Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Somut olaya gelince; davalı ... vekili tarafından dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan muhdesatta hak sahibi oldukları ileri sürülmüş olup, davanın tüm taraflarının muhtesat iddiasını kabul edip etmediklerine dair bir beyanları bulunmamaktadır....

    Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın aynen taksimi mümkün olmadığından ortaklığın açık artırma yolu ile satış suretiyle giderilmesine ve satış bedelinin davacı ve davalıya tapu kaydındaki payları oranında ödenmesine karar verilmiştir. Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış yoluyla giderilmesi halinde dava konusu taşınmaz üzerinde bina, ağaç vs gibi bütünleyici parça (muhdesat) varsa bunların arzla birlikte satılması gerekir. Ancak muhdesatın bir kısım paydaşlara (ortaklara) ait olduğu konusunda tapuda şerh varsa veya bu hususta bütün paydaşlar (ortaklar) ittifak ediyorlarsa ve muhdesat arzın değerinde bir artış meydana getiriyorsa bu artışın belirlenmesi için dava tarihi itibariyle arzın ve muhdesatın değerleri ayrı ayrı tespit edilir. Belirlenen bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunur. Bulunan bu değerin ne kadarının arza, ne kadarının muhdesata isabet ettiği oran kurulmak suretiyle belirlenir....

      Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (Ortaklara) dağıtılır. Somut olaya gelince; hükümde dava konusu taşınmazların tamamında muhtesat bulunduğu ve muhtesatın arza oranı hesaplanmak suretiyle satış bedelinin dağıtılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında yapılan incelemede ise; yalnızca 1680 ada 15 parsel, 5391 ada 16 parsel ve 5393 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda bulunan muhtesatların aidiyeti hakkında taraflarca mahkeme kararı sunulduğu, geri kalan 1680 ada 5 parsel, 1680 ada 11 parsel ve 1799 ada 14 parsel sayılı taşınmazlar hakkında muhtesatın aidiyetine dair hüküm bulunmadığı anlaşılmıştır....

        O halde mahkemece, öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 280.maddesi gereğince bilirkişi raporları usule uygun şekilde tebliğ edilerek taraflara itirazlarını sunması için süre ve imkan verilmesi, muhdesat iddiasında bulunulması halinde tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan taraflara “Muhdesatın aidiyeti” konusunda dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi (davalı T7 tarafından muhdesatın aidiyeti davası açıldığı belirtildiğinden onun dışındaki paydaşlar yönünden) , açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatların taraflardan birisine aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesatlara isabet ettiğinin...

        Mahkemece paydaşlığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmesi halinde satışın nasıl yapılacağının ve satış bedelinin ne şekilde dağıtılacağının ve harcın taraflardan hangi oranlarda tahsil edileceğinin hüküm sonucunda gösterilmesi gerekir. Satışına karar verilen taşınmaz; a)Paylı mülkiyet hükümlerine konu ise satış bedelinin ve harcın paydaşların tapudaki payları oranında, b)Elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olması halinde satış bedelinin ve harcın mirasçılık belgesindeki paylar oranında, c)Hem paylı, hem de elbirliği mülkiyeti halinin bir arada bulunması halinde ise satış bedelinin ve harcın tapudaki ve mirasçılık belgesindeki paylar nazara alınarak dağıtılmasına ve tahsil edilmesine karar verilmesi gerekir. Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları iki taraflı, taraflar için benzer sonuçlar doğuran davalar olup, sonuçta kazanan ve kaybeden taraftan söz edilemeyeceğinden yargılama giderleri ve vekalet ücretinin taraflara payları oranında yükletilmesi gerekir....

          Mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler ışığında 105 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki eski ev ve ahır bakımından öncelikle tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunan tapu kayıt maliki ... mirasçılarına “Muhdesatın aidiyeti” konusunda dava açmak üzere 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın ...’a aidiyetine karar verilmesi halinde; muhdesata isabet eden kısmın muhdesat sahibi paydaşın mirasçılarına, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi; mahkemece verilen süre içerisinde dava açılmadığı takdirde o konuda uyuşmazlık yokmuş gibi davaya devam edilmesi gerekir....

            Yukarıda değinilen ilkelere göre muhdesat oranı doğru bir şekilde hesap edilerek bu orana göre satış bedelinin dağıtılması suretiyle hüküm kurulması gerekirken, denetime elverişli olmayan kök ve ek bilirkişi raporlarına itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Kabule göre de, muhdesat oranının hüküm sonucunda gösterilmemesi, satışın genel açık artırma suretiyle yapılacağının yazılmaması, satış bedelinin paydaşlara tapudaki payları oranında değil de muhdesat oranları gözönüne alınmak suretiyle tespit edilecek orana göre kararlaştırılmaması ile taşınmaz satış bedeli üzerinden alınan binde 11,38 harcın yine aynı oranda paydaşlardan alınmasına ve vekalet ücreti ile yargılama giderinin paydaşlardan satış bedelinin dağıtılmasındaki oranlardan alınmasının kararlaştırılması da doğru görülmemiştir....

              Muhdesata isabet eden kısım muhdesat sahibi paydaşa, geri kalan bedel ise payları oranında paydaşlara (ortaklara) dağıtılır. Satış bedelinin paylaştırılmasına yönelik muhdesat oranlarının hükümde infazda tereddüde yol açmayacak şekilde açık ve eksiksiz olarak gösterilmesi gerekmektedir. Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etmek ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Paydaşlığın (ortaklığın) satış suretiyle giderilmesine ilişkin davalarda taşınmaz üzerinde bulunan bina, ağaç v.s. gibi bütünleyici parçaların (muhdesat) kime ait olduğu konusunda uyuşmazlık olup da bunlar üzerinde bazı paydaşların (ortaklar) hak iddia etmeleri ve öncelikle bu uyuşmazlığın giderilmesini istemeleri halinde o paydaşa görevli mahkemede dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmelidir....

                Bütünleyici parçanın (muhdesat) arzın paydaşlarına (ortaklarına) değil de üçüncü şahsa ait olduğunun anlaşılması halinde bu kimseyi muhdesat sahibi olarak davaya dahil etme ve ona satış bedelinden pay vermek mümkün değildir. Olayımıza gelince; taşınmaz üzerindeki yapının aidiyeti ile ilgili dava sırasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığından davalının temyiz aşamasında muhdesatın aidiyetine karşı çıkması sonuca etkili görülmemiştir. Mahkemece satış bedelinin yukarıda açıklandığı şekilde oran kurularak dağıtımına karar verilmesi gerekirken taşınmazın satışı aşamasında satış memuru tarafından oran kurulmak suretiyle satış bedelinin dağıtımına karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 11.04.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                  Bu durumda mahkemece, öncelikle tüm tarafların muhdesat iddasını kabul edip etmediklerine dair beyanlarının tespit edilmesi, muhdesat konusunda ihtilaf bulunduğunda muhdesat iddiasında bulunanlar yönünden muhdesat aidiyeti konusunda dava açmak üzere HMK'nın 165. maddesi uyarınca uygun bir süre verilmesi, açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, tüm tarafların muhdesat iddiasını kabul etmesi veya muhdesatın aidiyeti davası açılıp da muhdesatın ilgililere aidiyetine karar verilmesi halinde; yukarıda açıklanan ilkeler gözetilerek bilirkişiden rapor alınmak suretiyle satış bedelinden ne kadarının muhdesatlara isabet ettiğinin yüzdelik oran kurulmak suretiyle belirlenerek, muhdesatlara isabet eden kısmın muhdesatların sahibi paydaşlara, geri kalan bedelin ise payları oranında paydaşlara dağıtılması ve dağıtım oranlarının hükümde açıkça gösterilmesi gerekirken; muhdesatlar yönünden taraflar arasında ihtilaf varken bu hususlar gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş hükmün...

                    UYAP Entegrasyonu