borcunun olmadığı, bu hali ile terekenin borca batık nitelikte olmayışı da gözetilerek davalı tarafın alacaklarına zarar vermek maksadıyla mirası reddettiğinin anlaşılması ve davacı tarafın hukuki yararının olduğu kanaatine varılmakla, davanın kabulüne karar vermek gerekmiş, -Davanın KABULÜ ile; TC kimlik numaralı Muris T8 mirasçısı davalı T6'nın mirası reddinin TMK 617.maddesi uyarınca İPTALİNE, karar verilmiştir....
Ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 12. maddesinde; "ölüm halinde mükelleflerin ödevleri, mirası reddetmemiş kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak, mirasçılardan her biri ölünün vergi borçlarından miras hisseleri nispetinde sorumlu olurlar.” denilmektedir. TMK Madde 605- “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler. Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Kanunun açık düzenlemesine göre mirasın hükmen reddedilebilmesi için murisin terekesinde hiçbir malvarlığının bulunmaması yani terekenin borca batık durumda olması gerekir. Red süresi bitmeden, mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı mirası reddedemez (TMK m. 610/2 )....
Sulh Hukuk Mahkemesi 2012/656 Esas sayılı dosyası ile mirası kayıtsız ve şartsız olarak reddettiğini, red kararının tespit ve tescil edilmesini istediğini, itirazın iptali davasının Mersin 2....
Bu sebeple eldeki davada davalılar vekilinin temyiz aşamasında murisin terekesinin borca batık olduğu iddiası geçerlidir ve konuyla ilgili yapılacak araştırmayla varılacak sonuca göre karar verilmelidir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun; 599’uncu maddesinde, mirasçıların, miras bırakanın ölümü ile mirası bir bütün olarak, kanun gereğince kazandıkları, kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçıların, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer malvarlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazandıkları ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu oldukları, atanmış mirasçıların da mirası, miras bırakanın ölümü ile kazandıkları, yasal mirasçıların, atanmış mirasçılara düşen mirası onlara zilyetlik hükümleri uyarınca teslim etmekle yükümlü oldukları belirtilmiş, 605’inci maddesinde, yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri, ölümü tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen belirlenmiş...
İş Mahkemesinde dava açtıklarını, müteveffanın yasal mirasçılarının mirası reddetmeleri nedeniyle mahkemece bu mirasçıların yerine geçen mirasçıların tespiti için yetki verilmesi sebebiyle mirasın reddi sebebiyle yerine geçen mirasçıların tespiti ile mirasçılık belgesi verilmesi talep eidlmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI : İlk derece mahkemesince; murisin en yakın mirasçılarının tamamı tarafından mirası reddolunduğundan mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edilmesi ve arta kalan değerlerin hak sahiplerine verilmesi gerektiğinden açılan iş bu veraset davasının reddine, karar verildiği görülmüştür....
G E R E K Ç E : 4721 sayılı Medeni Kanun'un 605.maddesinde yasal ve atanmış mirasçıların mirası reddedebilecekleri, ölüm tarihinde terekenin borca batık olduğunun açıkça anlaşılması veya resmen tespit edilmesi halinde mirasçıların red beyanı aranmaksızın mirasın reddedilmiş sayılacağı; 612. maddesinde en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilip, tasfiye sonunda arta kalan değerlerin, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceği, bu durumda mirasın alt ve üstsoya geçmeyip, en yakın mirasçıların tamamı tarafından mirasın reddedildiğini tespit eden sulh mahkemesinin kendiliğinden iflas yolu ile tasfiye kararı vermesi gerektiği; 614. maddesinde ise mirası reddeden mirasçılardan sonra gelen mirasçıların sulh hakimi tarafından reddin kendilerine bildirileceği 1 ay içinde mirası kabul etmedikleri taktirde mirası reddetmiş sayılacakları düzenlenmiştir....
Somut olayda, muris T3in yasal mirasçıları olan çocuklarının tamamı mirası reddetmiş olup TMK'nın 611.maddesi uyarınca miras, mirası reddedenlerin çocuklarına geçeceğinden isteme göre mirasçılık belgesinin düzenlemesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün 6100 sayılı HMK'nın 353/1- a-6.maddesi uyarınca kaldırılması gerekmiştir....
TMK'nun 611/1 maddesinde "Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer." düzenlemesinin bulunduğu, borçlu Eyüp Mutlu'nun yasal mirasçıları tarafından mirası reddinden sonra borçlunun miras payının kardeşlerine intikal edeceği, davacı borçluların borçlunun torunları olup aynı zamanda mirası reddedenlerinde çocukları olduğu ve bu davacı borçlular tarafından da mirasın kayıtsız şartsız reddedildiği dikkate alındığında davacı borçlular hakkında aleyhlerinde takibe devam edilmesinin mümkün olmadığı, şikayetçi mirasçılar kendilerine yönelen icra takip işlemlerini süresiz iptal ettirebilecekleri bu durumda İİK'nın 53.maddesi uyarınca mirasçılar hakkında takip yapılması mümkün değildir....
Ayrıca, TMK’nın 610/2. maddesine göre terekeyi sahiplenen mirasçıların mirası reddetme hakkı bulunmadığından davacı mirasçıların mirası kabul anlamına gelen davranışlarda bulunup bulunmadıkları da araştırılmalıdır. Somut olayda; mahkemece, yapılan zabıta araştırmasında tespit edilen durum dikkate alınarak terekenin benimsendiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir. TMK 610. maddesi uyarınca; kanunda belirtilen süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur. Mirası ret süresi sona ermeden, mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez. Zamanaşımı veya hak düşümü sürelerinin dolmasına engel olmak için dava açılması ve cebrî icra takibi yapılması, ret hakkını ortadan kaldırmaz. Mirasbırakan ...'...
Somut olayda, muris Emin Kara'nın 29/11/2017 tarihinde vefat ettiği, takibin mirası red süresi geçtikten sonra 27/11/2019 tarihinde başlatıldığı, davalıların İzmir 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 17/09/2019 tarih 2019/111 Esas 2019/1575 Karar sayılı kararıyla mirası reddettikleri, bu durumda takibin niteliği de gözetilerek davalıların mirası reddetmeleri olgusunun ancak davalılar tarafından yapılacak bir şikayete konu olabileceği tartışmasızdır. Davalılar tarafından mirası reddettikleri hususuna dayalı olarak şikayet yoluna başvurulmadığı, takibin derdest ve kesinleşmiş olduğu, takibin durdurulması veya iptaline ilişkin mahkeme kararı bulunmadığı anlaşılmakla alacaklının haciz isteminin kabulüne karar verilmesi gerekirken icra müdürlüğünce aksi gerekçeyle reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, ilk derece mahkemesi kararında isabetsizlik bulunmamaktadır....