Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Somut olaya gelince; dava konusu 157 ada 21 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bilirkişiler tarafından “C” harfiyle gösterilen ve davalı ...’a ait olduğu tespit edilen yapı ile “A” harfiyle gösterilip davacı ... ve davalılardan Ayvaz Çalışkan, ..., ..., ...’a ait olan bina ve bağımsız bölümler bulunmaktadır. Mahkemece hükümde “C” harfiyle gösterilen muhdesata ilişkin hüküm kurulmuşsa da “A” harfiyle gösterilen muhdesat bedelinin kime hangi oranda ödeneceğine dair bir hüküm kurulmamıştır. “A” ile gösterilen muhdesatın aidiyeti hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığından, mahkemece yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda bilirkişilerden “A” ile gösterilen muhdesatın taşınmazın değerine oranı belirlenerek bu oran dahilinde satış bedelinin muhdesatta hak sahibi olan kişilere dağıtılmasına karar verilmesi gerekirken yalnızca “C” ile gösterilen muhdesat bedelinin hak sahibine ödenmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir....

    Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan davalı ...’a muhdesatın aidiyeti konusunda dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın davalı ...’a aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesata isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuşcasına davaya devam edilmesi gerekirken, bu hususlar gözetilmeden...

      Mahallesi, 31 ada 113 parsel sayılı taşınmazın üzerinde bulunan muhdesatın kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyetine karar verilmesini talep etmiştir. II. CEVAP Davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kabulüne ve muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ile bu bedelin davalı tarafa ödenmesine, dava konusu muhdesatın davacı idareye aidiyetine karar verilmiştir. IV. İSTİNAF A. İstinaf Yoluna Başvuranlar İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili ile davalı ... tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur. B. İstinaf Sebepleri 1....

        Dava konusu Gökçesu 145 ada - 9 parseldeki arazide, müvekkillerin babaları T14’in arsa payı olmamasına rağmen, geçmişte bu arsa üzerinde yapılan binada müvekkillerin babası T14’in muhdesat aidiyeti kaydı vardı. Ancak bu eski bina yıkılmasına rağmen tapuda ilgili muhdesat aidiyeti kaydı devam etmiştir. Sonradan davacılar 1979 yılı sonrasında kendileri yeni bina yaptıkları halde bu eski muhdesat aidiyeti kaydı günümüze kadar gelmiştir. Davacıların ve davalı müvekkiller T12 ve T13’in de belirttiği gibi müvekkillerin babası T14’in ve dolayısıyla müvekkillerin, huzurdaki muhdesat aidiyeti kaydının tespiti davası ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Sayın mahkemenin de malumu olduğu üzere “Muhdesat Aidiyeti Kaydının Tespiti Davası”, bina sahipleri ile arsa sahipleri arasında görülen bir davadır. Müvekkilerin, dava konusu arsa ile de dava konusu bina ile de hiçbir ilgileri bulunmamaktadır. Dolayısıyla müvekkiller, huzurdaki davanın tarafı değildir....

        Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda; ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf incelemesi üzerine bölge adliye mahkemesinin yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmünün Yargıtayca incelenmesi davacı idare ve davalılardan Harnup Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve ... vekillerince istenilmiş olmakla, dosyadaki belgeler okunup uyuşmazlık anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp düşünüldü; - K A R A R - Dava, 4650 sayılı Kanun'la değişik 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 10. maddesine dayanan muhdesat kamulaştırma bedelinin tespiti ve muhdesatın davacı idareye aidiyeti istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davacı idare ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 5....

          Paydaşlığın (Ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (Muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (Ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir. Mahkemece verilen süre içerisinde dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir. Bütünleyici parçanın (Muhdesat) arzın paydaşlarına (Ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir....

            Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK 718 m). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, sahibine arazi mülkiyetinden ayrı, bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Muhdesat sahibinin hakkı, sadece şahsi bir haktır (TMK 722, 724, 729 m.ler). Taşınmaz üzerindeki bina, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez....

              Somut olaya gelince; mahallinde yapılan keşif sonucunda, dosyaya ibraz edilen bilirkişi raporlarına göre; aidiyetinin tespiti istenen ve Mahkemece kabulüne karar verilen, 8 metre tel çit, bir adet demir bahçe kapısı taşınmazın bütünleyici parçası, dolayısıyla muhdesat niteliğinde değildir. Az yukarıda açıklandığı üzere, öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşlere göre, bu nitelikteki eşyalar yönünden muhdesat aidiyeti davası açılamayacağı, ancak koşullarının varlığı halinde Borçlar Kanununun 61 ve devam eden maddeleri hükmüne ve sebepsiz zenginleşme kurallarına göre açılacak eda nitelikli bir alacak davası ile talep edilebileceğinin mümkün olduğu, eda davası açma hakkının bulunduğu hallerde de bu davaya öncü olacak bir tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmadığı gözönünde bulundurularak, tespiti istenen bu kalemler yönünden ret kararı verilmesi gerekirken, yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....

                Dava, muhdesatın tespiti ile tapu kaydına şerh ve tescil istemine,olmazsa muhdesat bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Öncelikle, dava 195 parselle ilgili muhdesat aidiyetinin tespiti ile tapu kütüğünün beyanlar hanesine tesciline olmazsa muhdesat bedellerinin tahsili istemine ilişkindir. Bilindiği gibi muhdesatın tespitine yönelik davalarda, davanın kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise mirasçılarına karşı açılması gerekir. Gerek davanın açıldığı tarihte gerekse dava tarihinden önce davacılardan Selahhatin Sev tapuda malik değildir. O halde, Mahkemece, muhdesatın tespitine karar verilirken bahsi geçen davacı adına tespit hükmü kurulması doğru olmamıştır. Mahkemece, yapılması gereken iş, davacılardan Selahatinin tapu kaydında malik olmadığı hususu gözönüne alınarak, davacının asıl talebi ve terditli talebi hakkında bir karar vermek olmalıdır....

                  Somut olayda; davalılar T2 ve T3 vekili yargılama aşamasında, dava konusu taşınmazlar arasında yer alan 130 ada 32 parsel sayılı taşınmaz ile birden fazla taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatlarla ilgili Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2017/307 Esas sayılı dosyasıyla muhdesatın aidiyetinin tespiti istemiyle dava açtığını beyan etmiştir. İlgilisinden getirtilen belgeler incelendiğinde Kandıra Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/307 Esas sayılı dosyasında, dava konusu 130 ada 32 parsel sayılı taşınmaz ile ilgili muhdesat aidiyetinin tespiti davasının bulunduğu ve 20/05/2019 tarihinde karar verildiği görülmüştür. O halde Mahkemece, bu davanın davalılar yararına sonuçlanıp kesinleşmesi halinde bütünleyici parçanın aidiyeti belirlenmiş olacağından satış bedelinin yukarıdaki ilkeler doğrultusunda dağıtılması gerekecektir....

                  UYAP Entegrasyonu