T.. 27.01.2014 tarihinde vefat etmiştir. mirastan feragat sözleşmesi (TMK. md. 528) miras sözleşmesinin bir çeşidi olduğundan resmi vasiyetname şeklinde yapılması zorunludur (TMK md. 545 ve y. İç. B. K. 11.02.1959 tarihli 16/14 sayılı Kararı) Türk Medeni Kanununun 596 maddesi vasiyetnamenin açılıp okunmasına ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 528 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş bulunan mirastan feragat sözleşmelerinin vasiyetnamelerdeki usul doğrultusunda açılıp okunmasına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle temyiz edenlerin temyiz talebinin reddine karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz istemini içeren dilekçenin REDDİNE, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine, 01.07.2015 gününde oybirliği ile karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-BEDEL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, mirasbırakan babası ...'in 343 ada 97 ve 98 parsel sayılı taşınmazlarını 22.02.1988 tarihinde davalı oğluna satış göstermek suretiyle devrettiğini, temliklerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu, 97 nolu parsel üzerindeki binanın da mirasbırakanın gelirleri ile yapıldığını ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında tescile, mümkün olmaz ise payı oranında bedelinin tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı, çekişme konusu taşınmazların temlik tarihinde değerli olmadığını, devirlerin üzerinden çok zaman geçtiğini, davacının en geç 05.11.1990 tarihinde imzaladığı miras taksim sözleşmesi ile durumu öğrendiğini, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
DAVA TÜRÜ :Mirastan Feragat Sözleşmesinin İptali Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Davacılar; ...23.11.1949 tarihinde yapılan mirastan feragat sözleşmesinin iptaline karar verilmesini istemiş, mahkemece; ...’den önce öldüğünü , mirastan feragat sözleşmesinin davacıları etkilemeyeceğini ve...’nin mirasçıları olacağını ve bu davayı açmada hukuki yararlarının olmadığını belirterek reddedilmiştir. Bu hüküm davalılar tarafından temyiz edilmemiştir. Aleyhe bozma yapılamayacağına göre davacıların temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Açıklanan sebeple temyiz dilekçesinin REDDİNE, oybirliğiyle karar verildi. 19.06.2006 pzt....
Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2018/1082- 1289 E-K sayılı kararı doğrultusunda karar verilmesi gerektiğini, sadece atıfta bulunmakla yetinerek bu kararı göz ardı edildiğini ancak mirasçılık belgesi talepli kararlarda bürün mirasçıların tam ve net şekilde miras paylarının belirtilmediği takdirde resmi kurum ve kuruluşlarda buna dair yapılacak işlemlerin yapılamadığını, mirastan feragat veya diğer konular söz konun ise mirastan feragat edenin payının kimin lehine feragat etmişse pay olarak hesaplanıp belirtilmesi gerektiğinin söylendiğini, mahkemece verilen bilgi, belge ve deliller ışığında mirasçıların ve mirasçılara ait pay oranlarının herhangi bir şüpheye ya da herhangi bir şekilde karışıklığa neden olmayacak şekilde belirtilmesi gerektiğini, kararda bu şekilde bir açıklık bulunmadığı gibi parantez içinde atıfta bulunmak kaydıyla yazılan karar da usul ve yasaya aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle mirasçılık belgesinde bütün mirasçıların ve miras paylarının usul ve yasaya uygun şekilde açıkça...
Diğer taraftan, davacıların 16.10.1975 tarihinde düzenlenen mirastan feragat sözleşmesi ile, babaları ...'ın ölümü halinde intikal edecek 3647, 3649, 3650 ve 3642 parsellerdeki miras haklarından ve bu gayrimenkullerdeki mahfuz hak ve hisselerinden diğer mirasçı ... oğlu ... adına ve lehine olmak üzere ivazsız olarak feragat ettikleri anlaşılmaktadır. O hâlde, dosya kapsamı ve özellikle, asıl davada mirasçı davacıların çekişme konusu edilen taşınmazlardaki miras paylarından usulüne uygun düzenlenmiş mirastan feragat sözleşmesi ile feragat etmiş oldukları gözetilerek asıl davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir. Reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün bu yönden ONANMASINA. Davacıların öteki temyiz itirazlarına gelince; yukarıda açıklandığı şekilde davacıların 16.10.1975 tarihli mirastan feragat sözleşmesi ile kardeşleri ... oğlu ... lehine mirastan feragat ettikleri açık olup, muris ...'...
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının dayanağı olan protokolün esasen mirastan ivaz karşılığı feragat sözleşmesi olduğunu, davanın hukuki mesnetten yoksun olduğunu, belgenin şekil eksikliği nedeni ile geçersiz olduğunu, taraflara herhangi bir hak ya da borç yükleyemeyeceğini, mirastan feragat sözleşmesinin miras bırakan ile mirasçı arasında yapılması gerektiğini, sözleşme taraflarından ...'in mirasçılık sıfatının olmadığını, söz konusu sözleşmeye davacı adına vekaleten taraf olduğuna ilişkin herhangi bir ibarenin sözleşmede mevcut olmadığını, yine davalı ile davacı arasında miras bırakan-mirasçı ilişkisinin bulunmadığını belirterek öncelikle husumet yönünden, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde şekil eksikliği yönünden davanın reddine karar verilmesini istemiştir....
Burada temel kıstas şudur: Asliye hukuk mahkemesinde açılmış bulunan "Mirasçılık belgesinin iptali ve yeni mirasçılık belgesi verilmesi" davasında uyuşmazlık sadece yasal mirasçının miras payının iptali ve intikalini gösterir bir mahkeme ilamıyla giderilebilecek nitelikteyse, bu durumda asliye hukuk mahkemesince; Sulh hukuk mahkemesince mirasçılık belgesi düzenlenmesi sırasında göz önüne alınamayan murisin ölüme bağlı tasarrufları ya da mirasçının kendi iradesine dayanmayan sebeple mirasçılık sıfatının kaybı, mirasçı sıfatı kazanılması, yasal miras payının kısmen kesirli olarak bir bölümü veya tamamen kaybı veya edinilmesi sonucunu doğuran mirasçılıktan çıkarma (TMK m. 510- 512), mirastan feragat (TMK. m. 528.), mirasçı atama (TMK. m. 516.) mirastan yoksunluk (TMK. m. 578- 579) gibi hukuki işlem ve durumların yeniden düzenlenecek olan mirasçılık belgesine yansıtılması mümkündür....
tan intikal eden malvarlığının paylaşımı amacıyla müvekkilleri ile davalı ... adına annesi davalı ... arasında 19.12.1990 tarihli miras taksim sözleşmesinin imzalandığını, anılan sözleşme uyarınca davalı ...'nın miras payına karşılık 140.000.000 TL'nin diğer davalı ...'a ödendiğini, ancak davalıların mirastan müvekkilleri lehine feragat etmediklerini, sonrasında müvekkillerinin miras taksim sözleşmesine dayanarak davalı ... aleyhine açmış oldukları tapu iptali ve tescil istemli davanın da reddedildiğini, bu nedenle davalıların sebepsiz olarak zenginleştiklerini ileri sürerek; davalılara ödenen 140.000.000 TL'nin dava tarihi ile ulaşacağı değerin 19.12.1990 tarihinden işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiş, 10.12.2014 tarihli dilekçesi ile davalılardan Selvinaz'dan olan taleplerini 365.390,50 TL'ye artırdıklarını bildirmiştir....
İnal’ın kayden ...i olduğu 147 ada 4 parsel sayılı taşınmazı, mirastan mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak dava dışı oğlu ... İnal’a, ...’in de dava dışı amca oğlu ... İnal’a, en son ...’in de ...’in eşi davalı ...’a devrettiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, asıl dava davacısı ..., ayrıca murisi ...’in 1/3 oranında paydaşı olduğu 260 ada, 29 parsel sayılı taşınmazı da mirastan mal kaçırma amacıyla ve muvazaalı olarak dava dışı ... Akman’a, onun da murisin torunu olan davalı ...’a, ...’ın da dava dışı 3. kişiye devrettiğini ileri sürerek bu parsel yönünden ise miras payı oranında tenkise karar verilmesini istemiştir....
Davalı her ne kadar sağlığında babası tarafından kendisine miras payının verildiğini ve bu nedenle mirastan feragat sözleşmesi yaptığından bahisle 20/12/2012 tarihli mirastan feragat sözleşmesi sunmuş ise de sözlşemenin adi nitelikte yapılmış olması, resmi şekilde yapılmadığı (TMK.492 md) için bu sözleşmeye dayanamayacağı gibi sözleşmede şahit olaraktan herhangi bir üçüncü şahsın imza ve tanıklığının bulunmaması nedeniyle de yazılı delil başlangıcı olarakta değerlendirilmeyeceği, miras bırakan davalı babasının mirası ret tarihi itibarıyla mal varlığı değerinin 705.884 TL olduğu, davalı adına yapılan iki adet icra takibinin toplam talebinin 151.039,45 TL olması önüne alındığında davalının belirlenen mal varlığı değerinin de 39.939,69 TL olduğu anlaşıldığından mirasın reddi işleminin alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapıldığının kabulüne karar verilmekle Uşak 1....