Mahkemece toplanan deliller ve dosya kapsamına göre, davalının temlik miktarı kadar borçlu olmadığının tespiti istemli açtığı davanın davalının kefalet borcunun devam ettiği, yazılı borç tanımasına güvenerek alacağı kazanmış olan 3.kişiye muvazaa iddiasında bulunulamayacağı, alacağın temlikinin geçerli olduğu gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiği, davacı şirket ile dava dışı ... arasındaki akrabalık ilişkisini gösteren kayıtlar dışında başkaca veri sunamayan davalı tarafın muvazaanın varlığını kanıtlayamadığı gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulü ile davalının icra takibine yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin toplam 246.766.09.-TL.üzerinden ve asıl alacak 237.592.38.-TL.ye yıllık % 110 temerrüt faizi yürütülmek suretile devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Dava BK'nun 19.maddesine dayalı muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. 2-Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nın 283/1. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesi doğru değil bozma nedeni ise de yapılan yanlışlığın giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmediğinden hükmün 6100 sayılı HMK'nın geçici 3/2. maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nun 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Davacının bu davadaki amacı alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamaktır. Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın tasarrufun aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu gözetildiğinde, İİK'nun 283/1,2 maddesi kıyasen uygulanıp davacı, iptal ve tescile gerek olmaksızın tasarruf konusu üzerinde haciz ve satış isteyebilmeli, davalı 3.kişinin muvazaalı işlem ile tahsil ettiği para varsa bu para, davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere davalıdan alınarak davacıya verilebilmelidir. Somut olayda davalılar arasında yapılan tasarruf konusu icra takibinde muvazaanın gerçekleştiğini davacı, delilleri ile ispat etmiş ve mahkemece bu husus değerlendirilmiş, söz konusu muvazaalı icra takibinde davalı 3.kişi ... tarafından davalı borçlu ...’in maaşına konulan hacizler nedeniyle davalı ...’a ödenen kesintiler hakkında içtihatlara uygun olarak tahsil kararı da verilmiştir....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan davanın kanuni dayanağının BK'nun 19.maddesi olduğundan, davalı ... ile diğer davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvaza işleminin davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre uyuşmazlığın çözüm yerinin dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6100 sayılı HMK'nun 2 maddesi uyarınca Asliye Hukuk Mahkemesine görevli olduğundan, mahkemece işin esasına girilerek taraf delileri toplandıktan sonra oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekerkirken hatalı değerlendirme ile İş mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır....
Davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacıya haciz ve satış isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekecektir. Somut olayda davacının, davalı borçludan 17.2.2006 tanzim tarihli senet nedeniyle alacaklı olduğu, borçlu hakkındaki icra takibi kesinleştiği, (eldeki dava yönünden icra takibi yapılması bile gerekmemektedir) borçlu şirkette çalışan 19 işçinin 2007 yılı Mayıs ayında borçlu şirketten ayrılarak davalı 3.kişi şirkette işe başladığı, davacının alacaklı olduğu dava dışı 2006/13105 sayılı takip dosyasından 26.5.2007 tarihinde davalı ..........'...
Kural olarak 3.kişiler olayımızda davacı, muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü,danışıklı olan bir hukuki işlem ile 3.kişinin zarara uğratılması ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak 3.kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlem yapılması gerekir. Yüzeysel bakıldığında iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
Davalı vekili, muvazaa iddiasının gerçek dışı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. İcra Hukuk Mahkemesi'nce verilen görevsizlik kararı ile dosyanın gönderildiği mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı ile dava dışı borçlu şirket arasında takibe konu bonoların ticari bir ilişki karşılığı verilmediği, davalı yanca dava dışı borçlu şirketten olan bonoya dayalı alacağın gerçek bir alacak olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile sıra cetvelinde davalıya ayrılan payın yargılama giderleri ve vekalet ücreti dahil olmak üzere davacı alacağının karşılanmasının tahsisine, arta kalan kısmın davalıya ödenmesine karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir....
a tahsisi ve davalı ...’na satışı işlemlerinde muvazaa olmadığından ve son malik iyi niyetli olduğundan davacının dava konusu taşınmazın tapu iptali tesciline yönelik ve ecrimisil, men-i müdahaleye ilişkin taleplerinin reddine, tasfiye sürecindeki kooperatifin davalıya tahsis edeceği başkaca bir dairesi bulunamadığından, davacının yapmış olduğu ödemelerin güncel ve Yargıtay içtihatları ışığında yapılan hesaplama sonucuna göre 218.466,54 TL alacağın davalı kooperatiften yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir. Kararı, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davalı ...'...
İcra Müdürlüğünün 2018/13922 Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip başlatıldığı, yapılan haciz ve takip işlemleri sonucunda alacağın tahsil edilemediği, Adana 7. İcra Müdürlüğü'nün 2018/1365 Esas sayılı takip dosyasında ise, 06/02/2018 tarihinde davalı T4 tarafından davalı T3 aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, davacı alacağının tahsiline yönelik maaş kesintilerinin, Adana 7. İcra Müdürlüğü'nün 2018/1365 Esas sayılı sayılı takip dosyasındaki borcun ödenmesinden sonra yapılacağının bildirildiği, davacı tarafından her ne kadar sıra cetveline itiraz talepli olarak iş bu dava açılmış ise de sıra cetveline itirazın yalnızca İİK 140 vd. Maddeleri uyarınca icra müdürlüğünce düzenlenen sıraya yapılabileceği, somut olayda maaş haciz sırasının borçlunun maaş aldığı kurum tarafından düzenlendiği, bu sebeple talebin muvazaa iddiasına dayalı tasarrufun iptali istemi olarak kabulünün gerektiği (Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1....
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükünün kural olarak davalı alacaklı üzerinde olduğu, davalının alacağının varlığını ve miktarını usulüne uygun delillerle kanıtlaması gerektiği, her zaman düzenlenmesi mümkün olan bononun, alacağın varlığını ispatlamaya tek başına yeterli olmadığı, davalının borçludan olan alacağının varlığını ispata yönelik yeterli delil de ibraz edemediği, davalı tarafından bildirilen tanıkların sehven muvazaa iddiası yönünden dinlendiği, yerleşik Yargıtay İçtihatları uyarınca bu tür davalarda tanık dinlenmesinin mümkün olmadığı, davalı alacaklı tarafından alacağın varlığının ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile Aksaray 2. İcra Müdürlüğü'nün 2011/2608 Esas sayılı dosyasında düzenlenen sıra ve derece kararına davalıya ayrılan paydan, davacı bankanın Aksaray 1. İcra Müdürlüğü'nün 2011/5223 Esas, Aksaray 1....