Asliye Hukuk Mahkemesinin 03/03/2016 tarihli ve 2012/166 E., 2016/91 K. sayılı kararıyla; davanın dayanağının tarihi 23/08/2003 ya da 23/08/2007 olarak yazılı taksim sözleşmesinin olduğu, bu sözleşme dışında 13 Ağustos 2000 tarihli bir sözleşmenin daha sunulduğu, bir kısım davalılar tarafından 2000 tarihli rızai taksim sözleşmesinin geçerli olduğu ve taksimin buna göre yapıldığının ileri sürüldüğü, miras taksim sözleşmesinin geçerlilik koşullarının TMK'nın 676. maddesinde düzenlendiği taraflar arasında yapılmış iki adet yazılı sözleşme olduğuna göre ikincisinin geçerli olduğunun kabul edilmesi gerektiği, ikinci sözleşmenin tarihinin 2003 ya da 2007 olmasının esasa etkisinin olmayacağı, ...'...
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı ..., Alanya İlçesi ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 144 ada 3, 146 ada 6, 205 ada 31 ve 34 parsel sayılı 1.702.33, 101.35, 4.510.37 ve 1.650.97 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların davalı ... adına; 244 ada 7 parsel sayılı 2.043.63 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini ancak tutanağın gerçeği yansıtmadığını dava konusu taşınmazların kök muris ...’dan geldiğini ve terekesinin mirasçılar arasında taksim edilmediğini ileri sürerek miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu kayıtların iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir....
HUKUK DAİRESİ DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu kaydının iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacı ..., Alanya İlçesi Kayabaşı Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 144 ada 3, 146 ada 6, 205 ada 31 ve 34 parsel sayılı 1.702.33, 101.35, 4.510.37 ve 1.650.97 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların davalı ... adına; 244 ada 7 parsel sayılı 2.043.63 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini ancak tutanağın gerçeği yansıtmadığını dava konusu taşınmazların kök muris ...dan geldiğini ve terekesinin mirasçılar arasında taksim edilmediğini ileri sürerek miras yoluyla gelen hakka dayanarak tapu kayıtların iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiştir....
Geçerli bir miras taksim sözleşmesinden bahsedebilmek için, taşınmazın tüm paydaşlarının katılımı ile yazılı bir belgenin düzenlenmesi gerekmektedir. 10.12.1952 gün ve 1950/2 E., 1952/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da aynı yöne işaret edilmiştir. Bu şekilde hazırlanmış geçerli bir miras taksim sözleşmesinin bulunması durumunda paydaşlar bu belgeye dayanarak tapu iptali ve tescil talebinde bulunabileceklerinden ortaklığın giderilmesi davası açmalarında hukuki yararları olmayacaktır. Eldeki davadaki taksim sözleşmesinin incelenmesinde; sözleşmenin tüm mirasçıların katılımı ile düzenlenmediği ve tamamı tarafından imzalanmadığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda, yukarıda bahsedilen ilkelere göre, geçerli bir miras taksim sözleşmesinden söz edilemeyeceğinden mahkemece işin esasının incelenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, taşınmazların fiilen taksim edildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.....
Somut olayda, dava konusu taşınmazın muristen kaldığı ve tüm mirasçıların katılımıyla yapılan geçerli bir taksim sözleşmesinin bulunmadığı, ayrıca davacının miras payının davalıya satıldığının da ispatlanamadığı kabul edilmesine rağmen, hüküm fıkrasında gerekçeye aykırı şekilde davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi, tüm dosya kapsamına göre, çekişmeli taşınmazın muristen kaldığı ve mirasçılar arasında taksim edilmediği sabit olduğuna ve davacının miras payını davalıya sattığı da ispatlanamadığına göre, davacının miras payına yönelik davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi de isabetsiz olup, davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 03.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Sözleşmenin iptali KARAR Taraflar arasındaki uyuşmazlık miras taksim sözleşmesinin iptali istemine ilişkin bulunduğuna göre, hükme yöneltilen temyiz itirazlarının incelenmesi Yüksek Yargıtay (2.) Hukuk Dairesine ait olmakla gereği için dosyanın anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 29.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Davalılar ise taraflar arasında murisin ölümünden sonra miras taksim sözleşmesi yaptığı ve sözleşmenin tarafları bağladığı ayrıca bir kısım taşınmazların bedelinin murise ödendiğini ileri sürmüştür. Mahkemece miras taksim sözleşmesinin geçerli olduğundan davanın reddine karar verilmiş ise de; mahkemece yapılan değerlendirme doğru olmamıştır. 1- Tarafların murisi T9 13/10/2018 tarihinde vefat etmiştir.Taraflar ve dava dışı mirasçı Nazmiye Baş'ın da yer aldığı yani tüm mirasçıların katılımı ile Konya 5.Noterliğinin 06/11/2018 tarihli miras taksim sözleşmesi yapıldığı, taksim sözleşmesinin içeriğinde murisleri Ümmü Baş ve muris T9'tan intikal eden menkul ve gayrimenkulleri taksim ettiklerini, davacıların murislerin menkul mallarını aldıklarından gayrimenkul malları almadığı belirtilmiştir. Söz konusu miras taksim sözleşmesinde dava konusu taşınmazlarla ilgili bir anlaşma ve paylaşma olmadığı gibi dava konusu taşınmazlardan bahsedilmemiştir....
ın ek taleplerde bulunduğunu ve sözleşmeyi yerine getirmeyeceğini bildirdiğini beyan ederek, dava konusu taşınmazların muris adına olan tapu kaydının iptali ile miras taksim sözleşmesine göre davacılar adına tapuya kayıt ve tescilini talep etmiştir. Davalı ... cevabında, miras taksim sözleşmesine göre miras payını ...'e sattığını, davalı olmak istemediğini beyan etmiştir. Davalı ... vekili, davacılar tarafından müvekkilinin mirasçılık hakkı doğduğundan itibaren kazanmış olduğu alacaklarının ödeneceği taahhüt edildiği için müvekkilinin miras taksim sözleşmesini kabul ettiğini, ancak taahüdün yerine getirilmediğini ve alacaklarının ödenmediğini, davacının dava değerini fahiş olarak yüksek gösterdiğini, bu şekilde yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile müvekkilini zarara uğratmayı hedeflediğini belirterek, açılan davanın reddini savunmuştur....
CEVAP: Davalılardan T10 vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, dava konusu taşınmazların miras taksim sözleşmesi ile taraflar arasında taksim sözleşmesi gereğince tapuya intikal ettirildiğini, ancak taksim sözleşmesinin tarafların payları oranında yapıldığını, resmi memur önünde yapılan işlem nedeni ile davacıların buna güvenerek imza attıklarını, mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar denildiğini, bu maddeye göre yapılan taksim sözleşmesinin taraflar için bağlayıcı olup geçerli olduğunu beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş; Davalı T12 vekili; müvekkili idareye husumet yöneltilemeyeceğini, davanın dava konusu taşınmazdaki payları artan kişilere yönetilmesi gerektiğini, davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, tapu kaydında yapılan işlemin tarafların kendi aralarında yapılan miras taksim sözleşmesine dayandığını, müvekkili...
Tarafların murisi Saadettin Özel 11.02.1987 tarihinde vefat etmiş olup, taraflar arasındaki miras taksim sözleşmesi dinlenen davalı tanıklarının beyanlarına göre, 2007 yılında yapılan kadastro çalışmalarından önce vaki olmuştur. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 15/1-3 maddesine göre, tapuda kayıtlı olmayan taşınmaz malların aynı Kanunun 14. maddesi gereğince belirlenen zilyetleri arasında taksim edildikleri belgelerle veya bilirkişi veyahut tanık beyanlarıyla sabit olduğu taktirde bu mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunur. Taksim murisin ölümünden sonra kadastrodan önce tapusuz taşınmazlar üzerinde yapıldığına göre, bu taksimin varlığının şahit beyanlarıyla ispatı mümkündür. Mahkemenin TMK.nun 676/son maddesine göre, kadastro işlemlerinden sonra tapulu taşınmazlar için vaki olacak miras taksim sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılması gerektiğine ilişkin kanun hükmü gözönünde bulundurularak davanın reddine karar verilmiş olmasında isabet bulunmamaktadır....