"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Mirasın reddi istemine ilişkin davada, İstanbul 13. Sulh Hukuk ve İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi,gereği düşünüldü: K A R A R Talep, mirasın reddine ilişkindir. İstanbul 13. Sulh Hukuk Mahkemesince, mirabırakanların son yerleşim yeri adresinin, "Tuzla/İSTANBUL" olduğu gerekçesi ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesince ise mirasın gerçek reddinin çekişmesiz yargı işi olduğu ve davacının adresinin "Eyüp/İSTANBUL" olduğu gerekçesi ile karşı yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. 4721 sayılı TMK'nın 609. maddesinin dördüncü fıkrasında "Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir." hükmüne yer verilmiştir....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle Türk Medeni Kanununun 605/1 maddesi gereğince mirasçıların mirasın gerçek reddini sağlamaları için Türk Medeni Kanununun 609. maddesi uyarınca Sulh Mahkemesine başvurmaları ve mahkemenin sözlü veya yazılı olan ret beyanını bir tutanakla tespit etmesi ve Sulh Mahkemelerinin ret beyanının özel kütüğüne yazılması gerekli ve yeterli olduğunun ve mirasçılar tarafından bu şekilde mirasın gerçek reddinin usulünce sağlanmış olduğunun anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 73.90 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.22.12.2011 (Prş)...
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı yetkisizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belli edilmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Talep, mirasın reddine ilişkindir. ... . Sulh Hukuk Mahkemesince murisin ölmeden önceki son yerleşim yeri adresinin ''.../ ..." olduğu, mirasın reddinin tescilinde kesin yetkili mahkemenin murisin son ikametgah adresi olması gerekçesi ile yetkisizlik yönünde hüküm kurulmuştur. ... ....
Sulh Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 26/06/2014 NUMARASI : 2014/696-2014/941 Davacı tarafından, 25.04.2014 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 26.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine uygun olduğu gibi özellikle davacı tarafça TMK'nın 605/2 maddesi uyarınca mirasın hükmen reddinin talep edilebileceğinin anlaşılmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 23.06.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Mirasın Reddinin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İncelenmesi gerekli görülen ... 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/972 esas sayılı mirasın reddine ilişkin dosyanın dosya içine alınarak birlikte gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine İADESİNE oybirliğiyle karar verildi.21.06.2012(Prş.)...
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09.12.2013 gününde verilen dilekçe ile mirasın reddi kararının iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 12.12.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava mirasın reddinin iptaline ilişkindir. Mahkemece davacının aktif husumet ehliyeti olmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Davacı, davalının murisinin alacaklısıdır. Ödemeden aciz bir murisin mirasını reddeden mirasçılar, onun alacaklarına karşı ölümünden önceki beş yıl içinde ondan almış oldukları ve mirasın paylaşılmasında geri vermekle yükümlü olacakları değer ölçüsünde sorumlu olurlar ( TMK m. 618. F.l). Murisin alacaklılarının korunması bazı koşulların gerçekleşmesine bağlıdır....
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasın reddinin tescili isteklerinde yetkinin söz konusu olmadığını, bu nedenle TMK.nun 576. maddesi ile HMK.nun 11. maddesi hükümlerinin uygulanmayacağını, ayrıca, davadaki taleplerinin HMK.nun 382/2- c/7. maddesinde sayılan "çekişmesiz yargı" işlerinden kabul edildiğini, ölen kimsenin son yerleşim yerinin kesin yetkili olduğu davaların tek tek sayıldığı HMK.nun 11. maddesinde mirasın reddinin tescili davasının sayılmadığını, HMK.nun 382. maddesinde çekişmesiz yargı işlerinin sayıldığını, mirasın reddinin tescilinin çekişmesiz yargı işi olduğunun açıkça düzenlendiğini, aynı kanunun 384/1. maddesinde “Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, çekişmesiz yargı işleri için talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesi yetkilidir” denildiğini, mirasçıların murisin son yerleşim yeri dışındaki bir sulh hukuk mahkemesinden de mirasın gerçek reddini talep edebileceğini, bu hususta kesin bir yetki kuralı bulunmadığını, yerel mahkemece...
Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirası reddin iptali davası, murisin alacaklılarının, mirası reddeden mirasçıların buna haklarının olmadığının (TMK md.610/2) tespiti için açtığı davadır. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin E:2016/9015, K:2019/3112 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.) Mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için; terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlerin yapıldığının, mirası reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin kanıtlanması gerekir. Mirasın reddinin iptalinin istenebilmesi için mirasçılardan tamamının mirası reddetmiş olması gerekir (Murisin alacaklarının korunmasında). Bir mirasçı dahi mirası kabul ederse mirasın reddinin iptali istenemez. Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde zamanışımı ve hak düşürücü süre öngörülmediğinden bu tür davayı açmak için herhangi bir süre yoktur....
Hukuk Dairesi'nin 13/12/2018 tarih 2018/716 Esas - 2018/1404 Karar sayılı kararı ile; "... mirasın gerçek reddinin iptali davalarında mirası reddeden kişinin alacaklılarına zarar vermek amacıyla kötü niyetle mirası reddetmiş olup olmadığı hususunun tereddüte mahal vermeyecek şekilde araştırılması gerekmektedir. Dava konusu olayda, ilk derece mahkemesince mirası reddeden T6 terekesinin borcunu karşılamaya yetmediği araştırılmış, tespit edilmiş ise de; Davalı T6 babası olan Ömer Uygun'un ölüm tarihi olan 17/04/2016 tarihi itibariyle terekesinin borca batık olup olmadığı araştırılıp tespit edilmemiştir....
Somut olayda, T1, dava dilekçesinde muris T4 mirasından gerçek reddi velayeti altındaki T2 yönünden istemiş olup, kendisi yönünden mirasın gerçek reddine ilişkin bir iddia/dava ve talep yoktur. Mahkemece, T1 yönünden mirasın gerçek reddi talebi olmadığı halde, HMK’nın 24. maddesinde düzenlenen “tasarruf ilkesine” ve 26. maddesinde “düzenlenen talebe bağlılık ilkesine” aykırı olarak T1 yönünden de mirasın gerçek reddine ilişkin hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş olup, her ne kadar T1 vekili tarafından istinaftan feragat dilekçesi verilmiş ise de ortada T1 tarafından mirasın gerçek reddine ilişkin herhangi bir dava ve talep olmadığı hususu dikkate alındığında, istinaftan feragat dilekçesinin verilmiş olduğu 24/02/2022 tarihi itibariyle TMK’nın 605. maddesi hükmü gereğince muris T4 vefat tarihi olan 31/07/2021 tarihinden itibaren üç aylık süre geçmiş olduğundan T1’ın mirası gerçek reddinin de mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır....