a satış suretiyle devrettiğini, davalı Mehmet'in de satış işleminin iptal edileceği endişesiyle taşınmazı dava dışı Mahmut satış suretiyle devrettiğini, akabinde taşınmaza kat karşılığı inşaat yapılarak iki dairenin davalı Mehmet ile mirasbırakanın kızı olan diğer davalı Safiye devredildiğini, satış işlemlerinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, davalılar adına olan tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında tescile, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir. Davalı Mehmet, iddiaların doğru olmadığını, satış işlemlerinin gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, davalı Safiye savunma getirmemiştir. Mahkemece; davalılara yapılan temliklerin muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı vekili ile davalı Mehmet vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hâkimi . ..’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü....
Dava TBK'nun 19.maddesi gereğince muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere,delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ,borçlu ile davalı eşi arasındaki 21.12.2009 tarihli satış işleminin bedelsiz ve mal kaçırma amacıyla yapılmış olmasına,12.2.2010 tarihli tasarruf yönünden ise satış bedelinin ödendiğinin ispatlanamamasına göre davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Borçlu ile davalı eşi ... arasındaki 21.12.2009 tarihli satış işleminin muvazaalı olduğu belirlendiği halde hüküm fıkrasında sadece davalı ... ile.... arasındaki 12.2.2010 tarihli satışın iptaline karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı...
ın eşlerinin kardeş olduğunun ve satış bedelinin piyasa rayicinin çok altında olduğunun tespit edildiğinin, taşınmazın devir işleminin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığının, mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığının belirtilerek ilgili mevzuat kapsamında anılan taşınmazın satış/devir işleminin geçersiz sayılmasının talep edilmesi üzerine Fon Kurulu'nun … tarih ve … sayılı kararıyla, ...'a 25/04/2016 tarihinde yapılan devir işleminin gerçek bir ticari ilişkiye dayanmadığı ve mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığı değerlendirilerek Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair 6758 sayılı Kanun'un 20. maddesi ile 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 134. maddesi uyarınca taşınmazın satış/devir işleminin geçersiz sayılmasına karar verildiği, anılan Fon Kurulu kararının iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili ile ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Davacı vekili davalı eşi ... ile anlaşmazlık yaşadıklarını bu nedenle boşanma davası açıldığını, eşinin aile konutunu diğer davalıya sattığını öne sürerek yapılan satışın iptali ile davalı ... adına tapuya tescilini talep etmiş, yargılama sırasında davasını mal kaçırmak amacı ile satış işleminin iptali davası olarak ıslah etmiştir. Davalılar davanın reddini savunmuştur. Mahkemece satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili ile ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....
Tüm dosya kapsamından ve toplanan delilerden, dava konusu taşınmazın bilirkişi raporu ile belirlenen satış tarihindeki değeri ile davalılar arasında yapılan satış miktarı arasındaki fark ve davalıların ilişkileri dikkate alındığında yapılan işlemin muvazaalı olduğu; davacının da bu nedenle zarar gören üçüncü kişi durumunda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacının amacı, yaptığı icra takibi sonucunda alacağının tahsili olanağına kavuşmaktır. Her ne kadar, muvazaalı işlemin saptanması ile birlikte, tapu kaydının iptali ve tescili istenilmiş ise de; çoğun içinde azın da bulunduğu ilkesi gereğince, muvazaalı işlemin yapılan takip yönünden hüküm doğurmamasının istenildiği açıktır. Bu bakımdan, İİK.m.383 düzenlemesi yol gösterici niteliktedir. Mahkemece, İİK.m.283 hükmü gereğince tapu kaydının iptaline gerek kalmaksızın, davacının dava konusu taşınmazın haciz ve satışını isteyebilmesi yönünde hüküm oluşturulması gerekirken davanın reddine karar verilmesi doğru değildir....
Satış dışındaki temliklerde önalım hakkının kullanılması mümkün değildir. Davacı da tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında muvazaalı olduğunu, gerçekte satış yapıldığını iddia etmiştir. Tapudaki işlemin tarafı olmayan davacının bu iddiasını tanık dahil her türlü delille kanıtlaması mümkündür. Ne var ki bu konuda dinlenen davacı tanığı ... muvazaalı olduğu ileri sürülen temlik işleminin tarafı olup, bu tanığın beyanına itibar edilerek tapuda trampa olarak gerçekleşen temlikin satış olduğu kabul edilemez. Trampaya konu diğer payın satıştan kısa bir süre sonra davalının eşine satılmış olması da tek başına bu davaya konu işlerin muvazaalı olduğunu göstermez....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, babası olan muris ....'nin maliki olduğu 1044 parsel sayılı taşınmazını gerçek amacı bağış olduğu halde tapuda satış göstermek suretiyle davalıya devrettiğini, işlemin muvazaalı olduğunu belirterek davalı adına olan tapu kaydının iptali ile miras hissesi oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı, muris ile davalı arasında 19.12.1988 tarihli ölünceye kadar bakma akdi düzenlendiğini, ancak murisin vekili ...'in, murisin gerçek iradesini yansıtmayacak biçimde taşınmazı ölünceye kadar bakma akdi karşılığı devretmeyip, tapuda satış şeklinde temlik ettiğini, murise ölünceye kadar baktığını, satış işleminin muris muvazaası olarak kabul edilemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur....
Mahkemece iddia, savunma toplanan delillere göre, dava konusu taşınmazın davacı ile davalının evlilik birliği içinde alınmış olması nedeniyle edinilmiş mal kapsamında olduğu, davalı eşin tasarrufu ile davacı eşin katılma alacağının azaldığı, davalı eşin gerçek niyetinin satış olmadığı, muvazaalı işlem ile davacının katılma alacağını ortadan kaldırmak olduğu ve bu nedenle işlemin iptali gerektiği kanısıyla davanın kabulüne dava konusu 6.9.2011 tarihli satış işleminin muvazaalı olması nedeniyle iptaline taşınmazın önceki malik ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı ... tarafından temyiz edilmiştir. Dava TBK 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal istemine ilişkindir. 1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, ... 2....
A.Ş'ye yapılan satışının muvazaalı olduğu, davalı şirkete yapılan bu satış sebebiyle şirketin zarara uğradığı, dolaysıyla davacı azınlık konumunda bulunan ortakların da zararına işlem yapılmış olduğu, yapılan işlemlerin haksız rekabet oluşturacağı, muvazaalı satışın iptali gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davada müdürün azli talebi yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, davalı şirket müdürünün eylem ve işlemlerinin haksız rekabet oluşturacağının tespiti ile muvazaalı satış işleminin iptali ile tapunun eski hale getirilerek dava konusu taşınmazın ...Ltd. Şti. adına tesciline, manevi tazminat ve kayyum atanması taleplerinin reddine karar verilmiştir. Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir....
in adına kayıtlı “...” markaları ile “...” markasını toplam 150.000,00 TL bedel ile davalı şirkete satıp devrettiğini, markaların piyasa değerinin 10 milyon dolar civarında olduğunu, davalıların müvekkilinin alacaklarının tahsilini engellemek ve mal kaçırmak amacıyla hareket ettiklerini, davalıların gerçek iradelerinin marka satışı olmadığını, davalıların tacir olmalarına karşın satış bedelinin banka aracılığıyla ödenmediğini, ileri sürerek muvazaalı yapılan devir işlemlerinin iptali ile markaların davalı ... adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı .... vekili, davacı tarafından yapılan takiplerin müvekkili ve müvekkili şirketin temsilcisi ... ile alakasının bulunmadığını, dava konusu satış işlemlerinin muvazaadan ari ve gerçek satış olduklarını, satış bedelinin marka sahibine ödendiğini, devralınan markaların değerinin iddia edildiği oranlarda olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ... davaya cevap vermemiş duruşmalara iştirak etmemiştir....