Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez. Ne var ki; çoğun içinde azda vardır kuralı gereğince, muhdesatın mülkiyetinin aidiyetinin tespiti isteğinin, muhdesatı meydana getirenin tespitini de kapsadığı kabul edilmelidir. Muhdesatın aidiyeti isteğiyle açılan bu tür davalarda, güncel hukuki yararın mevcut olması ve iddianın kanıtlanması durumunda muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğinin tespitine karar verilmesi gerekir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 12/02/2021 NUMARASI : 2021/29 ESAS - 2021/56 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Osmaniye 3. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 12/02/2021 tarih ve 2021/29 Esas - 2021/56 Karar sayılı kararı ile kurulan hüküm nedeniyle davacının istinaf başvurusu ile ilgili yapılan istinaf karar incelemesinde; DAVACI DAVA DİLEKÇESİNDE ÖZETLE: Mülkiyeti davalılardan T3 ait, Osmaniye ili Eyüp Sultan Mah„ Ada: 280, Parsel;9'da, bulunan, A Bl....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 26/04/2022 NUMARASI : 2022/48 2022/109 DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : Taraflar arasındaki Muhdesat Aidiyetinin Tespiti davası hakkında kurulan hükmün istinaf incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, dosya incelendi. GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Burdur İli, Merkez İlçesi, Günalan Köyü....

    Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Diğer yandan muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Muhtesat aidiyetinin tespiti davaları muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren kişi veya kişilerle, tapuda malik görünen ve muhtesatın davacı tarafa aidiyetini kabul etmeyen kişiler arasında görülür ve hüküm de ancak davanın gerçek tarafları hakkında verilebilir....

      HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/972 KARAR NO : 2022/550 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : VARTO ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 30/09/2020 NUMARASI : 2020/173 ESAS, 2020/404 KARAR DAVA KONUSU : Muhdesat Aidiyetinin Tespiti KARAR : İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, "davacının derdest kamulaştırma davasına istinaden muhtesat aidiyetinin tespiti davası açmış olduğu, davanın 19/09/2019 tarihinde açılmış olduğu, Varto Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2019/331 Esas, 2020/364 Karar sayılı dosyasının 18/08/2020 tarihinde karara çıkmış olduğunun anlaşılmış olması nedeniyle, derdest Kamulaştırma davası bulunmadığı için davacının vekilinin muhtesatın aidiyeti isteği bakımından hukuki yararının varlığından söz edilemeyeceğinden, davacının eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığından..'' dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir....

      DAVA KONUSU : Tapu Kaydında Düzeltim (Tespitten Önceki Hukuki Sebebe Dayalı Şerh İptali İstemli) KARAR : İzmir 4.Mahkemesinin 30/12/2020 tarih, 2019/289 Esas ve 2020/333 Karar sayılı hükmünün, istinaf başvurusu yoluyla incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili Bornova ilçesi Kazımdirik mah.513 ada 29 parsel ve 50 ada 19 parselde müvekkilinin malik olduğunu, 50 ada 19 parselde 49,18 m2 lik kısmının m2'sine 10.000 TL takdir edilerek toplamda 491.800 TL ye satışına karar verildiğini, takdir edilen bedelin fahiş olduğunu, dava konusu taşınmazın Bornova 3.Sanayi sitesi içerisinde bulunduğunu, güncel rayiç bedelinin bitmiş kullanıma hazır işyeri olarak m2'sinin 5.000 TL ile 6.000 TL civarında olduğunu, müvekkilinin kendi mülkiyetinde olan 513 ada 29 parsel ile dava konusu olan 50 ada 19 parseli bitişik durumda olup tek bir işyeri olarak kullandığını, dava konusu taşınmaz...

      Dava, ortaklığın giderilmesi davasına konu taşınmaz üzerindeki yapı ve ağaçların davacılarca meydana getirildiğinin tespiti (muhtesatın tespiti) istemine ilişkindir. 1. Bilindiği üzere, bir davanın görülebilmesi için öncelikle davada taraf teşkilinin sağlanması gereklidir. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre; muhdesat aidiyetinin tespiti davalarında, ortaklığın giderilmesi davasının yargılaması sırasında muhdesatın davacı tarafça meydana getirildiğini açıkça kabul edenler dışında kalan ve muhdesatın üzerinde bulunduğu taşınmazda paydaş olan tüm tapu maliklerinin ya da mirasçılarının davada taraf olmaları gerekmektedir....

        nin temyiz itirazları önceki tarihli bozma ilamı ile reddedildiği gibi son kararla da adı geçenin aleyhine yeni bir durum yaratılmadığına göre hükmü temyizde hukuki yararı bulunmayan davacı ... vekili'nin temyiz inceleme isteğinin REDDİNE, 29.01.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          Öğretide ve Yargıtay'ın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir. Diğer yandan muhdesatın tespiti davaları, paylı mülkiyet ya da elbirliği mülkiyet hükmüne tabi taşınmazlarda, tapu paydaşları arasında hukuki yararın bulunması durumunda görülen bir davadır. Malik olmayan davacının, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre talepte bulunması mümkün iken, muhdesatın tespiti davasını açmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Muhtesat aidiyetinin tespiti davaları muhtesatın kendisine ait olduğunu öne süren kişi veya kişilerle, tapuda malik görünen ve muhtesatın davacı tarafa aidiyetini kabul etmeyen kişiler arasında görülür ve hüküm de ancak davanın gerçek tarafları hakkında verilebilir....

          Öte yandan; 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12/3 maddesi hükmünde kadastro tutanaklarının kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere karşı kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak dava açılamayacağı açıklanmıştır. Bu süre hak düşürücü niteliktedir. Hak düşürücü süre kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca öne sürülmese bile mahkemece kendiliğinden dikkate alınması ve davanın süre geçtikten sonra açıldığının belirlenmesi halinde esasa girilmeyerek davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir. Somut olaya gelince; dava konusu muhdesatın üzerinde bulunduğu 435 parsel sayılı taşınmazda tarafların paydaş oldukları, taşınmazın “ahşap ev ve tarla” niteliği ile tapuya kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır....

            UYAP Entegrasyonu