GÖREVLİ MAHKEMEMİRASIN REDDİNİN İPTALİ 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 605 ] 5235 S. ADLİ YARGI İLK DERECE MAHKEMELERİ İLE BÖLGE ADL... [ Madde 6 ] 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 8 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup, gereği görüşülüp düşünüldü. Mirasbırakan 25.12.2007 tarihinde vefat etmiş, mirasçılarından kızı Pınar, 12.03.2008 tarihinde sulh hakimine başvurarak mirası kayıtsız şartsız reddettiğini bildirmiştir. Bu beyan sulh hakimince 16.06.2008 tarihinde tutanağa bağlanmıştır. İstek, mirası kayıtsız şartsız reddin iptaline ilişkindir (TMK m. 605/1). Sulh Hukuk Mahkemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile diğer kanunlarda belirtilen görevi yerine getirir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Türk Medeni Kanununun 617. maddesine dayalı Mirası Reddinin İptali istemine ilişkindir. Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK. m. 617/1). Şu halde, kötüniyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir (TMK. m. 617). Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur. İcra takibinin uzun süre devam etmesi, tek başına acze delalet etmez. Zira aczin ne suretle gerçekleşeceği İcra İflas Kanununda gösterilmiştir (İc.İf.K. m. 105 ve 143)....
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 08/09/2020 NUMARASI : 2019/369 ESAS, 2020/183 KARAR DAVA KONUSU : Mirası Reddinin İptali KARAR : Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK'nın 352 ve devamı maddeleri uyarınca dosya incelendi....
Hukuk Dairesi 2013/20779 Esas, 2014/17640 Karar sayılı ilamında; "...Dava Türk Medeni Kanunu'nun 605/1. maddesine dayalı olup, mirasın gerçek reddine ilişkindir. Mirasbırakan 19.09.2013 tarihinde ölmüş, mirasçısı olan eş ve çocukları 04.10.2013 tarihinde Sulh Hukuk Mahkemesi'ne yasal 3 aylık süre içerisinde verdikleri dilekçe ile mirasın gerçek reddi ile terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi talebinde bulunmuşlardır. Bu durumda Sulh Hukuk Mahkemesi'nin görevi mirasın gerçek reddinin tespiti ve ret beyanının özel kütüğe tescili ile mirasın, en yakın miraşçıların tamamı tarafından reddolunduğu gözetilerek terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinden ibaretttir (TMK. md. 612). Somut olayda mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen miraşçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce istemişlerdir....
Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/93 esas sayılı dosyasında mirasın reddinin iptali davası açtıklarını, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, mirasın reddinin iptali halinde takibin iptali davasının da reddine karar verileceğini, ayrıca gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine konu murise verilecek bir kısım taşınmazların murisin vefatından sonra 3 aylık süre beklenmeden temlik edildiğini ve bedelinin davacılar tarafından alındığını, alım satıma davacıların muvafakat verdiğini, davacıların kötü niyetinin söz konusu olduğunu ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İİK'nun 53. maddesine göre terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı, mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Medeni Kanundaki muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır. TMK'nun 606/1. maddesine göre ise, mirası ret süresi üç aydır....
Maddesine göre inceleme yapıldığından duruşma açılmamıştır. Dava; eczane tip sözleşmesinden kaynaklı, cezai şart işleminin iptali talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; Dairemizin kaldırma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda, davacının vefat ettiği ve en yakın mirasçılarının mirası reddettiği, mirasın TMK 501 maddesi gereği, devlete geçmesi nedeniyle ve davalı Kamu Kurumu olduğundan, davacı ve davalı sıfatları birleştiğinden bahisle karar verilmesine yer olmadığına, gerekçe itibariyle de, vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar vermiştir. Dosyanın istinaf sebepleri ile birlikte HMK nun 355. maddesi çerçevesinde incelenmesi sonucunda; TMK 501 maddesi gereğince; mirasçı bırakmadan ölen murisin terekesinin devlete geçeceği belirtilmiş olup, somut olayda ise, TMK 611 vd. kapsamında kalan, en yakın mirasçıların mirası reddetmesi söz konusudur....
Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için; terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlerin yapıldığının, mirası reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin kanıtlanması gerekir. Mirasın reddinin iptalinin istenebilmesi için mirasçılardan tamamının mirası reddetmiş olması gerekir (Murisin alacaklarının korunmasında). Bir mirasçı dahi mirası kabul ederse mirasın reddinin iptali istenemez. Türk Medeni Kanununun 610/2. maddesinde zamanışımı ve hak düşürücü süre öngörülmediğinden bu tür davayı açmak için herhangi bir süre yoktur....
Hukuk Dairesi Esas no: 2016/7489, Karar no: 2019/2050 sayılı ilamında ;"İstek, alacaklıları zararlandırmak amacıyla (kötüniyetle) yapılan reddin iptali isteğine ilişkin olup, Türk Medeni Kanununun 617. maddesine dayanmaktadır. Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse, alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler (TMK. m. 617/1). Şu halde, kötüniyetle redden söz edilebilmesi için, reddeden mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yetmediğinin sabit olması gerekir (TMK. m. 617). Onun için her şeyden önce davalı durumunda bulunan mirasçının malvarlığının borcunu karşılamaya yeterli olup olmadığı hususunun etraflı şekilde araştırılıp tespit edilmesi zorunludur. İcra takibinin uzun süre devam etmesi, tek başına acze delalet etmez....
Buna göre murisin alacaklıları tarafından TMK'nın 617. maddesine dayanılarak mirasın reddinin iptali davası açılamaz. Ayrıca TMK'nın 610/2 maddesi gereğince de "Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez." Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirasçının borcundan dolayı alacaklının mirasın reddinin iptali davası açabilmesi için murisin terekesinin borca batık olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Mahkemece, yukarıda belirtilen yasa maddeleri gereğince araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
Türk Medeni Kanununun 610/2 maddesi gereğince "Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya mirasbırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine maleden mirasçı, mirası reddedemez." Murisin alacaklıları tarafından bu hükme göre mirasın reddinin iptali davası açılabilir. Mirasın reddinin iptaline karar verilebilmesi için; terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlerin yapıldığının, mirası reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin kanıtlanması gerekir. Mirasın reddinin iptalinin istenebilmesi için mirasçılardan tamamının mirası reddetmiş olması gerekir (Murisin alacaklarının korunmasında). Bir mirasçı dahi mirası kabul ederse mirasın reddinin iptali istenemez....