İcra Müdürlüğünün 2015/7337 esas sayılı dosyası ile maaş haczi konulduğunu, ilgili icra dosyasının alacaklısının diğer davalı T3 olduğunu ve icraya konu alacağın 60 bin Euro bedelli senet olduğu, her iki davalı arasında arkadaşlık ve akrabalık ilişkisi olduğu, aralarındaki ilişki nedeniyle yapılan icra takibinin muvazaalı olup borçlunun alacaklılarının alacağına engel olmak için yapıldığını, bu nedenlerle davalılar arasında yapılan icra takibinin muvazaalı olması nedeniyle iptaline ve ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili, davalılardan ...'den olan alacağı için .... İcra Müdürlüğü'nün 2013/13 E. Sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, başlatılan takip neticesinde yapılan haciz işlemi sırasında hacze kabil mal bulunmadığından geçici aciz belgesi yerine geçmek üzere haciz tutanağının kendilerine verildiğini, yaptırılan araştırma neticesinde icra takibinin dayanağı olan senedin vadesinden 15 gün önce adına kayıtlı gayrimenkulü kardeşine muvazaalı olarak devrettiğinin öğrenildiğini, yapılan satışın gerçek bir satış olmadığını, mal kaçırma gayesi ile yapıldığını, borçlu davalı ...'...
Somut olayda davacı tarafından davalılar aleyhine yapılmış bir icra takibi bulunmamaktadır. Bundan dolayı davada İİK’nın belirttiği ve İİK 277 vd maddelerindeki davanın davalısı olan bir “borçlu” bulunmamaktadır. Açılmış bir davada doğacak olan hakka dayalı olarak İİK 277 vd maddelerindeki tasarrufun iptali davası açılamaz. Yukarıda açıklanan nedenlerle dava İİK 277 vd maddelerine dayalı tasarrufun iptali değil BK 18. maddesine davayı muvazaanın iptali davasıdır. Kural olarak üçüncü kişiler, muvazaalı muamele nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde tek taraflı veya çok taraflı olan bu hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü; muvazaalı bir hukuki işlem ile üçüncü kişilere zarar verilmesi onlara karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir....
İcra Müdürlüğünün 2014/2213 sayılı dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir. İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ: Karara karşı davalı T5 vekili istinaf dilekçesinde; davacı tarafın icra takibinin iptalini istemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, taleple bağlılık ilkesine aykırı olan icra takibinin iptali ve dosyanın Mersin 5....
Somut olayda, davacı bankanın bankacılık hizmetleri ek hesap sözleşmesi ve tüketici kredisinden dolayı davalı borçlu T6' dan Aydın İcra Müdürlüğü' nün 2016/75813 ve 2016/75814 Esas sayılı dosyalarından dolayı alacaklı bulunduğu, davalı borçlu T6' ın maaşında 1.sırada haciz uygulanan Aydın İcra Müdürlüğü' nün 2016/61239 Esas sayılı dosyasından icra takibinin bulunduğu, bu icra takibinin 40.000 TL bedelli bono senedine istinaden yapılmış olduğu, davalıların birbirlerini tanıyan ve arkadaş olan kişiler olup dosya kapsamında toplanan deliller itibariyle aralarındaki asıl borç ilişkisini ispat edemedikleri, banka kayıtlarında davalı borçluya bu şekilde borç para verildiğine ilişkin herhangi bir kaydın bulunmadığı, dolayısıyla davalı T4' in davalı borçlu T6' ın durumunu bilebilecek durumda olduğu, düzenlenen senedin ve yapılan icra takibinin muvazaalı olup davalılar arasında danışıklı işleme dayandığı, dolayısıyla davacı tarafından açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu...
İcra Müdürlüğü'nün 2014/430 sayılı icra takibinin iptali ile davacının alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere cebri icra yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm tesisi isabetli görülmemiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 06/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İcra Müdürlüğü'nün 2011/6634 E. sayılı takibine konu alacağının muvazaalı olduğundan bahisle icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında bu talebini değiştirmediği gibi temyize cevap dilekçesinde icra takibinin iptalini istediklerini yinelemiştir. Mahkeme ise; gerekçeli kararında, davanın hukuki niteliğini "sıra cetveline itiraz davası" olarak belirtmiştir. Mahkemece bu şekilde nitelendirme yapılmasına rağmen hüküm yerinde ise "icra takibinin iptaline" karar verilmiştir. Bu durumda, mahkemece yapılan nitelendirmeye göre sıra cetveline itiraz davasının hukuki niteliği ve inceleme koşulları (dava açma süresi, hüküm kuruluş şekli gibi) tamamen farklı olmakla, ulaşılan sonuç ve tesis edilen hüküm ile gerekçe arasında çelişki oluştuğu açıktır....
ya 30.11.2004 tanzim 30.5.2005 vadeli 120.000,00 TL bedelli bono verdiğini,bono ve bu bonoya istinaden davalı ... tarafından borçlu aleyhine yapılan Bursa 9.İcra Müdürlüğünün 2006/2943 sayılı takip dosyasının muvazaalı olduğunu belirterek davalılar arasındaki muvazaalı olarak tanzim edilen bono ile bu bonoya istinaden yapılan icra takibinin durdurularak iptaline, anılan dosyadan hacizli taşınmazın satışının önlenmesine, muvazaalı senet ve buna dayalı takip ile bu takip dosyasından 1291 ada 2 parsel üzerine 25.5.2006 tarih ile haciz konulması ve satış işleminin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı borçlu vekili, takip konusu ilam 6.12.2007 tarihinde bozulduğundan bu ilama dayalı alacak ve aciz belgesinin geçersiz hale geldiğini, takip konusu senedin davalı ...'dan alınan borç nedeniyle verildiğini ve gerçek bir alacak borç ilişkisine dayalı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ......
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... tarafından temyiz edilmiştir İcra ve iflas Yasası'nın 283/1. maddesi gereğince "Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir." Eldeki davada davacının amacı, alacağına kavuşmak olduğundan, davacının alacağını almasına olanak sağlayacak biçimde karar verilmesi; İcra ve İflas Yasası'nın 283/1. maddesinde yer alan düzenleme benzetme yolu ile uygulanarak, işlemin iptaline gerek olmadan davalılar arasındaki icra takibinin davacı yönünden geçersiz olduğunun tespiti biçiminde bir karar verilmesi gerekir....
na ait bulunduğu; davalılar arasında kira sözleşmesi olduğu ve davalı eşin tahliye taahhüdünde bulunduğu; malik davalı tarafından tahliye istemi ile icra takibi yapıldığı anlaşılmaktadır. Davacı, davalılar arasındaki kira sözleşmesi ile buna dayalı olarak yapılan tahliye taahhüdü ve icra takibinin muvazaalı olduğunu ileri sürmüştür. Gerek dava dilekçesinde ve gerekse de yargılama aşamasındaki beyanlarda, açıkca muvazaa olgusuna dayanılmıştır. (BK m.18). Kural olarak üçüncü kişiler (olayımızda davacı) muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilir. Çünkü, danışıklı olan bir hukuki işlem ile üçüncü kişinin zararlandırılması ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Şu durumda uyuşmazlığın, BK'nun 18. maddesi hükümleri uyarınca çözümlenmesi gerekir. Mahkemece, dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle görevsizlik kararı verilmesi yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir....