Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacılar tarafından, davalı aleyhine 30/12/2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07/07/2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacılar vekili, 26.03.2013 tarihinde vefat eden muris ...'in terekesinin borca batık olduğunu beyanla mirasın hükmen reddini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir. Ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır (TMK m. 605/2)....
Sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi nedeniyle bilgi sahibi olduklarını, murisin terekesinde herhangi bir malvarlığı olmadığını, vefatından sonra yasal olan 3 aylık süre içerisinde bilgi sahibi olunamadığından dolayı murisin terekesi hakkında mirasi red yoluna gidilemediğini, mirasın red süresinin geçirilmesinin ardından, davalı tarafın başlatmış olduğu icra takibi üzerine yapmış oldukları araştırma üzerine murisin terekesinin borca batık olduğunun anlaşıldığını, müşterek murisin vefat tarihinde maddi değere sahip olabilecek üzerine kayıtlı olan herhangi bir gayrimenkul mal varlığı olmadığı gibi menkul mallarının da olmadığını bildirerek icra takibinin durdurulmasını, murisin terekesinin borca batık olduğunun tespitini, müteveffadan taraflarına intikal edecek mirasını kayıtsız şartsız ret ettiklerinin kabulü ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....
Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının ölüm tarihindeki mevcut durum esas alınarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Dosya içeriğinden Vergi Dairesi'ne ve SGK’ya olan borcun, murisin şahsi borcu değil, ortağı ve temsilcisi olduğu ... Mermer Madencilik San. ve Tic. Ltd....
Sayılı dosyasında, davacılar murisi Abdullah Ulukan'ın terekesinin borca batık olduğunun tespitine, davacılar Mustafa Ulukan, Nezahat Durmaz ve Necla Ulukan tarafından mirasın hükmen red edilmiş sayılmasına karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, davalılar hakkında mirasın hükmen reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleşmesi nedeniyle, davacı mirasçılar murisin borçlarından zaten sorumlu tutulamayacağından, mirasın hükmen reddi nedeniyle davacılarca açılan menfi tespit davası ile ulaşılmak istenen hukuki yararın elde edilmiş olduğunu, kesinleşmiş mahkeme kararıyla mirası hükmen reddetmiş sayılan, bu itibarla murisin borçlarından sorumlu tutulması hukuken mümkün bulunmayan davacıların ayrıca menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunmadığını, hukuki yararın dava şartı olduğunu, bu nedenle eldeki davanın HMK. 114/1- h maddesi gereği dava şartı yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, bu oluşa rağmen ilk derece mahkemesince davacıların mirasın...
Maddesi gereğince miras bırakanın alacaklısının açtığı mirasın reddinin iptali isteğine ilişkindir. Davacı idare, davalıların murisinin alacaklısıdır. Kanun koyucu murisin alacaklılarına mirasçıların mirası ret hakkından mahrum olduklarının tespiti davası açma imkanı tanımıştır. Ödemeden aciz bir murisin mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar (TMK m. 618 f.I). Murisin alacaklılarının korunması belirtilen koşulların gerçekleşmesine bağlıdır. Bunun için; miras açılmış olmalıdır, ödemeden aciz bir muris bulunmalıdır. Miras süresinde reddedilmelidir. Reddeden mirasçıya kazandırma yapılmış olmalıdır. Mirasın kayıtsız şartsız reddi kararının iptali davalı tüm mirasçılara yöneltilmelidir. Bu konuda açılacak dava herhangi bir süreye tabi değildir. Murisin ödemeden aczi açıkça belli olabileceği gibi resmen tespit edilmiş olabilir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Yerel mahkemece yapılan yargılama sonunda; "Dosyaya celbedilerek incelenen evraktan, davacı murisinin, tapu ve araç kaydı bulunmadığı; kurumlara borcu ve kurumlardan alacağı bulunmadığı; müzekkere yazılan bankalardan, davacı murisinin Akbank'a para borcu 1.781,43 TL. ve kredi kartı borcu olarak 1.171,08 TL. iki ayrı borcu ile VakıfBank'a 1.318,63 TL. ve 1.809,81 TL. borcu olduğu anlaşılmış; bunun dışındaki bankalarda ve kurumlarda murisin herhangi bir borç, hak ve alacağı bulunmadığı anlaşılmıştır. Mirasın hükmen reddini isteyen davacının, müteveffanın herhangi bir hesabından para çekmediği; davacıya murisinden maaş, aylık vb. bağlanmadığı; böylece davacı- mirasçının terekeden, lehine herhangi bir tasarruf ve kazandırıcı işlem, yani kendi aktifini artırıcı, pasifini azaltıcı işlemde bulunmadığı da anlaşılmıştır....
Ayrıca, TMK’nın 605. maddesi gereğince mirasın reddini talep edilebilmesi için Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğünün 39. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vekilin vekaletnamesinde mirasın reddi yetkisi bulunması gerekli olup, dosya içerisindeki davacı vekilinin vekaletnamesinde mirasın reddi davası açma yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından öncelikle bu eksikliklerin giderilerek davanın esasına girilmeli, Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda bir karar verilmelidir. Mahkemece, murisin ölümü tarihi itibariyle borcu net olarak tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....
Ayrıca, TMK’nın 605. maddesi gereğince mirasın reddini talep edilebilmesi için Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğünün 39. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vekilin vekaletnamesinde mirasın reddi yetkisi bulunması gerekli olup, dosya içerisindeki davacı vekilinin vekaletnamesinde mirasın reddi davası açma yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından öncelikle bu eksikliklerin giderilerek davanın esasına girilmeli, Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda bir karar verilmelidir. Mahkemece, murisin ölümü tarihi itibariyle borcu net olarak tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı E.....
Ayrıca, TMK’nın 605. maddesi gereğince mirasın reddini talep edilebilmesi için Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğünün 39. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vekilin vekaletnamesinde mirasın reddi yetkisi bulunması gerekli olup, dosya içerisindeki davacı vekilinin vekaletnamesinde mirasın reddi davası açma yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından öncelikle bu eksikliklerin giderilerek davanın esasına girilmeli, Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda bir karar verilmelidir. Mahkemece, murisin ölümü tarihi itibariyle borcu net olarak tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir....
Ayrıca, TMK’nın 605. maddesi gereğince mirasın reddini talep edilebilmesi için Türk Medeni Kanununun Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına İlişkin Tüzüğünün 39. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca vekilin vekaletnamesinde mirasın reddi yetkisi bulunması gerekli olup, dosya içerisindeki davacılar vekilinin vekaletnamesinde mirasın reddi davası açma yetkisinin bulunmadığı anlaşıldığından öncelikle bu eksiklik giderilerek davanın esasına girilmeli, Dairemizin yukarıda belirtilen ilkeleri doğrultusunda bir karar verilmelidir. Mahkemece, murisin ölüm tarihi itibariyle borcu net olarak tespit edilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması ayrıca davanın kabulüne karar verilmesine rağmen davacılar vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemiş olması da doğru görülmemiş, belirtilen nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir....