TMK'nin 611/1 maddesine göre "Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçer." Aynı Kanunun 608/son maddesine göre "Ret sonucunda miras daha önce mirasçı olmayanlara geçerse bunlar için ret süresi önceki mirasçılar tarafından mirasın reddedildiğini öğrendikleri tarihten işlemeye başlar" Talep eden, ...'dan gelen mirası reddeden ...'ın altsoyudur (çocuğudur). Muris ...'nın mirası tüm mirasçılar tarafından reddedilmesi halinde terekenin, TMK'nın 612. maddesine göre tasfiye edilmesi gerektiğinden ret hakkı altsoya yani talep edene geçmez. Bu nedenle öncelikle muris ...'nın mirasçıları arasında mirası reddetmeyen mirasçı yahut mirasçıların bulunup bulunmadığının araştırılması gerekmektedir. Üst mirasçının en yakın tüm mirasçılarının tümü tarafından mirasın reddi söz konusu değilse, talep edenin annesi ...'...
Mahkemece, mirası reddetmeyen davalılar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı, temyiz dilekçesinde mirası reddettiğini bildirerek, yargılama sırasında da ibraz ettiği mirasın reddi kararının kendi ismine ilişkin olarak düzeltilmiş şeklini ibraz etmiştir. Davanın hukuksal niteliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından da, söz edilemez .Yargılama aşaması henüz tamamlanmamış, böyle bir durumda, borcu ifa eden belgenin veya dava şartının söz konusu olduğu hallerde, dava sonuçlanıp kesinleşmemiş ise, ibraz edilen ve borcu söndüren yazılı belgenin dikkate alınması gerekir. ......
TMK.nın 613 maddesinde ‘’Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer’’ hükmü yer almaktadır. Somut olayda murisin altsoyu davacılar, mirası reddettiklerine göre bunların payı torunlarına değil sağ kalan eşe gececeğinden, bu gerekçe ile kararın onanmasına karar vermek gerekirken yanılgılı gerekçe ile onanması doğru görülmemiş, hükmün belirtilen bu gerekçe ile onanmasına karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacıların karar düzeltme isteminin kabulü ve Dairemizin 01.03.2016 tarih ve 2015/8948 Esas - 2529 Karar sayılı ilamının kaldırılmasına, hükmün yukarıda yazılı gerekçeler ile ONANMASINA, istek halinde yatırılan karar düzeltme harcının iadesine, 11.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılar, mirası reddettiklerini beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, davalıların mirası reddetmeleri nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalıların .... Sulh Hukuk Mahkemesinde mirasın reddi talebiyle açtıkları davada, mirası reddettikleri tespit edilmiş ve bu karar 21.05.2012 tarihinde kesinleşmiştir. Eldeki dava ise 26.02.2008 tarihinde açılmıştır. Şu durumda, davalıların mirası reddetmeleri dava tarihinden sonra kesinleştiğinden, dava açılmasında davacı tarafa kusur yüklenemez. Bu sebeple, dava açmakta kusuru olmayan davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Ancak, yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını da gerektirmediğinden; kararın, HUMK’nun 438. maddesi uyarınca düzeltilerek onanması gerekmiştir....
a ait mirası kayıtsız şartsız reddettikleri, Sulh Hukuk Mahkemesince mirasın reddinin tesciline karar verildiği ve bu kararın kesinleştiği, bu durumda artık mirası reddeden mirasçıların borçtan sorumlu olmayacakları anlaşıldığı, ancak davacıların mirası reddettiklerinden haberdar olması mümkün görülmeyen davalının yasal mirasçılar aleyhine takip yapmasında kötüniyet görülmediğinden tazminat talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, icra takip dosyasına konu kredi borcundan dolayı davacıların borçlu olmadıklarının tespitine, davacı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir....
Hükmü, davalı temyiz etmiştir. 1- Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2- Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 617. maddesi gereğince mirasçının alacaklısı tarafından açılan mirası reddin iptali isteğine ilişkindir. Mirası reddin iptali, bir tespit davası niteliğinde olup maktu karar harcına tabidir. Hal böyle iken mahkemece, nispi karar harcına hükmedilmesi doğru görülmemiş ise de bu husus, kararın bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden HUMK’nun 438/7 maddesi gereğince hüküm sonucunun aşağıdaki şekilde düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, borçlu İsmail Dilek'in şahsi mal varlığının borçlarını ödemeye yetmediğinden babası muris Mehmet Dilek'ten kalan taşınmazları mal kaçırma kastı ile mirası reddederek böylece çocuklarına kalmasını sağladığını, borçlunun muristen kalan mirası reddetdiğini ve buna yönelik kararın kesinleştiğini, diğer taraftan borçlunun miras hissesine haciz konulduğunu, mirası reddeden borçlunun miras payının miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi yasal mirasçılarına geçeceğini, bu nedenle de mirasçının miras yoluyla kendisine intikal eden taşınmazlardaki borçlunun hisseleri üzerine konulan haczin kaldırılmasına yönelik şikayetinde hukuki yararı bulunmadığını, mahkemece şikayetin reddi yerine kabulü yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğunu, Manavgat 1....
Bu kişilerin mirası reddetmeleri halinde sonra gelen zümrenin mirası reddedip reddetmemesine bakılmasın miras Sulh Hukuk Mahkemesine tasfiye edilmelidir. 614 maddesinde de açıkça sonra gelen mirasçıların Sulh Hukuk Hakimi tarafından reddin bildirileceği bunların 1 ay içinde mirası kabul etmezlerse mirası reddetmiş sayılacakları da açıkça düzenlenmiştir. Metin Erözlü'nün mirası en yakın yasal mirasçıları tarafından tamamen reddedilmiştir. Davacılar sonra gelen mirasçılar olup bunların mirası kabul edip etmedikleri yasa gereği olarak kendilerine sorulması gerektiği halde sorulmamıştır. 614 madde gereğince kabul beyanında bulunmadıkları ve bu yönde de kendilerine herhangi bir tebligat yapılmadığından açıkça reddetmiş sayılırlar. Kurumun davacıları yasal mirasçı olarak kabul edip adlarına ödeme emri çıkarması mümkün değildir....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 21.02.1980 tarih, 1980/5 Esas-1980/24 Karar sayılı kararı ile, ... ise ... 2.Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 03.04.1980 tarih, 1980/22 Esas-1980/49 Karar sayılı kararı ile 743 sayılı TKM'nin 545. maddesi gereğince mirası reddetmişlerdir. 743 sayılı TKM'nin 552/1. maddesi gereğince en yakın mirasçıların tamamı tarafından reddedilen miras iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. En yakın mirasçı kavramı ilk bakışta mirasçı olanları anlatır. Miras bırakan ...'ın en yakın mirasçılarının tamamı mirası reddedenler ..., ... ve ...'dir. Bu nedenle mirasçılardan ... mirası reddetmiş olduğundan ve miras iflas hükümlerine göre tasfiyeye tabi hale geldiğinden ...'in altsoyu olan ... ve ...'ya miras bırakan ...'dan mirasın intikal etmesi söz konusu değildir. Yine 743 sayılı TKM'nin 552/2. maddesi gereğince tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir. Bu durumda davacıların miras bırakan ...'...
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince; muris Mustafa'nın vefatıyla mirasçılarının mirasını reddettiği, yasal mirasçıların mirası ret etmesi halinde mirası ret edene kişinin payının miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçeceği, murisin tüm yasal mirasçılarının mirası ret ettiğinden dolayı miras payının tüm yasal mirasçılar sağ değilmiş gibi onların alt soylarına geçeceğinden dolayı iptali istenilen Aksaray Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2019/547 Esas ve 2019/693 Karar sayılı veraset ilamının usul ve yasaya uygun bir şekilde miras hisselerini belirlediğinden açılan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır....