Bu olgu gözönüne alındığında kural olarak ve aksine bir hüküm bulunmadıkça taşınmaz üzerindeki muhdesatların mülkiyetinin tespiti dava edilemeyeceği gibi, mahkemelerce muhdesatların taşınmazın arzına malik olanlar dışında başka bir kişiye ait olması sonucunu doğuracak şekilde hüküm verilemez. Öte yandan öğretide ve yerleşik uygulamalarda taşınmaz hakkında kamulaştırma kararının bulunması halinde muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle dava açılmasında da hukuki yararın bulunduğu kabul edilmiştir. Somut olaya gelince; incelenen dava dosyası kapsamı duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre davacının taşınmazda tapu kaydına dayalı bir hakkının olmadığı anlaşılmakla eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı kuşkusuzdur....
Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda verilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106/2. Maddesi gereğince tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararının bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da resen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/1- h ve 115....
Muhdesatın aidiyetinin tespiti davasının hukuki yarar bulunması koşuluyla açılabileceği doktrinde ve Yargıtay uygulamasında kabul edilmektedir. Taraflar arasında görülmekte olan bir ortaklığın giderilmesi davasının varlığı yada taşınmazın veya üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma işlemine tabi tutulması veya kentsel dönüşüme tabi olması halinde taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlar hakkında aidiyetin tespiti davası açılmasında hukuki yarar bulunduğu benimsenmektedir. Hukuki yarar dava koşulu olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiği kuşkusuzdur. Taraflar arasında ortaklığın giderilmesi davası bulunmadığı gibi kamulaştırmaya veya kentsel dönüşüme konu olduğuna dair herhangi bir iddia, savunma, bilgi ve belge bulunmadığı dikkate alındığında, davacının muhdesatın aidiyetinin tespiti davası açmasında hukuki yararının bulunmadığı, bir başka deyişle dava şartının gerçekleşmediği dosyaya yansıyan bilgi ve belgelerle anlaşılmıştır....
Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/119 Esas - 2021/323 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, yeniden HÜKÜM TESİSİ ile; 1- Davacıların davalarının ("muhdesatın aidiyetinin tespiti") işbu davayı açmakta güncel hukuki yararlarının bulunmaması sebebiyle dava şartı yokluğundan usulden REDDİNE, 2- Davacılardan 492 s. HK'nun 22. maddesi ile 492 s....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Ayancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/47 esas, 2021/301 karar sayılı dava dosyasında verilen muhdesat aidiyetinin tespiti talebinin kabulüne karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "... -Davacının davasının KABULÜNE; -Sinop İli, Ayancık İlçesi, Topağaç Köyü 104 ada 44 parsel üzerinde fen bilirkişisi M.Selim İpek'in 15/06/2021 tarihli raporunda gösterilen 3 katlı yapının davacıların murisi Şevki Çağlayan tarafından meydana getirildiğinin TESPİTİNE; " karar verilmiştir....
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir....
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının hukuki yararının mevcut olmadığını, muhdesatının aidiyetinin tespitini isteyebilmesi için öncelikle hukuki yararının mevcudiyeti arandığını, taşınmaz üzerinde daha önce mevcut bir muhdesata yeni bölümler ilave edilmesinin muhdesatın tamamlanması veya mevcut muhdesatın bakım ve onarımının yaptırılması bir muhdesat meydana getirme niteliğinde olmayıp, mevcut muhdesatın daha kullanıma elverişli hale getirilmesi, diğer bir deyişle iyileştirilmesi niteliğinde yapılan işlemlerden olduğunu bildirerek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir....
Dosya incelendi, gereği görüşüldü: Dava taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatların aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. Muhdesat aidiyetinin tespiti davasının hangi hallerde açılacağı doktrinde ve Yargıtay kararlarında açıklanmıştır. Bu tür bir davanın ancak taraflar arasında görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davasının varlığı ya da kamulaştırma işlemine tabi tutulan taşınmaz üzerindeki muhdesatlar hakkında görülebileceği benimsenmiştir. Taraflar arasında görülmekte olan “tenkis” veya “tapu iptali ve tescil” davaları, aidiyet tespiti davası yönünden hukuki yararın mevcut olduğunu göstermez. Bu husus dava şartı olup, resen gözetilmesi gerekir. Somut olaya gelince, taraflar arasında derdest bir ortaklığın giderilmesi davasının bulunmadığı, dava konusu taşınmazla ilgili kamulaştırma işlemleri de yapılmadığı dikkate alındığında, davacının aidiyet tespiti davası açmakta hukuki yararının bulunmadığı anlaşılmıştır....
Muhtesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak sağlamaz. Muhtesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729). // Ne var ki; TMK’nun 1012 maddesi hükmüne göre; malikin rızasıyla, kamu hukukundan kaynaklanan kısıtlamalar, Tapu Sicil Tüzüğü’nün belirlediği ayrık durumlar ve özel kanun hükümlerinde saklı hallerde, tapu kütüğünün beyanlar hanesine muhtesatla ilgili şerh verilebilir. Başka bir anlatımla, muhtesatın tapu kütüğünün beyanlar hanesine tescili için Medeni Kanun veya ilgili özel yasalarda bir düzenlemenin bulunması gerekir. // Dava, muhtesat tespiti isteğine ilişkindir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür. Hukuki ilişki ve güncel hukuki yarar varsa tespit davası açılabilir. (HMK. m. 106/2). Tespit davası sonucu alınan karar kesin hüküm etkisi doğurursa da, icra takibine konu edilemez....
Davalı T5 vekili istinaf başvuru dilekçesinde neticeten ve özetle; Eldeki davanın, muhdesatın aidiyetinin tespiti ve tazminat istemli olduğunu, muhdesatın aidiyetinin tespitine ilişkin davalarda, mahkemece araştırılması gerekli olan hususların, muhdesatın kim tarafından, hangi gelirle, kimin ad ve hesabına, ne zaman ve ne şekilde yaptırıldığı hususları olup, bu hususların duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespiti gerektiğini, muhdesatın aidiyetinin tespiti davalarında amaç, ilgili muhdesatın kim tarafından yaptırıldığının tespiti olduğunu, davaya konu parseller üzerindeki Ersin ve T3 na ait olan evlere ilişkin olarak muhdesat iddiamız ne Sulh Hukuk Mahkemesi nezdinde görülmekte olan davada ne de eldeki davada olmadığını, Ersin ve T3 na ait olan evlere ilişkin olarak müvekkilinin nam ve hesabına muhdesat iddiasında bulunmadığından, bu taşınmazların dava konusu edilmesinde hukuki yararın da olmadığını, bu sebeple davacı T2 tarafından açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin...