nun ....Sulh Hukuk Mahkemesinin 1999/1242 Esas, 1999/611 Karar sayılı, 30.09.1999 tarihli kararı ile mirası reddettiğini belirterek, murise ait mirasçılık belgesinin verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kabulü ile muris ...'nun mirası (8) pay kabul edilerek; (2) payının murisin eşi .....'ya, (3) payının murisin kızı ....'ye, (3) payının murisin oğlu .......'ya aidiyetine, mirasçılardan ...., mirası kayıtsız şartsız reddettiğinden, mirasın reddinin hukuki sonuçlarının terekenin bölüştürülmesi sırasında dikkate alınmasına, karar verilmiştir Hükmü, davacı temyiz etmiştir. TMK'nun 495 ile 501. maddelerinde yasal mirasçılar, izleyen maddelerde de mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufu sonucu oluşan mirasçılık gösterilmiştir (TMK m. 516, 520, 521, 522). Bu yasal düzenlemeler göz önünde bulundurularak TMK'nun 598. maddesine göre düzenlenen mirasçılık belgeleri, aksi ispat edilinceye kadar geçerli olan, adına düzenlenmiş bulunan kişi ve kişilerin mirasçılığı lehine bir karine oluşturur....
İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Kurumlar Vergi Müdürlüğü vekili istinaf dilekçesi ile; Yerel mahkemece verilen kararın yersiz olduğunu, Türk Medeni Kanunu'nun 606. maddesine göre “miras, üç ay içinde reddolunabilir “610. maddesine göre “yasal süre içinde reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.” Murisin 20/09/2016 tarihinde vefat ettiği, bulunan borçların mirasçılar tarafından bilindiğinin karine olarak kabul edilmesi gerçeği göz önüne alındığında, davacının mirası reddetmeleri için belirlenen kanuni süreyi aştığı, bu nedenle mirası kayıtsız şartsız kazanmış olduğunun kabulü gerektiğini, süresi içinde mirası reddetmeyen mirasçının, mirası terekeye dahil tüm alacak ve borçlarla birlikte kazandığını kabul etmek gerektiğini, bu durumda da davacı mirasçının murisin ödenmemiş vergi borçlarından sorumlu olacağının da açık olduğunu, ayrıca mirasın hükmen reddine karar verilmesinin şartı olan iyiniyetin araştırılması ve Türk Medeni Kanunun 618....
Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme hakime aittir. (6100 sayılı HMK md. 33) Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesi gereğince "Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez." Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirası reddin iptali davası, murisin alacaklılarının, mirası reddeden mirasçıların buna haklarının olmadığının (TMK md.610/2) tespiti için açtığı davadır. (Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin E:2016/9015, K:2019/3112 sayılı kararında da aynı yönde kabul ve açıklamalara yer verilmiştir.)...
mirası reddinin iptaline karar verilmesini istemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, 12.10.2015 gününde verilen dilekçe ile mirasın gerçek reddi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 17.02.2016 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, Türk Medeni Kanununun 605/1. maddesine dayalı olup, hasımsız olarak açılan mirasın gerçek reddine ilişkindir. Davacı, babaannesi olan ...'nın 08.02.2015 tarihinde vefat ettiğini, kendisinden kalan mirası reddettiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir. Mirasın gerçek reddine ilişkin beyanın üç ay içinde yapılması gerekir (TMK m. 605/1, 606)....
ın vefatıyla geride mirasçı olarak kendilerinin kaldığını, murisin borçları bulunması nedeniyle mirası reddetmek istediklerini ileri sürerek mirasın reddinin tespitini istemişleridir. Katılma talebinde bulunan ... vekili 07.03.2016 havale tarihli dilekçesinde, 2016/288 sayılı icra dosyasından davacılara ödeme emri gönderildikten sonra murisin borcundan kurtulmak amacıyla bu davayı açtıklarını, davacıların murisin işlettiği kahveyi devrederek tereke işlemlerine karıştıklarını, murisin tüm bankalardaki birikimlerinin, vergi dairesindeki durumunun, işyeriyle ilgili beyannamelerin araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Katılma talebi hakkında olumlu yada olumsuz bir karar verilmemiştir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, katılma talep eden vekili temyiz etmişlerdir. Dava, mirasın reddinin tespiti istemine ilişkindir. TMK 605. maddesine göre; yasal mirasçıların murisin ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde mirası reddetmeleri gerekir....
nun 23.09.2014 tarihinde vefat ettiğini, murisin mirasının reddinin tespitini istemiştir. Mahkemece, ilk olarak davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vasisinin temyiz talebi üzerine, Dairemizin 02.05.2017 tarih, 2015/18363 Esas, 2017/3584 Karar sayılı ilamıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Yasal koşulların gerçekleşmesi halinde mirasçılar Türk Medeni Kanununun 605/1 maddesine dayalı dava açabilecekleri gibi, Türk Medeni Kanununun 605/2 maddesine dayalı dava da açabilirler. Gerçek ret, mirasçıların sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanı ile yapılır. (TMK m. 609) Yasal mirasçıların murisin ölüm tarihinden itibaren üç ay içinde mirası reddetmeleri gerekir. Bu süre hak düşürücü nitelikte olup mahkemece re'sen dikkate alınması gerekir....
Maddesi uyarınca malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı alacaklıları zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklılar ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Somut olayda muris ...’nın mirasçıları olan davacılar mirası reddetmişler ve keyfiyeti takip dosyasına sundukları dilekçe ile alacaklıya bildirmişlerdir. TMK 611 maddesi uyarınca mirasın reddi halinde tereke tüm hak ve borçları ile mirası reddetmemiş diğer mirasçılara geçecek olup tereke borçlarında mirası reddetmiş olan davacılar sorumlu tutulamaz. Davalı vekili mirasın reddinin iptaline ilişkin dava açacaklarını bildirmiş ise de mirasın reddi tarihinden ve reddin takip dosyasına bildirildiği tarihten itibaren yasal altı aylık sürede dava açılmadığı görülmüştür....
Mirasın hükmen reddinin tespiti davasında davanın açılması için herhangi bir süre öngörülmemiş iken, mirasın gerçek reddi davası 3 aylık süreye tabidir. (TMK m. 605/1, 606) Öte yandan; Olayları açıklamak taraflara, hukuki nitelendirme Hakime aittir (HMK.m.33). Somut uyuşmazlıkta; Davacıların, dava dilekçesinde, TMK 605/2 maddesine göre mirasın hükmen reddi talebinde bulundukları anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın mahkemenin görevli olmadığından bahisle usulden reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın yasal süre geçtiğinden bahisle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Hal böyle olunca, istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile; ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın 6100 Sayılı HMK'nın 353/1- a/3 maddeleri gereğince kaldırılarak dosyanın mahalline gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE Dairemizce, HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınmak suretiyle yapılan incelemede; Dava, alacaklıyı zararlandırmak amacıyla (kötüniyetle) yapılan mirası reddin iptali isteğine ilişkin olup, TMK'nın 617. maddesine dayanmaktadır. Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK. m. 617/1). Şu halde, kötüniyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir (TMK. m. 617). Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur....