Ödeme emri 07/08/2017 tarihinde davacı borçluya tebliğ edilmiş, borçlu tarafından süresinde 14/08/2017 tarihinde borca itiraz edilmiştir. İcra takibinin derdest olduğu iddiası borca itiraz niteliğinde olup, ilk takipten açıkça feragat edilmediği sürece yeni bir takip yapılmaz. Öte yandan sonraki takibin tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla yapılmış olmasının da sonuca bir etkisi yoktur. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2015/22001 Esas 2015/32459 Karar 22/12/2015 tarihli ilamı). Her ne kadar 2009/563 Esas ve 2009/2492 Esas sayılı icra takip dosyaları ile alacaklı tarafından Arhavi Öğretmenevi Müdürlüğüne karşı icra takibi başlanmış ise de öğretmenevinin borçlu sıfatı olmadığı HMK 124/3 maddesi gereğince bu sıfatın Milli Eğitim Bakanlığı'na ait olduğu görülecektir....
konusu takibi ilamsız icra yoluyla icra edebilmeleri sebebiyle müvekkili daha fazla mağdur etmek adına kötü niyetli olarak borca itiraz etmiş olması karşısında icra inkar tazminatı talepleri olduğunu beyanla izah olunan ve mahkemece resen değerlendirilecek sair hususlar nedeniyle borçlunun icra takibine yaptığı haksız ve kötü niyetli itirazların iptali ile icra takibinin devamına, borçlu aleyhine alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı/borçlu üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Borçlu, icra dosyasına itiraz ederek icra takibini durdursa ve itirazında ödeme emri ekine dayanak belgelerin eklenmemesi sebebiyle itiraz edemediğini bildirmese dahi, icra mahkemesinden takibin ve ödeme emrinin iptalini İİK'nun 58 ve 61. maddelerine dayalı olarak talep etmesinde hukuki yararı vardır. Mahkemece borçlunun, şikayet dilekçesinde yazılı şikayet nedenlerinin incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, borçlunun şikayet başvurusunda hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle istemin yazılı şekilde reddi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
İİK'nun 168/5. maddesi gereğince; kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile yapılan takipte, borca itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içerisinde icra mahkemesine sunulması zorunludur. Bu süre, hak düşürücü nitelikte olup, mahkemece re'sen gözetilmelidir. Somut olayda, borçlunun icra mahkemesine başvusu borca itiraz niteliğinde olup, borçluya gönderilen ödeme emrinin 30/07/2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise, icra mahkemesine 17/08/2015 tarihinde başvurduğu görülmekte olup, itirazın İİK'nun 168/5. maddesinde düzenlenen yasal 5 günlük süreden sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. O halde, mahkemece, borçlunun itirazının süre aşımı sebebiyle reddi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi doğru değil ise de, sonuçta istem reddedildiğinden sonucu doğru mahkeme kararının onanması gerekmiştir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının reddi ile sonucu doğru mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.'nun 366. ve HUMK.'...
Erzurum 5.İcra Müdürlüğü'nün 2020/281 Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden alacaklı T1 tarafından, borçlular İsak Pala ve Hayrettin Pala aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu T3'ya 10/01/2020 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun 13/01/2020 tarihinde borca itiraz ettiği, ayrıca aynı tarihte icra müdürlüğünce borçlu yönünden takibin durdurulmasına karar verildiği anlaşılmış, davacı alacaklı tarafından borca itiraz eden T3 aleyhine itirazın kesin kaldırılması talebi ile icra hukuk mahkemesine dava açıldığı, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı alacaklı vekili tarafından dosyaya sunulmuş olan banka dekontları ve makbuzlarının İİK 68 maddesinde sayılan nitelikte belgeler olması sebebiyle davanın reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istemi ile istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Erzurum 5....
Davacılar T2 T3 ve Yılmaz Subaş vekili istinaf dilekçesi ile; Davalı bankanın istinaf dilekçesinde muris Hüseyin'in emekli maaşı almak için SGK ile davalı banka arasındaki protokolden bahsettiğini, bahsedilen bu hususun dava konusu ile hiçbir alakası olmadığını, işbu davanın konusu MİRASIN HÜKMEN REDDİ olduğunu, davacı müvekkillerinin borca batık olan terekeyi kabul etmek zorunda olmadıklarını, keza yasa koyucu da açıkça borca batık olan terekenin reddedilmiş sayılacağını kanun hükmü olarak düzenlediğini, böyle bir durumda davacı müvekkillerinin kötü niyetli olduğu veya sebepsiz zenginleştiği hiçbir hal bulunmadığını, davalı bankanın, davacı müvekkillerinin mirası reddetmelerinden dolayı murise ait emekli maaşını almalarını sebepsiz zenginleşme olarak belirttiğini, sebepsiz zenginleşme haklı bir sebep olmaksızın, bir başkasının mal varlığından veya emeğinden kaynaklı olarak zenginleşme hali olduğunu, fakat dava konusunda böyle bir durumun söz konusu olmadığını, davacı müvekkillerinin yalnızca...
Görüldüğü üzere, takip konusu alacak murisin vefat tarihinden sonraki bir tarihe ilişkin olduğundan borçlu tereke borcu sebebiyle değil, şahsi borcu nedeniyle takip edilmektedir. Bu nedenle borçlunun mirasın reddine ilişkin mahkeme kararına dayanarak takibin iptalini istemesinin bir dayanağı yoktur. Borçlunun icra mahkemesine başvurusunun reddi bu nedenle yerindedir. 17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, uyuşmazlığın borçlunun mirasın reddi nedeniyle takibin iptaline ilişkin isteminin borca itiraz mı, yoksa şikâyet mi olduğu noktasında toplandığı, imzaya itiraz dışındaki itirazların borca itiraz olması nedeniyle borçlunun isteminin borca itiraz olduğunun kabulü gerektiği, borçluya ödeme emri tebliğ edilmediğinden takibin kesinleşmediği, borca itirazın icra dairesine bildirilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir. 18....
edilmemiş olduğunu, itiraz dilekçelerinin 2....
Dava borca batıklığa dayalı iflas istemine ilişkin olduğundan, davacı şirketin aktiflerinin pasiflerini karşılayıp karşılamadığı araştırılmış ve bu konuda bilirkişi incelemesi de yapılmıştır. Davacı şirketin -26.763,72 TL tutarında borca batık olduğu tespit edilmiştir. Borca batıklık tutarı düşük bir miktardır. Ancak ilanla dosyaya müdehale eden ve iflasın kötüniyetli olup olmadığı ile ilgili bir iddia ortaya koyan alacaklı çıkmamaıştır. Bu nedenle rayiçte 26.763,72 TL tutarında borca batık olduğu anlaşıldığından davacının iflasına karar verilmiştir. H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere ; 1-DAVANIN KABULÜ İLE; -Bursa Ticaret Sicilinin ... sicil numarasında kayıtlı ......
nun terekelerinin borca batık olduğundan muris mirasçıları vasisi tarafından takibe itiraz edilmesinin haklı olduğu gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere ve özellikle mirasın reddi sebebiyle asıl borçluların sorumluluğu kalmadığına göre kefaletin feriliği prensibi uyarınca kefilin de sorumluluğunun sona ermesi nedeniyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 26.05.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi. ....