WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır. O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terkedildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, Medeni Kanunu'nun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi ve Ecrimisil ... ve ... ve ... aralarındaki elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair .... Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen 11.11.2013 gün ve 189/363 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, tapuda Hazine adına kayıtlı bulunan 292 ada 22 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan binanın tarafların ortak murisinden kaldığını, mirasçılar arasında yapılan taksim sonucunda dava dışı ... ve ...'...

      KARAR Davacı vekili, tarafların babası ... ... ...’un 17.08.2004 tarihinde vefat ettiğini, murisin vefatından sonra mirasçıların bir araya gelerek miras taksim sözleşmesi yaptıklarını, ayrıca tarafların annesi ... ...’un da 17.10.2009 tarihinde vefat ettiğini, vefatından önce 22.11.2006 tarihli vasiyetname düzenlediğini açıklayarak, 225 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki işyerinin miras taksim sözleşmesinde özellikleri tanımlanan bölüm mülkiyetinin, miras taksim sözleşmesi ile anne ... ...’a bırakılıp, anne ... ...’un az yukarıda bahsedilen vasiyetname ile davacıya bıraktığı beyan edilen 225 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 1. katında yer alan dairenin tamamının olmaz ise taşınmazın 1/2 mülkiyetinin, miras taksim sözleşmesi ile anne ... ...’a bırakılan 225 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 2. katında yer alan dairenin 1/2 mülkiyetinin, miras taksim sözleşmesi ile anne ... ...’a bırakılan 423 ada 1 parselde kayıtlı deponun 1/2 mülkiyetinin vekil edeni adına tesciline karar verilmesini istemiştir...

        K A R A R Davacı, davalı ile ortak murisinden kalan taşınmazlar hakkında, Erdek Noterliğinde 04/10/2000 tarihinde düzenleme şeklinde miras taksim sözleşmesi yapıldığını, sözleşme uyarınca davalının 68 ada 1 parsel sayılı taşınmazın, davalı adına olan 1/4 hissesinin tarafına devredildiğini, miras taksim sözleşmesi uyarınca bir kısım edimlerin karşılıklı olarak yerine getirildiğini, ancak davalının dava konusu hisseyi tapudan devir ve temlik etmediğini belirterek miras taksim sözleşmesi uyarınca dava konusu 68 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına kayıtlı 1/4 hissesinin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir Davalı vekili, davacının talebinin dayanağı olarak gösterdiği sözleşmenin miras taksim sözleşmesi olmadığını, taraflar arasında bazı taşınmazları birbirine devretme taahhütlerinin bulunduğunu, davacının talebinin zaman aşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur....

          Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketini temsilci atamadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yolu ile giderilmesi davası açmak sureti ile çözümlemesi gerekmektedir....

          Ancak toplanan tüm deliller yukarıdaki ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde ..........’in taşınmazı temellük ettiği tarihte 19 yaşında olduğu ve alım gücünün bulunmadığı, mirasbırakanın yaptığı temlikin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu sonucuna ulaşılmaktadır. Esasen bu yön mahkemenin de kabulündedir. Hâl böyle olunca, birleştirilen tapu iptal tescil davasında tapunun iptali ile .........’in miras payı oranında tescile karar verilmesi, elatmanın önlenmesi konusunda da tarafların paydaş duruma geldikleri, TMK 683 ve devamı maddeleri gözetildiğinde, ..........’in krokide B ile, .........’in de krokide A ile gösterilen bölümleri kullandıkları saptandığından elatmadan söz edilemeyeceği gözetilerek elatmanın önlenmesi ve yıkım istemli asıl davanın bu gerekçe ile reddi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Davacı (birleşen davanın davalısının) temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir....

            O halde, istisnai haller hariç elatmanın önlenmesi davalarında anılan hükmün gözetilmesi gerekeceği açıktır. Dava konusu taşınmazlarda taraflar ve dava dışı diğer hissedarlar arasında elbirliği mülkiyetine tabidir. Ek rapora göre rızai taksim yapılan eski 304 numaralı parsel yeni 112 ada 19 parsel ile aynı parseller olmadığı belirtilmiş olup; taraflar arasında dava konusu 55 ve 58 numaralı parseller ile ilgili imzalanmış bir taksim sözleşmesi bulunmadığından, ilk derece mahkemesince taşınmazlardaki davacıya ait hisseye isabet eden kısmın müdahalesinin men'ine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Ancak dava konusu taşınmazların toplam değeri 99.499,50 TL olup, mirasçılık belgesine göre davacı hissesine isabet eden bölüm 14.214,21 TL olup harç ve vekalet ücretinin bu miktar üzerinden hesaplanmasına karar verilerek ilk derece mahkemesi hükmünün 353/1- b-2. Maddesi gereğince düzeltilmesine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

            Yerleşik Yargıtay uygulamasına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorunu elatmanın önlenmesi davasıyla değil kesin sonuç sağlayacak taksim veya şüyuun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözülebilir. Paylı mülkiyette bir paydaşın taşınmazın belli bir bölümünü kullanması ve diğer paydaşların kullanmaya rıza göstermeleri o paydaşın sadece kullandığı yerin maliki olmasını gerektirmez. Kullanım, yararlanmayla ilgili olduğundan o kişiye mülkiyet hakkı sağlamaz. Yukarıda sözü edildiği üzere paylı mülkiyete tabi bir taşınmazın malikleri arasında oluşan çekişmede çözümün taşınmazın taksimi ve şüyuun giderilmesi yoluyla sağlanabileceğinden eldeki davanın dinlenme olanağı yoktur. Mahkemece davanın reddi yerine uyuşmazlıkta uygulanma yeri olmadığı halde Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünden söz edilerek istek hüküm altına alındığından karar bozulmalıdır....

              O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planının olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK'nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir. Ne varki; mahkemece işin esası bakımından yapılan araştırma ve incelemenin de hükme elverişli ve yeterli olduğunu söyleyebilme olanağı olmadığı gibi hüküm de infazda tereddüt oluşturacak şekilde kurulmuştur....

                Hukuk Dairesi 08.10.2018 tarihli ve 2018/2245 Esas, 2018/16931 Karar sayılı ilamıyla; paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planı olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise aykırı bir kullanım olup olmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmesi gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur. B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar İlk Derece Mahkemesi, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında, tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel parselasyon planının olduğu veya fiili kullanma biçiminin oluştuğu davacı tarafça kanıtlanamamış olduğundan ve davacının taşınmazda kullandığı bir alan bulunduğu anlaşıldığından, davanın reddine karar verilmiştir. V. TEMYİZ A....

                  UYAP Entegrasyonu