Tapu Müdürlüğü nezdinde yapılan inceleme neticesinde; dava konusu taşınmazın da aralarında bulunduğu 5 adet taşınmaz arasında mükerrerlik olduğunun tespiti ile kadastrodan kaynaklanan yanlışlığın düzeltilmesi amacı ile 2006 yılında dava açıldığını, açılan dava neticesinde mükerrerlik nedeni ile davacıya ait taşınmaza hataen kaydedilen kısımların doğal sınırlara ve maddi gerçeğe uygun şekilde parsellere aktarılmasına karar verildiğini, davacıya ait taşınmazda kadastro çalışmaları esnasında doğal ve maddi gerçeğe uygun sınırları dışına taşılarak toplamda 1313 m2 fazla kaydedildiğini, mükerrerliğin giderilmesi işleminin 689 nolu parselde bir hak kaybı yaratmayacağını, bu itibarla davacı tarafın tazmini gereken bir zararı olmadığı gibi hatanın düzeltilmemesi halinde sebepsiz zenginleşme olacağının açık olduğunu, bu nedenle haksız ve hukuki mesnetten yoksun davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir...
İcra Dairesinin 2019/907 E sayılı dosyası ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine başladığı anlaşıldığından borçlular ilk yapılan takiple ilgili mükerrerlik itirazında bulunulamaz. Bu gerekçe ile mükerrerlik itirazının reddine karar verilmesi gerekirken mahkemece başka gerekçe ile mükerrerlik itirazının reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Dayanak senedin kredi sözleşmesine bağlı teminat senedi olduğuna ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde; HGK'nun 14.03.2001 tarih 2001/12- 233 ve 20.06.2001 tarih, 2001/12- 496 sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da yazılı belge ile kanıtlanmalıdır. İİK'nun 169/a maddesi uyarınca, belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin, vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesi gereklidir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle görevli mahkemenin Asliye Ticaret mahkemesi olduğunu, dosyanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesini talep etmişler esasa ilişkin olarak; Müvekkilli şirketin, davacıya yapmış olduğu hizmet karşılığında alacağını alamamış ve İstanbul 30.İcra md.nün 2018/33616 Esas sayılı dosyası üzeriden ilamsız icra takibi yaptığını, yapılan hizmetin tamamı davacının bilgi ve onayı ile yapıldığını, mükerrerlik olmadığını, davacı tarafın mükerrerlik iddiasının gerçek dışı olduğunu, mükerrerlik iddiası ileri sürülen diğer dosyanın alacaklısı ve tarafları farklıdır ki o dosyada takibin durduğunu, takip ve dosyada da işlem ve tahsilatın olmadığı ve işlemsiz olduğunu davacının iddiasına göre de, itirazın iptali davasında davanın da açılmamış sayılmasına karar verildiğini haliyle mükerrerllik iddiası gerçek dışı olduğunu, davacının yapılan icra takibinde, icra mahkemesine başvurarak usulsüz tebligat itirazında bulunduğunu...
İcra Dairesince tesis edildiği, kıymet takdirine itiraza ilişkin şikayeti inceleme yetkisi, kıymet takdiri raporunu düzenleyen icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesine ait olup, anılan yetki, kamu düzenine ilişkin kesin yetki niteliğinde olduğundan ve mahkemece re'sen nazara alınması gerektiğinden şikayeti inceleme yetkisinin Erzurum İcra Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir. Erzurum 1. İcra Hukuk Mahkemesince ise, İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin 2022/354 Esas sayılı icra takip dosyasından 07.03.2022 tarihinde Erzurum 3. İcra Dairesinin 2022/16 Talimat sayılı dosyasına yazılan haciz talimatı ile şikayete konu taşınmazın kıymet takdirinin yapılmasının istendiği, kıymet takdirine itiraza ilişkin şikayeti inceleme yetkisinin, haciz kararını veren esas İstanbul Gayrimenkul Satış İcra Dairesinin bağlı olduğu İstanbul İcra Hukuk Mahkemesine ait olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir....
Somut olayda; davacı tarafından 17/05/2021 tarihli dilekçe ile meskeniyet şikayeti ile kıymet takdirine itiraz için icra mahkemesine başvurulduğu, davanın görüldüğü İstanbul Anadolu 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/236 E. sayılı dosyasında, meskeniyet şikayeti yönünden tefrik kararı verilerek aynı Mahkemenin 17/05/2021 tarihli, 2021/268 E., 2021/320 K. sayılı ilamı ile meskeniyet şikayeti yönünden İstanbul İcra Hukuk Mahkemesinin yetkili olduğuna karar verildiği ve bunun üzerine dosyanın istinaf incelemesine konu kararı veren mahkemeye gönderildiği görülmüştür. Mahkemece, davanın ilk açılış tarihi olan 17/05/2021 tarihi dikkate alınmaksızın, yetkisizlik kararı üzerine dosyanın gönderildiği İstanbul Hukuk Mahkemeleri tevzi bürosu tarafından yapılan tevzi tarihi dikkate alınarak, dava tarihinin hatalı tespiti ile karar verilmiş olması isabetsizdir....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/539 Talimat sayılı dosyasına yapmış olduğu meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayeti yönünden dosyanın tefrikine, meskeniyet şikayeti yönünden mahkemeninin yetkisizliğine, dosyanın yetkili olan Manisa Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın yetkili Manisa Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. İSTİNAF SEBEPLERİ : Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, aynı taşınmazlar için müvekkili tarafından birden fazla dava açılmasının hem yargılamanın uzamasına hem de müvekkili bakımından ayrıca bir külfete neden olacağını, kıymet takdirine itirazın ve meskeniyet iddiasının aynı dosya üzerinden çözümlenmesi gerekirken dosyanın tefrik edilerek meskeniyete dayalı haczedilemezlik şikayeti yönünden yetkisizlik kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir....