Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, ... müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Mahkemece murisin terekesi tespit edilirken ölüm tarihinin esas alınmadığı anlaşılmaktadır....
Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak, bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir....
Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının ölüm tarihi esas alınarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Somut olayda, mahkemece murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine menkul ve araç olup olmadığı, murise ait taşınmazlarda keşif yapılmışsa da murisin ölüm tarihi itibariyle bedellerinin tespit edilmediği, murisin davalıya varsa dava dışı alacaklılara ölüm tarihi itibariyle borç miktarının araştırılmadığı görülmektedir....
İhtisas Dairesi Başkanlığınca verilen kurul mütealasında, poliçe tanziminden önce müteveffada mevcut olan mesane kanseri ile ölüm nedeni arasında illiyet bağına yer verilmediği, davacı tarafın faizi birlikte 9.919,90- TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. 21/11/2014 tarihli TÜİK ölüm belgesinde; murisin 21/11/2014 tarihinde evde öldüğü, ölüm şeklinin doğal ölüm, ölüm nedeninin Pankreas malign neoplazm-3 ay, Esansiyel(primer) hipertansiyon-10 yıl, İnsulin bağımlı olmayan diyabetes mellitus-12 yıl olduğu belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu 1....
İhtisas Dairesi Başkanlığınca verilen kurul mütealasında, poliçe tanziminden önce müteveffada mevcut olan mesane kanseri ile ölüm nedeni arasında illiyet bağına yer verilmediği, davacı tarafın faizi birlikte 9.919,90- TL alacaklı olduğu belirtilmiştir. 21/11/2014 tarihli TÜİK ölüm belgesinde; murisin 21/11/2014 tarihinde evde öldüğü, ölüm şeklinin doğal ölüm, ölüm nedeninin Pankreas malign neoplazm-3 ay, Esansiyel(primer) hipertansiyon-10 yıl, İnsulin bağımlı olmayan diyabetes mellitus-12 yıl olduğu belirtilmiştir. Adli Tıp Kurumu 1....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay’ca incelenmesi istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu: GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Davacı, tarafların ortak miras bırakanı olan ...'nın ölüm tarihinin 25.02.2008 olduğunu, murisin ölümünden önce adına kayıtlı olan ..., caddesindeki (2) numaralı daireyi satarak, davalı olan kızına ..., 16. Sokakta bulunan (2) numaralı daireyi satın aldığını, murisin terekeye dahil başkaca malvarlığı olmadığını, davalı adına alınan dairenin parasının tamamen muris tarafından verildiğini, saklı payına tecavüz edildiğini belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 8.000,00 T.L.'...
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde, davanın mirasın gerçek reddi davası olduğu, davacının murisin kardeşinin çocuğu olduğu, vermiş olduğu dava dilekçesi ile muris T2 mirasını kayıtsız ve şartsız olarak reddettiğini beyan ettiği ancak, TMK.nun 606/1 maddesine göre yasal mirasçıların mirası, mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın öldüğünü öğrendikleri tarihten itibaren üç ay içinde kayıtsız ve şartsız olarak red talebinde bulunmaları gerektiği, davanın murisin ölümünün üzerinden üç aydan fazla süre geçtikten sonra açıldığı, dava dilekçesinde mirasçı dayısı T2 ile görüşmediğini, mirasçı olduğu evraklar ile öğrendiğini iddia etmişse de dayısı ile görüşmediği, mirasçı olduğunu daha sonra öğrendiğini ispatlayamadığı, tanık bildirmediği ve murisin 27/01/2022 tarihinde vefat ettiği, TMK'nın 606/1.maddesindeki üç aylık sürenin hak düşürücü süre olup Mahkemece re’sen gözönünde bulundurulması gerektiği...
Müteveffanın mernis ölüm belgesinde, ölüm sebebinin akut böbrek yetmezliği (13 gün), kombine hepatosellüler karsinom ve kolanjiokarsinom (7 ay) olduğu ve otopsi yapılmadığı belirtilmiştir. Yargılama sırasında alınan 22/10/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu 1.Adli Tıp İhtisas Kurulu raporunda "kişinin ölümünün karaciğer kanseri ve gelişen komplikasyonlar sonucu olduğu, Kayseri Şehir Hastanesi Tıbbi Patoloji Kliniği'ne ait 05.03.2019 numune alım tarihli 15.03.2019 onay tarihli karaciğer biyopsisine ait patoloji raporunda tanının adenokarsinom metastası olduğu, kişinin ölümüne neden olan karaciğer kanseri tanısının 09.05.2019 tarihli sigorta sözleşmesi öncesinde tanı konulduğu" bildirilmiştir. Sigortalı tarafından imzalanan sağlık beyan formunda, kendisinin herhangi bir rahatsızlığın olmadığı bildirilmiş; poliçeye bağlı bilgi formunda murisin sorulara HAYIR cevabını verdiği görülmüştür....
Aynı kişi için ölüm nedeninin tespiti ve kabulü noktasında iki farklı raporun ve kararın bulunması hukuki hayatta çelişki yaratacağından kabul edilemez. Açıklanan nedenle ilk derece mahkemesi tarafından müteveffanın ölüm nedeni ve beyan etmediği hastalık arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı konusunda, her iki rapordaki çelişkiyi de giderecek şekilde Adli Tıp Üst Kurulundan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, anılan gerekçe ile çelişkili karar verilmesi yerinde görülmemiştir. 6100 sayılı HMK’nın 353/1- a-6. maddesinde, tarafların davanın esasıyla ilgili gösterdikleri delillerin hiçbiri toplanmadan veya gösterilen deliller hiç değerlendirilmeden karar verilmiş olması hususu davanın esası incelenmeden kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine duruşma yapmadan kesin olarak karar verilen hallerden sayılmıştır....
Aksi halde terekenin murisin ölüm tarihinde borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının ölüm tarihi esas alınarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler, tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi, mirasçının mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadığının araştırılması gerekir. Somut olayda; mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve incelemeler hüküm kurmaya yeterli değildir. Murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrimenkul, menkul ve araç olup olmadığı, murisin ölüm tarihi itibariyle borç miktarının araştırılmadığı görülmektedir....