Bu durumda, borçluların mirasın reddi nedeniyle takibin iptaline yönelik talepleri, İİK'nun 168/5. maddesi kapsamında borca itiraz olmakla niteliğinde olup bunun davacı tarafından şikayet veya borca itiraz olarak nitelendirmesinin HMK mad. 33 maddesi düzenlemesi nedeniyle önemi yoktur (12 HD esas no: 2018/2535 karar no: 2018/3531) Bu durumda davacıların tarafları konuları aynı olan takipten önce mirası reddettiklerini, murisin borcundan dolayı sorumluluklarının bulunmadığına ilişkin borca itirazları yönünden HMK'nun 114/1- ı maddesi gereğince derdestlik dava şartı yokluğu nedeniyle reddi isabetli ise de başvuruda bulunan davacıların imzaya itirazı yönünden yargılama faaliyetine girilmemesi, değerlendirme yapılmaması ve hüküm kurulmaması ve davacının davasını tümden reddi isabetsizdir....
Dava dilekçesinde davacı imzaya da itiraz ettiğini belirtmesine rağmen, 15/11/2018 tarihli duruşmada, imzanın kendisine ait olduğunu, imzaya itiraz ile açıklamak istediği hususun takip dayanağı bononun imza beyannamesinin sahte şekilde bonoya çevrilmesi hususu olduğunu beyan ettiği, bu hali ile davacının itirazının İİK'nın 168/5. maddesine dayalı borca itiraz niteliğinde olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, itiraz hakkında İİK'nın 169/a maddesinin uygulanması gerekmekte olup; anılan maddenin 6. fıkrasında borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle reddi halinde takibin muvakkaten durdurulmuş olması koşuluyla alacaklının isteği üzerine borçlunun takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edileceği hükme bağlanmıştır....
İcra Müdürlüğü'nün 2020/2863 E. sayılı dosyası ile müvekkiller Suzan Sezer, Avedis Sezer, Süren Sezer ve T1 aleyhine ilamsız icra takibine girişildiğini, girişilen işbu ilamsız icra takibine ilişkin ödeme emri müvekkillerine ayrı ayrı farklı tarihlerde tebliğe çıkarıldığını, mezkûr ödeme emri, ilk olarak müvekkilinin Süren Sezer tarafından 19.02.2020 tarihinde tebellüğ edilmiş olup, bu vasıtayla yine bu tarihte taraflarına ödeme emrinden haberdar olunduğunu, müvekkillerinin herhangi bir hak kaybı yaşamaması adına 20.02.2020 tarihinde, yasal süresi içerisinde, müvekkillerinin böyle bir borcu bulunmaması sebebiyle müvekkillerinin tümü bakımından borca itiraz edildiğini, müvekkillerinin kimisinin adresinin yurtdışı olması, tüm tebligat işlemlerinin ilk tebliğ tarihi olan 19.02.2020 tarihinden itibaren yasal borca itiraz süresi içerisinde gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin belirsiz olması dolayısıyla, daha sonra kendisine ödeme emri tebliğ edilecek müvekkilleri bakımından bilahare borca itiraz...
İş Mahkemesinde 2016/456 Esas sayılı davanın açıldığını yargılamanın halen devam ettiğini görüldüğü üzere müvekkillerinin borca batık tereke sebebiyle haciz tehdidi altında olup murisin borçları sebebiyle her gün yeni bir takiple karşı karşıya kalma riski altında olduklarını murisin terekesinin pasiflerinin aktiflerinden fazla olup bu halde terekenin açıkça borca batık olduğunu bildirerek terekenin borca batık olduğunun tespitiyle mirasın hükmen reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı; açılan davanın öncelikle derdestlik nedeniyle reddi gerektiğini, kurum tarafından başlatılan takibe karşı İstanbul 22....
(HMK m. 19) Somut olayda, alacaklısının T7 ve SGK müdürlüğü, borçlusunun ise davacıların murislerinin olduğu icra takibi sebebiyle terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddi davasının açıldığı, davalı T7 tarafından kanuni süresinde ileri sürülmüş bir yetki itirazında bulunulduğu ve davalının yerleşim yerinin "İstanbul" olduğu anlaşılmakla, uyuşmazlığın İstanbul 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. Bu nedenle mahkemece verilen yetkisizlik kararında isabetsizlik bulunmamaktadır. İzah olunan gerekçeler karşısında, davacıların istinaf talebinin reddi gerekir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, Mirasın Hükmen Reddi istemine ilişkindir. TMK'nun 605/1 maddesinde gerçek ret, 605/2 maddesinde ise hükmen ret düzenlenmiştir. Mirasın gerçek reddine ilişkin dava, Türk Medeni Kanununun 606/2. maddesinde belirtilen 3 aylık süre içerisinde, hasım gösterilmeden ve mirasın reddi için herhangi bir sebep ileri sürülmeden Sulh Hukuk Mahkemesine açılmalıdır. Mirasın hükmen reddi ise süreye tabi olmayıp murisin terekesinin borca batıklığının mirasçılar tarafından ileri sürülmesi halinde, murisin tespit edilebilen alacaklıları hasım gösterilmek sureti ile malvarlığı hakkına ilişkin olduğundan HMK'nun 2/1 maddesi gereğince Asliye Hukuk Mahkemesinde açılması gereken davalardandır. Uygulamada gerçek red mi, hükmen red mi olduğu karıştırılan bu tür davalarda görevli mahkeme belirlenirken, terekenin borca batıklığının ileri sürülüp sürülmediği hususuna dikkat etmek gerekecektir....
Mahkemece; davalı aleyhine İstanbul 37.İcra Müdürlüğü'nün 2017/9113 Esas sayılı takip dosyası ile icra takibi başlatıldığı, davalı tarafından 04.04.2017 tarihli dilekçe ile icra takibine, İcra Müdürlüğünün yetkisine, borca, faize ve ferilerine ilişkin itiraz dilekçesi sunulduğu, her ne kadar dosya içerisinde takibe itiraz dilekçesinin davacı alacaklıya tebliğ edildiğine dair icra dosyası içerisinde belge bulunmasa da davacı alacaklı tarafından icra takip dosyasına 07.07.2017 tarihli talep dilekçesi sulunmuş ve dilekçede; borçlu tarafından 04.04.2017 tarihli borca ve yetkiye itiraz dilekçesi sunulduğu, bu doğrultuda dosyanın yetkili İcra Müdürlüğü'ne gönderilmesi talebinde bulunulduğu, dolayısıyla davacı alacaklı tarafından en geç 07.07.2017 tarihinde borca itiraz dilekçesinden haberdar olduğunun kabulü gerekeceği, itirazın iptali davasının, bir yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığından usulden reddine karar verilmiştir....
Somut olayda, borçluya ödeme emrinin 09.04.2015 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise, İİK'nun 168/4-5. maddesinde öngörülen yasal beş günlük süreden sonra 15.04.2015 tarihinde icra mahkemesine başvurarak imzaya ve borca itiraz ettiği görülmüştür. Bu durumda, mahkemece istemin süre aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366. ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca re'sen (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/09/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline karşı borcunu ifa etmeyen borçluya------icra takibi başlatılarak ilamsız takipte ödeme emri gönderildiği, davalının söz konusu ödeme emrine kötü niyetli olarak itiraz etmekle icra takibini durdurduğu, borçlu ile huzurdaki dava sürecinden evvel ---- sebebiyle arabulucuya başvurma şartı gereği ------- görüşme yapıldığı, ancak taraflar arasında dilekçe ekinde ibraz edilen tutanaklar ile de sabit olduğu üzere, anlaşma sağlanamadığından işbu dava ikame edildiği, borcunu ifa etmemiş olan davalı tarafın borca itirazının iptali ile kötü niyetli olarak inkâr ettiği borcu yerine getirmesine ve haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz etmesi sebebiyle aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini, yargılama gider ve masrafları ile vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep etmiştir....
İcra Müdürlüğü 2017/26173 E sayılı icra dosyasına yönelik olarak imzaya ve borca itiraz etmiş olup, 22/10/2019 tarihli duruşmada imzaya itiraz etmişlerse de; imza itirazları bulunmadığını ve borca “itfa” sebebiyle itiraz ettiklerini beyan etmiştir. Davacıya itfa iddiasına ilişkin belgeleri sorulmuş ancak dosyaya ibraz etmemiştir. Dosya mevcut durumu ile Bilirkişiye tevdi edilmiş ve 02/11/2020 tarihli raporda faiz isteminde 232,06 TL fazlalık olduğu ve takipten sonra işletilecek faiz oranının %10,50 TL istenmiş ise de 9,75 olması gerektiği belirtilmiş olmakla Mübrez rapor hüküm kurmaya elverişli bulunmuş , Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; 24....