Şu halde açıklanan yasal düzenleme gereğince, murisin; “ortağı” olduğu limited şirketin, şirketin malvarlığından tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan vergi borcundan, şirket ortağı olarak “koyduğu sermaye hissesi oranında” doğrudan doğruya sorumluluğu söz konusudur. Murisin yasal mirasçısı olan davacılar hakkında, amme alacaklısı tarafından henüz takibe geçilmemiş ise de bu durum yasal mirasçıların borç tehdidi altında olmadıkları anlamına gelmez....
karar verilmesini talep ettiği, mahkemenin ise murisin son ikamet adresinin .....olduğunu belirterek yetkisizlik kararı verdiği, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzerine mirasın reddinin tescili davalarında kesin bir yetki kuralının söz konusu olmadığı ve talepte bulunan mirasçının ikamet mahkemesinin de yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 4721 sayılı TMK'nın 609. maddesinin dördüncü fıkrasında "Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir." hükmüne yer verilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09/12/2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın hükmen reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 27/01/2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı vekili, 09.08.2009 tarihinde vefat eden ...'ın terekesinin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile mirasbırakan ...’ın terekesinin borca batık olduğunun tespitine karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Dava, TMK'nin 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir....
Bu nedenle gıyaplarında yapılan intikal işleminden haberdar olmadıkları, tapu mevzuatına göre mirasçılarından herhangi birisi tarafından el birliğ mülkiyeti olarak intikal işlemi yapılabildiği, özetle, halen mevcut elbirliği mülkiyetinden kaynaklı olarak müvekkillerin bizzat malik olarak adlarına intikal eden bir malvarlığı ve ölüme bağlı tasarruf kabulleri bulunmadığı , taksim paylaşım vb işlemlere taraf olmaksızın murisleri Orhan'ın mirasını red ettiklerinden mirasın reddinin iptali şartları bulunmadığını mirasın reddinin esasen tasfiye sırasında nazara alınacak bir durum olduğunu, intikalin müvekkilleri açısından iktisap anlamı da taşımadığını bu nedenle iade mükellefiyetine ilişkin bir sorumluluklarının da söz konusu olmadığını ,arz olunan nedenlerle, şartları oluşmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalılar; murisin ölüm tarihi itibariyle terekenin borca batık olduğunu, davalılardan ... ... 4.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/140 Esas sayılı dosyasında, mirasın reddine ilişkin beyanda bulunduğunu, diğer davalı ... bakımından da terekenin borca batık olması nedeni ile mirasın hükmen reddedildiğini, bu nedenle mirasçı sıfatının doğmadığını, murisin sağlığında dava konusu sözleşmeyi imzaladığını savunarak, davanın reddini ve lehlerine kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemişlerdir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müteveffa T8 01/05/2018 tarihinde vefat ettiğini, murisin ortaklığı bulunduğu LTF İç ve Dış Tic, Şti'nin ortaklığı ve müdürü bulunduğundan şirket adına kesilen ihbarnamelerin mirasçılardan T1 17/04/2019 tarihinde tebliğ edildiğini, mirasçıların, miras bırakanın ölümü ile kendiliğinden mirasçılık sıfatını kazandığını, süresinde mirasın reddi davası açılmadığını, yine ihbarnamelerin iptali ve reddi için tek yetkili mahkemenin vergi mahkemesi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan değerlendirmede; davanın kabulü ile davacılar murisi T8 ( TC kimlik nolu) terekesinin borca batık olduğunun ve davacılar tarafından mirasın hükmen reddinin tespitine karar verilmiştir....
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm dahili davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Dava, ödünç ilişkisine dayalı alacağın tahsili amacıyla yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olup, davanın açılmasından sonra davalının 13.10.2011 tarihinde vefat etmesi nedeniyle davalının mirasçılarına tebligat yapılarak davaya dahil edilmelerinin sağlandığı anlaşılmaktadır. Davalı murisin ölümünden sonra dahili davalı mirasçılar tarafından ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/311 esas sayılı dosyasına konu açılan dava ile mirasın reddine ilişkin tespit kararı verilmesi talep edilmiş, mahkemece mirasın reddi isteminin yasal 3 aylık sürede yapıldığı kabul edilerek davalılar tarafından mirasın reddedildiğinin tespitine karar verilmiştir....
SAVUNMA: Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; Davacıların müteveffa annesinin müvekkil bankanın müşterilerinden olup Fikriye Özev'in vefat ettikten sonra kendisinden olan alacağın tahsili için kendisinin yasal mirasçıları olan davacılar aleyhine icra takibi başlatıldığını, davacılar tarafından açılan davayı kabul etmediklerini, borçtan kurtulmak amacıyla açılmış kötü niyetli bir dava olduğunu, davacıların muris Fikriye Özev'in borca batık olmasıyla alakalı iddiaları gerçeği yansıtmayan mesnetsiz iddialar olduğunu, murisin ölümünden önce kendisiyle alakalı düzenlenmiş bir aciz vesikası bulunmadığını, aciz vesikası bulunmasının dava şartı olduğunu, mirasın reddi için mirasın borca batık olduğunun davacı tarafından ispatlanması gerektiğini, dolayısıyla bu davanın reddinin gerektiğini, açıklanan nedenlerle davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Yerel mahkeme; terekenin alacaklısı olan davalıya husumet yöneltilmekle davada taraf teşkilinin sağlandığı, murisin mirasçıları olan davacıların sarih irade beyanı ile mirası kabul etmedikleri gibi TMK'nın 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş sayılmalarına yönelik herhangi bir davranışta bulunmadıkları, yapılan araştırmalardan ve toplanan delillerden murisin terekesinin vefat tarihi itibariyle borca batık olduğu, mirasbırakanın ödemeden aczinin açıkça belli olduğu, davacı mirasçıların mirası reddetmiş sayıldıkları yönündeki karinenin aksinin tereke alacaklısı olan davalı tarafından ispat edilemediği gerekçesiyle davanın kabulüne, davacıların muris Ali Gül'ün terekesini hükmen reddettiklerinin tespitine karar vermiştir....
Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanununun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi değildir. Murisin ödemeden aczi, ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir....