Bu süre yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar," hükmünü içerdiğini, anılan hükümlere göre mirasçı davacılar yasada öngörülen sürede mirası ret beyanında bulunmadıklarını, diğer taraftan Türk Medeni Kanununun 610. maddesinde "Yasal süre içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 29.11.2007 tarihli 2007/195-317 sayılı kararıyla 26.5.2006 tarihinde ölmüş sayılmasına karar verildiği, mübrez veraset ilamına göre eşi ve çocukları olan mirasçılarının davaya dahil edildiği, davaya dahil edilen davalı mirasçıların ... 2.Sulh Hukuk Mahkemesinin 17.1.2008 tarihli 2008/36-58 sayılı kararıyla mirası reddettikleri dosya kapsamından anlaşılmakta olup bu hususlar taraflar arasında da çekişmesizdir. TMK’nun 612. maddesinde “En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir.” hükmü düzenlenmiştir....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2017/508 Esas - 2017/501 Karar sayılı ilamı ile mirası reddettikleri anlaşılmaktadır. Borçlu olduğu iddia edilen davalının mirasçılarının mirası reddetmesi halinde konunun miras hukuku hükümleri çerçevesinde çözülmesi gerekir. TMK'nın 612. maddesinde en yakın yasal mirasçıların mirasın tamamını reddetmesi halinde reddedilen mirasın iflas hükümlerine göre tasfiye edileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre tasfiyenin de Sulh Hukuk Mahkemesi'nce yapılması gerekeceğinden, mahkemece mahallin Sulh Hukuk hakimine durumun bildirilmesi, mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesi sağlanmalı, Sulh Mahkemesi'nce mirası reddedilen borçlular için atanacak temsilci ile davaya devam olunmalıdır....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 19.4.2012 tarih 2012/134 Esas 2012/329 Karar sayılı ilamı ile reddettiğini, bu durumu 8.1.2013 tarihinde öğrendiklerini belirterek davalı borçlunun mirası red tasarrufunun iptaline karar verilmesini talep etmiş, birleştirilen dava ile de davalı borçlu ...’ın 16.3.2012 tarihinde ölümü üzerine mirasçıları ..., ... ve ...’ın ... Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 7.5.2013 tarih 2013/334 Esas 2013/390 Karar sayılı ilamı ile muris ...’ın mirasını reddettiklerini belirterek mirası red kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... davanın süre yönünden reddini savunmuştur. Davalılar ... kendi adına asaleten ...’a velayeten iki davanın hukuki sebepleri farklı olduğundan birleştirme kararının kaldırılarak dosyaların tefrikini, esas davanın süre yönünden, birleştirilen davanın muris ...’ın terekesinin borca batık olması nedeniyle mirası reddettiklerinden esastan reddini savunmuştur. Davalılar vekili davanın süre yönünden reddini savunmuştur....
İİK’nın 282. maddesi hükmüne göre tasarrufun iptali davaları, borçlu ve borçlu Ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır somut olayda davalı borçlu ...’nun 30/03/2006 tarihinde öldüğü ve mirasçısı ... dışındaki mirasçıların, mirası reddettiklerine dair mahkeme ilamlarının dosyaya sunulduğu ayrıca bu ilamların içeriğine göre de tüm mirasçıların 15/09/2009 tarihli celsede mirası reddettikleri açıktır. Ne var ki az yukarıda belirtildiği şekilde mirasçılardan ...’in mirası reddettiğine dair ilam dosyaya sunulmuş değildir....
Sulh Hukuk Mahkemesinde 22/01/2019 tarihinde mirasın reddi davası açtığını, mirası kayıtsız şartsız olarak reddettiğini, davacının borçları ödememek ve alacaklıları zarara uğratmak amacıyla mirası reddettiği iddiasının tamamen gerçek dışı, soyut bir iddia olduğunu, kendisine ait mal varlığı ile her zaman borçlarını ödeyebildiği oranda ödediğini, TMK'nın kendisine verdiği yetkiyi kullandığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk derece mahkemesince "Davacı vekilinin İhtiyati haciz talebinin REDDİNE," şeklinde hüküm kurulmuştur....
mal etmiş akabinde de mirası reddetmişlerdir....
ve mirası reddetmeyen eşi Gülüzar Yıldırım olduğu şeklinde düzeltilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle, icra takibinin dayanağı olan ilama ait dava dosyasında borçluların kendilerine tebligat yapılmasına rağmen, mirası ret tarihi ile kararın kesinleşmesi arasındaki zaman diliminde borçluların dava dosyasına hiçbir beyanda bulunmamaları ve mirası ret kararını dahi sunmamaları nazara alındığında davacıların iyi niyetli hareket etmedikleri kanaatinin oluştuğunu, davacı borçlu T1'nün muris babası Kazım Akbıyıkoğlu'nun vasisi olup mirası ret kararı aldıktan sonra bile tebligatları almakla zımnen mirası kabul etmiş sayıldığını, murisin pek çok borcu bulunduğunu, TMK 617....
Şti. ünvanlı şirketi olduğunu ve bu şirketten dolayı vergi borçlarının olduğunu, 3 aylık sürede mirası reddetmediklerinden murisin terekesinin borca batık olduğundan bahisle mirasın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davacı T2 birleşen dosyada babasının terekesinin borca batık olduğundan bahisle mirasın hükmen reddini talep etmiştir. CEVAP: Mirasçıların 3 aylık yasal sürede mirası reddetmediklerini, mirası kabul ettiklerini, murisin borcunu bilmemelerinin mümkün olmadığını, mirasçıların murisin terekesini kabul anlamına gelecek davranışlarının ve tereke aktifinin araştırılması gerektiğini, davanın reddini savunmuştur....