Diğer taraftan dava konusu 272 ada 19 parsel ... taşınmazda 26.09.1941 yılında ölen ...’nin mirasçıları arasında 13.12.1988 yılında yapılan kadastro tespitinden sonra 29.11.1990 tarihli, 9765 yevmiye numaralı miras taksim sözleşmesinin düzenlendiği kadastro tespitinin 08.02.1991 tarihinde kesinleştiği ve ... adına 23/32 payın tescil edildiği, ... mirasçılarından oğlu ...’nin 16.01.1994 tarihinde öldüğü davacı ...’un ...’ın kızı olmakla ... ve ... mirasçısı olarak eldeki davayı ... mirasçılarına yöneltmek suretiyle açtığı ve ... mirasçıları arasında yapılan miras taksim sözleşmesi gereğince taşınmazın tamamının kendisine bırakıldığını ileri sürerek kendi adına tapu iptal ve tescil talebinde bulunduğu anlaşılmaktadır. ... Medeni Kanununun 676. madde hükmüne göre, 4. 29.11.1990 tarihli, 9765 yevmiye numaralı miras taksim sözleşmesi geçerli olup bu sözleşme uyarınca ...’in dava konusu 272 ada 19 parsel ... taşınmazdaki payını ...’a bıraktığı açıktır....
Davacı vekili, müvekkili T1 ile davalıların murisi Şahin Can'ın kardeş olduklarını, 2012 yılında aralarında yaptıkları adi yazılı taksim sözleşmesi uyarınca 107 ada 68 parsel sayılı taşınmazın dilekçe ekinde örneği sunulan kısmı ile 108 ada 56 parsel sayılı taşınmazın tamamının davacıya düştüğünü, taksim tarihinden bu yana çekişmeli taşınmazların taksime uygun şeklide kullanıldıklarını beyanla; tapu iptali ve tescil istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalılar vekili, taksim sözleşmesinin yapıldığı tarihte çekişmeli taşınmazların paylı mülkiyet hükümlerine tabi olduğunu, dolayısıyla tereke malı olmaktan çıktığını, taşınmazlar tereke malı olmuş olsa idi tüm mirasçıların katılımı ve yazılı şekilde yapılması kaydıyla taksim edilebileceklerini ancak taksim sözleşmesinin yapıldığı 2012 yılında taşınmazların paylı mülkiyete geçtiğini, dolayısıyla yapılan taksim sözleşmesinin geçerli olmadığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Dava konusu 95 ada 34 parsel, 4 nolu bağımsız bölüm,10.01.1984 tarihinde satış yoluyla ortak miras bırakan ... adına tescil edilmiş, 04.09.2003 tarihinde intikal yoluyla 1/3 paylı mülkiyet şeklinde davacı ve davalılar adına tescil edilmiştir. Dava; miras taksim sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir. TMK'nun 676. (MK.611) maddesinin 1.fıkrası hükmünde, mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya mirasçılar arasında yapacakları paylaşma sözleşmesinin mirasçıları bağlayacağı belirtilmiş, aynı maddenin son fıkrasında da, paylaşma sözleşmesinin geçerliliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğu vurgulanmıştır. Davacı vekili, taşınmazın 1997 yılında mirasçılar arasında yapılan sözlü taksim sonunda vekil edenine kaldığını ileri sürmüştür. Ortak miras bırakan ..., 1992 yılında ölmüştür....
beyanı doğrultusunda işlem yapılması, ayrıca 30 parselle ilgili tarafların ortak iradesini yansıtan miras taksim sözleşmesi bulunmadığından dolayı davacının miras bırakanından kendisine gelen 1/5 hissenin de gözetilmesi, davacıya verilecek hissenin 1/5 hisseden az olamayacağının gözetilmesi gerektiğinin ve miras taksim sözleşmesi ile ilgili ispat yükünün davacı tarafta olduğunun düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir....
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olaya gelince; asıl dava davacıları ile davalıların akdetmiş oldukları miras taksim sözleşmesinin tarihinin 17.03.2008 olduğu ve tapuya şerh edilmediği, birleşen dosya davalıların haciz şerhinin 05.06.2008 tarihli olduğu anlaşılmaktadır. O halde; her ne kadar mahkemece asıl davanın kabulü ile dava konusu taşınmazlar hakkında tapu iptali ve tescil kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamakta ise de miras taksim sözleşmesinin tapuya şerh verilmediği gözönüne alındığında, birleşen dosya davalılarının iyiniyetli 3. kişi oldukları ve TMK’nın 1023. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazlardaki haciz şerhlerinin terkininin davalıların teminat hakkını ortadan kaldıracağı gözetilerek karar verilmesi gerekirken birleşen dava hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir....
CEVAP Davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; davanın öncelikle süre yönünden reddini, yazılı miras taksim sözleşmesinin davacı adına bağlayıcı olduğunu, miras taksim sözleşmesi gereği yerine getirildikten sonra miras payı karşılığını tam alamaması nedeniyle fesih hakkının bulunmadığını, davalılardan ...'un fiil ehliyeti bulunmasa dahi bu durumun davacıya sözleşmenin iptalini isteme hakkını vermeyeceğini, davacının miras taksim sözleşmesine göre kendisine düşen 5 adet taşınmazı 2014 yılından beri kullandığını ve bugüne kadar da itiraz etmediğini belirterek, davanın reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının miras taksim sözleşmesine göre payına düşen taşınmazları kullandığı, sözlü olarak taksimatı tapuda resmileştirme iradesi görüldüğünden taksime karşı rıza gösterdiği kanaatine ulaşıldığı ve davacının davasını ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. IV....
Sözleşmenin içeriğinden miras taksiminin amaçlandığı anlaşılmaktadır. Miras taksim sözleşmesi de tüm mirasçılar bir araya gelerek yapılması gerektiğinden ve bu sözleşmede birtakım mirasçıların imzası bulunduğundan yazılı sözleşmenin miras taksim sözleşmesi sayılması da mümkün değildir. Ezcümle sözleşmede davalılar yer almadığından taraflar arasında yapılmış yazılı bir sözleşme yoktur. Buna karşılık inanç sözleşmesi için yazılı şekilde yapılması ispat şartıdır. Miras taksim sözleşmesinin ise tüm mirasçıların katılımıyla ve adi yazılı şekilde yapılması geçerlilik şartıdır. Ancak edimler ifa edilmeye başlandıysa şekle aykırılığın öne sürülmesi hakkın kötüye kullanılması yasağına gireceğinden artık şekle aykırılık iddiası dinlenemez....
Dava, miras taksim sözleşmesi nedeniyle itirazın iptali, karşı dava ise yine miras taksim sözleşmesinde belirtilen bedelin bir kısmından irade sakatlığı nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece uyuşmazlığın miras taksim sözleşmesinden kaynaklandığı, murisin yerleşim yeri Lüleburgaz olduğu bildirilerek HMK.nun 11. Maddesi gereğince mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, verilen karar davalı karşı davacı vekilince istinaf edilmiştir....
Davacı, kadastroda dava konusu parsellerin ortak miras bırakan ... adına tespit ve tescil edildiğini, ........... ölümünden sonra 10.04.2002 tarihli haricen düzenlenen senetle kök muristen kalan yerlerin taksim edildiğini, taksim sonucu kendisine isabet ettiğini belirterek iptal ve tescil istemiştir. Taşınmazların dip muristen kaldığı tartışmasızdır. Mirasçılar arasındaki taksim sözleşmesinin geçerli olması için tüm mirasçıların bizzat veya yetkili vekilleri tarafından taksim sözleşmesini imzalamaları icapeder. Somut olayda, ortak miras bırakan ...'nun mirasçılarını gösterir ve dosya arasında bulunan ............ Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2011/123 Esas-2011/137 Karar sayılı veraset belgesi bulunmaktadır. Taksim sözleşmesindeki kişiler dışında başkaca mirasçılarında olduğu görülmüştür. Bu durumda, söz konusu taksim sözleşmesi geçerli değildir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi KARAR Dava, miras taksim sözleşmesinin iptali isteğine ilişkin olup kararın temyizen incelenmesi görevi Yargıtay 8.Hukuk Dairesine verilmiştir. SONUÇ: Dosyanın görevli Yargıtay Yüksek 8.Hukuk Dairesi Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 08.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....