Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için; terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlerin yapıldığının, mirası reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin kanıtlanması gerekir. Mirasın reddinin iptalinin istenebilmesi için mirasçılardan tamamının mirası reddetmiş olması gerekir (Murisin alacaklarının korunmasında). Bir mirasçı dahi mirası kabul ederse mirasın reddinin iptali istenemez. Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde zamanışımı ve hak düşürücü süre öngörülmediğinden bu tür davayı açmak için herhangi bir süre yoktur....
Somut uyuşmazlıkta, davacı alacaklı olduğu davalının mirası reddetmesi nedeniyle TMK'nın 617. maddesine dayanarak mirasın reddinin iptalini istemiştir. Mirası reddeden vekilin vekaletnamesinde özel yetki bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Mirasın reddinin iptalinin hangi hallerde yapılacağı TMK'nın 617 ve 610/2 maddelerinde düzenlenmiştir. Anılan maddeler uyarınca mirasın reddinin iptali nedenleri arasında, mirası reddeden vekilin vekaletnamesinde özel yetkinin bulunup bulunmadığı sayılmamıştır. Davacı TMK'nın 617. maddesine dayanarak istemde bulunduğundan davalının kötüniyetinden sözedebilmek için malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir....
Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesi gereğince "Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez." Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için; terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlerin yapıldığının, mirası reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin kanıtlanması gerekir. Mirasın reddinin iptalinin istenebilmesi için mirasçılardan tamamının mirası reddetmiş olması gerekir (Murisin alacaklarının korunmasında). Bir mirasçı dahi mirası kabul ederse mirasın reddinin iptali istenemez....
reddinin karar altına alındığı tarih değil mirasın reddi iradesinin (talebinin) Sulh Hukuk Mahkemesine verildiği tarih olduğunu, çünkü mirasın reddi talebi Sulh Hukuk Mahkemesine Ulaşır ulaşmaz sonuç doğuran varması gereken bir irade beyanı olduğunu, bu sebeple 6 aylık süre hesap edilir iken mirasın reddine yönelik Sulh Hukuk Mahkemesi kararı değil Sulh Hukuk Mahkemesine müracaat tarihinin esas alındığını, Mirasın reddinin iptali davasının mirası reddeden mirasçı ile birlikte diğer tüm mirasçılara karşı birlikte açılması gerektiğini, çünkü mirasın reddi sonucunda tereke üzerindeki payları artan mirasçılara davanın yöneltilmesi gerektiğini, zira mirasın reddinin iptali kararı üzerine, mirası reddetmiş mirasçı ve diğer mirasçılar arasında bir ayrım yapılmaksızın, mirasın resmen tasfiyesinin gündeme geleceğini, ayrıca İİK m. 282 uyarınca borçlu ve iptali kabil tasarruftan menfaat elde eden kişi zorunlu dava arkadaşı olduğundan, söz konusu hükmün de kıyasen uygulanması ile mirasın reddinin...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, 05.08.2010 gününde verilen dilekçe ile mirası reddin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 07.10.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, Türk Medeni Kanununun 617. maddesine dayalı mirası reddin iptaline yöneliktir. Mahkemece, davalının mirasının reddinin iptaline karar verilmiştir. Hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse alacaklıları veya iflas idaresi kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinde başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK m. 617/1)....
olarak mirası reddettiğini, davalılar adına kayıtlı malvarlığına ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir konulmasına, davalıların mirası reddetmelerine rağmen murise ait aracı satmaları nedeniyle TMK 610/2 maddesi gereğince mirasın reddinin iptaline, aksi halde TMK' nun 618. maddesi gereği son 5 yıl içindeki kazanımlar tespit edilerek davalıların yükümlü olduğu değer ölçüsünde, mirasın reddinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Mirasın reddinin iptali davası, mirasbırakanın alacaklılarının, mirası reddeden mirasçıların buna haklarının olmadığının tespiti için açtığı davadır. Mirasın reddinin iptaline karar verilmesi için; reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin, olağan yönetimi aşan işlerin yapıldığının, terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin vs. (Türk Medeni Kanunu 610/2. maddedeki hususların) kanıtlanması gerekir. Ayrıca, mirasçıların tamamının mirası reddetmiş olması gerekir. Bir mirasçı dahi mirası kabul ederse, reddin iptali istenemez. Dava açmak için, herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Reddin iptaline karar verildikten sonra, başka işleme gerek kalmaksızın resmi tasfiye yapılması gerekir. Somut olayda, mirasçı ... kendi adına asaleten çocukları ... adına velayeten ... Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şirketinin portföyünü ...’e devretmiştir....
Davalı vekili, müvekkilinin 30/09/2010 tarihinde mirası ret isteminde bulunduğunu, murisin alacaklılarının ret tarihinden itibaren 6 aylık süre içerisinde dava açmalarının gerektiğini, bu sürenin geçirildiğini belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davaya konu mirasın reddinin iptaline ilişkin kararın davalı mirasçının mirası ret ettiği 30/09/2010 tarihinden itibaren 6 aylık hak düşürücü sürenin davanın açıldığı, 11/09/2012 tarihi itibariyle dolduğu gerekçesiyle davanın hak düşürücü süreden ret edilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davalı ... muris ...’ın ölümü üzerine mirası 30.09.2010 tarihinde reddetmiştir. Davacı banka tarafından mirasın reddinin iptaline yönelik olarak Isparta 1 Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/136 (2014/608) E. sayılı davanın açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşılmaktadır. Anılan davanın sonucu görülmekte olan itirazın iptali davasını etkileyecektir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 07.02.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın reddinin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, mirasın reddinin iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkili banka tarafından davalı borçlu aleyhinde... İcra Müdürlüğünün 2013/640 Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davalının murisi/babası ...'dan intikal eden taşınmazlardaki hisselerine bu icra dosyası üzerinden haciz konulduğunu, davalının ise borçlarını ödememek kastıyla mirası reddettiğini ileri sürerek davalının mirası reddinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir....
Buna göre murisin alacaklıları tarafından TMK'nın 617. maddesine dayanılarak mirasın reddinin iptali davası açılamaz. Ayrıca TMK'nın 610/2 maddesi gereğince de "Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez." Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirasçının borcundan dolayı alacaklının mirasın reddinin iptali davası açabilmesi için murisin terekesinin borca batık olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....