Ne var ki, tespit davalarının sonucunda verilecek hükmün infaz olanağının bulunmadığı, bu hükümlerle sadece bir olgunun tespit edilmiş olacağı, henüz yıkılmayan ve bu hali ile kullanılarak yararlanılmaya devam edilen kaçak yapı niteliğindeki muhtesatın da az veya çok bir değerinin, en azından enkaz değerinin bulunacağı, ortaklığın giderilmesi davası sonucunda taşımazın üzerinde bulunan muhtesatla birlikte satılması halinde bu nitelikteki muhtesat nedeniyle satış bedelinin az veya çok artacağı, kaçak yapı niteliğinde olduğu gerekçesiyle muhtesata değer verilmemesi halinde taşınmazın satışından pay alacak olan diğer taşınmaz maliklerinin kaçak yapı niteliğindeki muhtesat nedeniyle meydana gelecek değer artışından haksız şekilde yararlanacakları ve sebepsiz zenginleşecekleri gözetildiğinde muhtesat aidiyetinin tespitine ilişkin davalarda muhtesatın kaçak yapı olup olmamasının sonuca etkisi bulunmadığının kabulü gerekir....
Nitekim; öğreti ve uygulamada muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazın ortaklığının giderilmesi için açılmış ve görülmekte olan bir dava bulunması halinde muhtesatı meydana getiren malik veya paydaşların bu olgunun tespiti istemiyle, yine muhtesat veya üzerinde bulunduğu taşınmazın kamulaştırılması halinde muhtesatı meydana getiren kişi veya kişilerin zilyetliğin tespiti istemiyle dava açmaları halinde güncel hukuki yararın mevcut olduğunun kabul edilmesi gerektiği benimsenmektedir. Hukuki yarar "dava koşulu" olup hukuki yarar bulunmaması halinde, davanın dava şartı yokluğundan usulden reddi gerektiği (6100 s. HMK m. 115/2) kuşkusuzdur....
Bu amaçla da, muhdesatın tespiti davası açılması gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 106. maddesine göre; "Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.// Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.// Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz." Çekişmeli taşınmaza ilişkin olarak, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2018/94 Esas sayılı dosyası ile, davalı T3 tarafından açılan ortaklığın giderilmesi davasının bulunduğu; anılan dosyanın halen derdest olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davacının eldeki muhtesat tespiti davasını açmasında güncel hukuki yararının bulunduğu açıktır....
Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında; taşınmaz hakkında, derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Dava dilekçesine göre, dava konusu taşınmaz üzerindeki evin baştan aşağı tadil edildiği, tamir, bakım, onarımının yapıldığı ve tamamen yenilendiği iddiasıyla, taşınmaz üzerinde bulunan evin onarım ve tadilatının davacı tarafından yapıldığının tespiti ile yapılan masrafların değerinin belirlenmesi talebiyle eldeki muhtesat tespiti davasına konu edildikleri, dosya kapsamına göre, anılan onarım, tamirat ve tadilatların muhtesat niteliğinde olmayıp, taşınmazın kullanımını kolaylaştıran, iyileştirici ve faydalı masraflar niteliğinde oldukları anlaşılmaktadır. Bahsi geçen onarım, tamirat ve tadilatlar yönünden muhtesat tespiti davası açılmasında, davacı tarafın hukuki yararı yoktur....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Muhtesat aidiyetinin tespiti ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki muhtesat aidiyetinin tespiti davasının kabulüne dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 28.12.2012 gün ve 220/316 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, nizalı 125 ada 147 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan meyve ağaçlarının vekil edenine aidiyetinin tapunun beyanlar hanesine şerh edilmesini istemiştir. Davalılardan ... ve ... duruşmalara katılarak açılan davayı kabul etmediklerini bildirmişlerdir. Davalı ... ise usulüne uygun olarak davadan haberdar edildiği halde duruşmalara katılmamış ve yazılı beyanda da bulunmamıştır....
Bu sebeple bu davanın muhdesat aidiyetinin tespiti davası ile ispat edilemeyeceğine mahkememizce kanaat getirilmiştir. Davacı tarafça açılması gereken dava sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayanan tazminat davasıdır. Davacının muhdesat aidiyeti davası açmasında hukuki yararı yoktur. Ayrıca dava dilekçesinde geçen diğer talepler eda davası ile ispat edilmesi gereken talepler olduğu için tespit davası açılmasında da ayrıca hukuki yararın bulunmadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Her iki açıklama yönüyle de davacının işbu davayı açmasında hukuki yararının bulunmadığına mahkememizce kanaat getirilmiştir. HMK 114/1- h'ye göre hukuki yarar dava şartı olarak belirtilmiştir. Hukuki yararının bulunmadığı durumlarda HMK'nın 115.maddesi uyarıca davanın usulden reddine karar vermek gerekmektedir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:Sinop 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/117 esas, 2022/74 karar sayılı dava dosyasında verilen muhdesat aidiyetinin tespiti talebinin kabulüne karşı, davalı T3 vekili ile dahili davalı Necmiye Coşkun tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre; İstinaf incelemesine konu ve esas teşkil eden eldeki dava; muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılıp bitirilen yargılama sonucunda, "......
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2022/1213 KARAR NO : 2022/1256 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : TOKAT 2.ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : None NUMARASI : 2021/141 ESAS, 2022/75 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Tokat 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/141 esas, 2022/75 karar sayılı dava dosyasında verilen muhdesat aidiyetinin tespiti talebinin kabulüne karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurması üzerine, dosyanın yapılan inceleme sonucunda; TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ : İDDİA:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Tokat ili Merkez ilçesi Ahmetalan Köyü Köyiçi Mevkii 111 Ada 4 Parsel sayılı samanlık ve arsa niteliğini haiz taşınmazın 1/3 hissesinin maliki olduğunu, dava konusu taşınmaz hakkında Tokat Sulh Hukuk Mahkemesi'nde açılan 2020/1260 Esas sayılı ortaklığın giderilmesine ilişkin dava dosyasının derdest olup müvekkilinin muhtesat iddiasının bulunduğunu,...
ün taraf olarak yer almadığı, İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/186E- 2020/438K sayılı dosyasında 1489 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki muhtesatların aidiyetinin tespiti istemine ilişkin olarak açılan davada, davanın kabulü ile üzerindeki muhtesatların davacı ...'e ait olduğunun tespitine karar verildiği, ancak kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır. Bu itibarla, İstanbul Anadolu 14.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2016/186E- 2020/438K sayılı dosyasının kesinleşmesi beklenerek sonucuna göre işin esası hakkında karar verilmesi gerektiğinden, yazılı gerekçelerle davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi, Doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 17/05/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Muhtesat aidiyetinin tespiti davaları muhtesatın kendisine aidiyet olduğunu öne süren kişi veya kişilerle, tapuda malik görünen ve muhtesatın davacı tarafa aidiyetini kabul etmeyen kişiler arasında görülür ve hüküm de ancak davanın gerçek tarafları hakkında verilebilir. 3402 sayılı Kadastro Kanunun 12/3 maddesi hükmüne göre de, kesinleşmiş kadastro tutanaklarında belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz. Hak düşürücü süre kamu düzenine ilişkin olup taraflarca öne sürülmese bile mahkemelerce resen dikkate alınması gerekir. Aidiyet tespiti davasında sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için davaya konu edilen muhtesatın kim tarafından, kime ait olmak üzere, bir başka deyişle kimin adına ve hesabına yaptırıldığının duraksamasız belirlenmesi zorunludur....