Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı Hazine, kadastro işlemleri sırasında usulsüzlük yapıldığını, kayalık, falez, çalılık vasfında yerlerin yasaya aykırı şekilde bilirkişi ve muhtarların aile fertlerine ve yakınlarına yazıldığını ileri sürerek davalı taraf adına olan zilyetlik şerhinin iptaline karar verilmesi istemi ile dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne ve çekişmeli 28205 ada ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının muhdesat bilgileri bölümünde bulunan "Eşit hisselerle ... evlatları ... ve ...'...

    Sadece madde gerekçelerinde de açıkça vurgulandığı üzere eylemli (fiili) durumun belirtilmesi demek olup, muhdesat sahibi yararına sürekli ve ayni bir hak meydana getirmez. Somut olaya gelince; davacının, ... Kadastro Mahkemesi’nin 2009/208 E, 2010/178 K, sayılı dosya üzerinden açtığı kadastro tespitine itiraz davası sonunda, kendisine ait 41 parsel sayılı taşınmazın 48,11 m² miktarındaki taşınmazın kök murisi ... adına tapuya tesciline karar verildiği, 41 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan ahır ve odunluğun da davalı ...’e ait olduğu şerhinin düşülmesine karar verildiği görülmektedir. Hal böyle olunca, mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, delillerin taktirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir....

      Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kadastro sonucu, ...,... Köyü çalışma alanında bulunan 102 ada 14 parsel sayılı 5372,82 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği, taksim, intikal ve satış nedeniyle, arsa vasfıyla ...,... adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ...hile iddiasına dayanarak, taşınmazın tapu kaydının muhdesat bilgilerinde yer alan " (B) harfiyle gösterilen kargir 2 katlı ev ... oğlu ...' e aittir" ibaresinin iptali ile ... e aittir" şeklinde muhdesat bilgilerinin düzeltilmesi istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca kadastro hakimi doğru, infazı kabil ve infaz sırasında tereddüt oluşturmayacak şekilde karar vermek zorundadır. Aynı Kanun'un 19/2. fıkrasında, taşınmaz üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun, sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterileceği belirtilmiştir. Buna göre, eldeki dosyada, çekişmeli taşınmazın üzerinde bulunan evin davacıya ait olduğunun beyanlar hanesinde gösterilmesine dair hükümle yetinilmesi gerekirken, ayrıca evin davacı adına tapuya tesciline de karar verilmesi suretiyle aynı yere ait iki tapu oluşmasına sebebiyet verilmesi ve evin bahçesinin muhdesat niteliğinde olmamasına rağmen “bahçe” yönüyle de beyanlar hanesinde muhdesat şerhi verilmesi isabetsiz ise de; bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün 3 nolu bendinin son fıkrası olan “Dava konusu......

          Yargılama sırasında ..., taşınmazın kadastro tutanağında belirtilen (E) bölümüne yönelik aynı nedenle davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacılar ... ve arkadaşları ile müdahil davacı ...'ın davalarının ayrı ayrı reddine, taşınmazın çekişme konusu edilen kadastro komisyon tutanağı ve sınırlandırma krokisinde (E) harfi ile işaretli 117 metrekare yüzölçümündeki bölüm hakkında 26.03.2014 tarihli kadastro komisyon tutanağında belirtildiği gibi kullanımsız olarak beyanlar hanesindeki şerh ile dava konusu edilmeyen diğer kısımlar yönünden kullanıcı ve muhdesat şerhlerinin aynen korunarak, çekişmeli taşınmazın arsa vasfıyla Hazine adına tapuya tesciline, tapu kaydının beyanlar hanesine taşınmazların 6831 sayılı Yasa'nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkartıldığı şerhinin yazılmasına karar verilmiş; hüküm, müdahil ... vekili tarafından temyiz edilmiştir....

            Dava, tutanağın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin düzeltilmesi istemi ile açılmış olup, davanın niteliğine göre, husumetin Hazine'ye yöneltilmesi gerekirken, dava dilekçesinde sadece Kadastro Müdürlüğü hasım gösterilmiştir. Dava dilekçesindeki anlatım ve istemden, dava edilmek istenenin aslında Kadastro Müdürlüğü değil, Hazine olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, davanın sadece Kadastro Müdürlüğüne yöneltildiğinden söz edilemez. Ortada belirgin biçimde temsilcide yanılgı hali vardır. O halde Mahkemece temsilcide yanılma hali re'sen gözetilerek, davanın tespit maliki Hazine'ye yöneltilmesi için davacı yana olanak verilmeli, davanın Hazine'ye yaygınlaştırılması halinde davaya devam edilmelidir. Bununla birlikte, dava konusu taşınmazın üzerinde bulunduğu iddia edilen binaların hangi tarihte yaptırıldığı konusunda bu konuda uzman bilirkişi dinlenmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsizdir....

              Tapuda kayıtlı olmayan ve aynı çalışma alanı içinde bulunan ve toplam yüzölçümü sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönüme kadar olan (40 ve 100 dönüm dahil) bir veya birden fazla taşınmaz mal, çekişmesiz ve aralıksız en az yirmi yıldan beri malik sıfatıyla zilyetliğini belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla ispat eden zilyedi adına tespit edilir (3402 sayılı Kadastro Kanunu 14.madde). Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlarından birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir. .(3402 sayılı Kadastro Kanunu 19.madde) Taşınmaz üzerindeki yapının davacıya ait olduğu, tespit maliki tarafından itiraz edilmeyen muhdesat şerhi ve dosyada dinlenen bilirkişi ve tanık anlatımlarından sabittir. Esasında, dava tarihine yakın zamana kadar davacının taşınmazda 1990 tarihli evlatlık ilişkisine dayanak bağış senedi uyarınca zilyet olduğu da kanıtlanmıştır....

                in 14 parsel sayılı taşınmazdaki 1/2 payını 13.05.2011 tarihinde davalı oğlu Nizamettin'e satış suretiyle devrettiğini, akabinde tapu kaydındaki murise ait muhdesat şerhini de terkin ettirdiğini, hem temlikin hem de terkinin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil ile muhdesat şerhinin tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı, temlikin muvazaalı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davacılar Sabri ve Hayrullah bakımından muvazaa iddiasının kanıtlandığı gerekçesiyle tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, davacı ... yönünden aynı dava konusu taşınmaza yönelik ... 1....

                  Tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyan” imkanı veren 3402 sayılı Kadastro Kanununun 19/II. maddesi "sahibi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına" imkan sağlamaktadır. Anılan hüküm uyarınca “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir”. Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır. Ancak, yasanın 33. maddesinde Kadastro Kanununun bazı hükümlerinin kadastro çalışma bölgeleri dışındaki genel hükümlere göre açılan davalara da uygulanacağı kabul edilmiştir....

                    Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19. maddesine göre, kadastro tespiti öncesi yapılan muhdesatın tespiti istemine ilişkindir. Tapu kütüğünün beyanlar hanesine “beyan” imkanı veren 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 19/II. maddesi "sahibi lehine muhdesatın tespitine ve bunun kütüğün beyanlar hanesine yazılmasına" imkan sağlamaktadır. Anılan hüküm uyarınca “Taşınmaz mal üzerinde malikinden başka bir kimseye veya paydaşlardan birine ait muhdesat mevcut ise bunun sahibi, cinsi, ihdas tarihi ve iktisap sebebi belirtilerek tutanağın ve kütüğün beyanlar hanesinde gösterilir”. Bu şekilde bir belirtmenin yenilik doğurucu bir sonucu olmadığı, esasen var olan şahsi hakka aleniyet kazandıracağı ve muhdesat sahibi lehine kanıt oluşturacağı kuşkusuzdur. 3402 sayılı Kadastro Kanunu kural olarak kadastro bölge ve çalışma alanlarında üzerinde çalışma yapılan taşınmazlara uygulanır....

                      UYAP Entegrasyonu