ın oğlu olduğunu, devir tarihinde davalı 22-23 yaşlarında öğrenci olup, bu hisseleri devralabilecek mali yeterliliğe sahip olmadığını ileri sürerek, muvazaa nedeniyle hisse devrinin iptali ve miras hissesi oranında müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; hisse devri işleminin muvazaalı olmadığını, şirketin aile şirketi olması nedeni ile müvekkilinin lise çağlarından bu yana şirkette çalıştığını, emeği ile şirkete katkıda bulunduğunu, şirkette çalışırken açıköğretim fakültesinde okumaya devam ettiğini, ayrıca mal varlığının bu hisseleri almaya yeterli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir....
e yapılan hisse devrinin gerçekte satış değil bağışlama olarak yapıldığı, satış akdi muvazaa nedeniyle, bağışlama ise, şekil şartları yerine getirilmediği için geçersiz olduğu gerekçesiyle, hisse devrine ilişkin ortaklar kurulu kararının iptali ile davacı mirasçıların miras hisseleri oranında devre konu edilen hisselerin davacı mirasçılar adına ticaret siciline, bakiye kalan hissenin ise davalı adına ticaret siciline kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. 1- Dava, muris muvazaasına dayalı şirket hisse devrinin iptali istemine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir....
Kaldı ki davada incelenmesi gereken husus davalının yaptığı tasarrufların iptali gerekip gerekmediği, başka bir anlatımla BK.nın 19. maddesinde yazılı şartların gerçekleşip gerçekleşmediğidir. Davacı şirket ortağı olmadığı gibi, şirket hisse devrinin TTK'da düzenlenen şekilde yapılmadığını da iddia etmemektedir. Davacı hisse devrinin muvazalı yapıldığı iddiasındadır. Bu yönüyle somut olayda taraflar arasında TTK hükümlerinin uygulanması kaynaklı bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. İİK 277 ve devamı maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davasında ya da somut olayda olduğu gibi TBK’nın 19. maddesi gereğince ve İİK’nın kıyasen uygulanması istemli olarak açılan davalarda hukuki işlemin taraflar arasındaki ticari nitelikteki alım satım ve benzeri ilişkiler görevin belirlenmesinde etkili değildir....
ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ GEREKÇELİ KARAR ESAS NO : 2020/659 Esas KARAR NO : 2022/591 DAVA : Muris Muvazaası Sebebiyle Hisse Devrinin İptali DAVA TARİHİ : 28/09/2020 KARAR TARİHİ : 07/06/2022 KARARIN YAZILDIĞI TARİH :08/07/2022 MAHKEMEMİZİN İŞ BU DOSYASI İLE BİRLEŞEN MAHKEMEMİZİN 2020/660 ESAS SAYILI DOSYASI YÖNÜNDEN; DAVA : Muris Muvazaası Sebebiyle Hisse Devrinin İptali DAVA TARİHİ : 28/09/2020 KARAR TARİHİ : 07/06/2022 KARARIN YAZILDIĞI TARİH :08/07/2022 Davacı vekili tarafından açılan mülkiyet davasının Mahkememizde yapılan açık yargılaması sonucunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: DAVA; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İvedi olarak dava konusu hisse senetlerinin dava süresince, bir karar ittihaz olunana kadar üçüncü kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyat-i tedbir kararı verilmesini, Neticede, şirket ortaklarından ve bir diğer mirasçısı olan ...'in muris ortak ...'...
ın olacak şekilde kurulduğunu, şirket müdürlüğünü davalı ...’ın yürüttüğünü, ...’ün vefat etmesi nedeniyle hisselerinin dava dışı eşi ..., babası... ve annesi ...’e mirasen intikal ettiğini, muris ...’ün anne ve babasının hisselerini davacı ...’e devrettiğini, bundan sonra hisse dağılımının dava dışı ...'ün %20 hisse, davacı ... %20 hisse, ...%30 hisse ve davalı ...’ın %30 hisse şeklinde olduğunu, ...’in 20/07/2015 tarihinde vefat etmesi nedeniyle hisselerinin davalı eşi ... ve oğlu ...'e intikal ettiğini, davalı şirketin 03/08/2015 tarihli kararı ile veraseten hisse devrini karara bağladığını ve buna göre ... %20 hisse, ... %20 hisse, ... %7,5 hisse, ... %22,5 hisse ve ...’ın %30 hisse şeklinde olduğunu, 26/08/2016 tarihli şirket genel kurulunda davalı ... ve ...’in hisselerini davalı ...'a devrettiğinin fark edildiğini, 26/08/2015 tarih ve 8892 sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan karara göre ... 35....
Yukarıda açıklandığı üzere somut olayda, davacının muvazaa iddiasıyla davalılar arasında yapılan şirket hisse devrine yönelik tasarrufun iptali isteğinde bulunduğuna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözüm yeri 6100 sayılı HMK’nin 2. maddesi uyarınca asliye hukuk mahkemesi olup dava, ticaret mahkemesinin görev kapsamı dışında kalmaktadır. Bu durumda Mahkemece davada genel mahkemenin görevli olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile işin esası incelenerek yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir....
Şu halde, davaya konu hisse üçüncü şahıs adına geçtiğine ve davacı tarafın muvazaa iddiası ile üçüncü şahıs adına geçen hisse devrinin iptalini istediğine göre Borçlar Kanuna dayalı eldeki muvazaa davasının Asliye Hukuk Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle, davaya bakmakla görevli mahkemenin Kayseri 11.Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşıldığından 6100 sayılı HMK'nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 11.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin yargı yeri olarak belirlenmesine ve dosyanın yargı yeri olarak belirlenen mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- )6100 sayılı HMK'nın 21, 22 ve 23. maddeleri gereğince Kayseri 11....
Hukuk dairesinin ilgili kararı incelendiğinde dava konusunun muris ile diğer davalı arasındaki hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali istemine ilişkin olduğu, eldeki dava konusunun ise İİK. 277 ve devamı maddelerinde düzenleme alanı bulan tasarrufun iptali istemine ilişkin olduğu, bu tür davaların şahsi nitelikte ve borçlunun tasarrufuna yönelik olduğundan, mutlak ticari dava olarak kabulünün mümkün olmadığından bahisle karşı görevsizlik kararı verdiği, kararın 30/01/2020 tarihinde kesinleştiği bunun üzerine dosyanın merci tayini için dairemize gönderildiği anlaşılmıştır. Somut olayda dava, İİK'nın 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkin olup, bu davalardaki amaç; borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı bazı tasarrufların geçersiz sayılması ya da iyiniyet kurallarına aykırılık nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasıdır. Böylece ve dolayısıyla o mal üzerinde cebri icraya devamla alacağın tahsili amaçlanır....
HUKUK DAİRESİ Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, muvazaa iddiasına dayalı olarak mirastan mal kaçırma sebebiyle hisse devrinin iptali istemine ilişkin olmasına göre, kararın temyiz incelenmesi görevi Yargıtay Yüksek 4. Hukuk Dairesi'ne ait olup, 6723 sayılı Danıştay Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 21/2. maddesi ile değişik 2797 sayılı Kanun'un 60/3. maddesi gereğince dosyanın anılan Yüksek Daireye gönderilmesi gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 4. Hukuk Dairesi Başkanlığı'na GÖNDERİLMESİNE, 12/04/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
nın ev hanımı olduğu için hisse devralacak gücünün bulunmadığı,tüm devirlere ilişkin yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunu belirterek, kararın kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir. GEREKÇE: Dava, limited şirket hisse devrinin muvazaa nedeniyle iptali ve davacının miras payı oranında şirketin pay defterine kaydı ile kar payı alacağının tahsili istemine ilişkindir.İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, hisse devirlerinin gerçekleştiği tarihler itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nın 18. maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede, “bir aktin şekil ve şartlarını tayinde, iki tarafın gerek sehven, gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmayarak, onların hakiki maksatlarını aramak lazımdır” hükmüne yer verilmiştir....