"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TESPİTTEN ÖNCEKİ HUKUKİ SEBEPLERE DAYALI Dava, merci tayini isteğine ilişkin bulunmakla temyiz inceleme görevi 21.01.2013 tarih ve 2013/1 sayılı Yargıtay Büyük Genel Kurulu Kararı uyarınca Yargıtay 17. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Bu nedenle dosyanın, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 18.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın mülkiyetinin arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin ya da muhdesatın davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi gerekir. Somut olayda, davaya konu muhdesatın davacıya ait olduğunun ya da davacı tarafından meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, mülkiyetin davacıya ait olduğunun tespitine karar verilmesi doğru olmamıştır....
Yukarıda özetlenen ve hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında, taşınmaz üzerindeki fındık ağaçlarının dikildiği tarihin araştırılması gereğine değinilmiş olup tüm dosya kapsamından, dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan fındık ağaçlarının, tespit tarihinden sonra dikildiği sabit olduğu halde mahkemece fındık ağaçlarının tespitten önce dikildiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir. Hal böyle olunca; Mahkemenin önceki kararının yalnızca muhdesata ilişkin olup, davacı tarafından temyize gelinmemiş olduğu ve zilyetlik şerhi yönünden Hazine yararına usuli müktesep hak oluşmuş olduğu göz önüne alınarak mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 04.02.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. 2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK 106/2 m) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespitdavası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir (HMK 114/1-h, 115 m.) 3....
Bu aynı zamanda, tespit davasının açılmasında ve görülmesinde, HMK. 106/2. maddesi uyarınca davacının "güncel hukuki yararını" oluşturmaktadır. Diğer yandan hukuki yarar bir "dava şartı"dır. (HMK.m.114/1-h). O halde; ortaklığın giderilmesi davasında muhtesat için uyuşmazlık çıkarmayan taraflar yönünden; muhdesat tespiti davası açılmasında, bir hukuki yarar söz konusu olmayacaktır. Bu sonuç, taşınmaz ister paylı isterse elbirliği mülkiyetine tabi olsun, bir farklılık yaratmayacaktır. Tespit isteyen uyuşmazlık çıkartanların hepsine dava açmak zorunda da değildir. Uyuşmazlık çıkartanlardan dilediğine dava açabilir. Tespit davasında, davalı tarafta hiçbir koşulda zorunlu dava arkadaşlığı yoktur. Sadece, davacı kendi mirasbırakanının muhdesatı meydana getirdiği iddiasıyla dava açmış ise; o zaman davacı taraf yönünden zorunlu dava arkadaşlığı doğabilir. Bu nedenle tespit davası kime karşı açılmışsa, ona karşı sonuç doğurur....
Y A R G I T A Y 17.HUKUK DAİRESİ ESAS 2008 KARAR 4035 4352 -Y A R G I T A Y İ L A M I – MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi -K A R A R- Dosya içeriğine göre dava, muhtesat aidiyetinin tesbiti istemine ilişkindir. Başkanlar Kurulu kararı ve Yargıtay Yasası’nın 14. maddesine göre temyiz inceleme görevi Yüksek Yargıtay 7. Hukuk Dairesine aittir. Bu nedenlerle dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE 6.10.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir." (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi'nin; 3/11/2020 tarih, 2020/3068 esas ve 2020/6740 karar sayılı kararı) Ez cümle, ortaklığın giderilmesi davası sırasında kabul edilmiş muhdesat iddiasına rağmen mahkememizde muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca; davacı tarafın hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmakla, hukuki yarar dava şartı olduğundan, davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile…" reddine karar verilmiştir....
Dosya kapsamı bütünüyle incelendiğinde; mahkememizce davalı T6 Isparta ili Yalvaç ilçesi Eyuplar Köyü 2607 parsel üzerindeki muhtesat iddialarına yönelik 04/12/2019 tarihli duruşmada muhtesat aidiyetinin tespiti davası açması için süre verilmiş olduğu ancak davalı T6 kendisine verilen sürede muhtesat aidiyetinin tespiti davası açmadığı anlaşıldığından muhtesat iddiası yokmuş gibi davaya devam edildiği ancak koşullarının varlığı halinde sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebilme hakkı saklı olmakla birlikte, tarafların iddia ve savunmaları, dava konusu taşınmaza ait tapu kayıtları, yapılan keşif ve buna ilişkin keşif tutanağı, keşif sonrası bilirkişilerin hazırladığı raporlar dikkate alınarak dava konusu taşınmazın şekil, yüz ölçümü, pay ve paydaş sayısı dikkate alındığında aynen bölünerek paylaştırılması mümkün olmadığından taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderilmesine, davanın kabulü ile ısparta ili yalvaç ilçesi eyuplar...
Ancak; -Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının hukuki yarar bulunması koşuluyla açılabileceği doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmektedir. Taraflar arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı ya da taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması halinde taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkında aidiyetin tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu benimsenmektedir. Hukuki yarar dava koşulu olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği kuşkusuzdur. Somut uyuşmazlıkta, davalı idarenin 28.05.2018 tarihli yazısında dava konusu taşınmazla ilgili kamulaştırma çalışması olmadığı belirtilmiş olup, fen bilirkişisince düzenlenen ek raporda Karakurt Hes Projesi kapsamında kaldığı açıklanmış, ancak bu bilgiye nasıl ulaşıldığı açıklanmamıştır....
Bu olgu gözönüne alındığında kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi, mahkemelerce muhdesatların taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemez. Öte yandan öğretide ve yerleşik uygulamalarda taşınmaz hakkında kamulaştırma kararının bulunması halinde muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle dava açılmasında da hukuki yararın bulunduğu kabul edilmiştir. Somut olaya gelince; incelenen dava dosyası kapsamı duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre davacının taşınmazda tapu kaydına dayalı bir hakkının olmadığı anlaşılmakla davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı kuşkusuzdur. Hal böyle olunca; mahkemece bu hukuksal olgular dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından davacı ...'...