Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dairenin 2.7.2009 tarihli ilamında kısaca “…dava konusu taşınmazların 1987 yılında ölen ortak miras bırakan ...’den kaldığı, 05.02.1989 tarihli taksim sözleşmesinde mirasçılardan ...’in imzası bulunmadığı, taksim sözleşmesini o tarihte reşit olan 01.10.1969 doğumlu ... adına annesinin velayeten imzalamasının geçerli olmadığı ve taksim sözleşmesinin TMK.nun 676. maddesi uyarınca usulüne uygun olarak düzenlenmediği…” gerekçesi ile onama sevk edilmiş ise de taksim sözleşmesinde imzası olmayan reşit mirasçılardan ...’in 3.1.1989 tarihli yazılı belgede annesi ...’e diğer mirasçılarla adına anlaşma yapmaya, miras taksim sözleşmesi yapıp imza etmeye ve temsile yetki ve muvafakat verdiği anlaşılmaktadır....’nın annesi ...’ye verdiği imza ve temsile ilişkin yetki ve muvafakat geçerli olup, 5.2.1989 tarihli taksim sözleşmesinde ...’nın imzası yok ise de kendisini temsile yetkili annesi ...’nin imzası bulunduğuna göre diğer tüm mirasçıların imzalarını da içeren taksim sözleşmesinin geçerli olduğunun...

    Taksim sözleşmesinin yapıldığı 25.11.2008 tarihinde taşınmazlar paylı mülkiyet şeklinde tapuda kayıtlı olup taksim sözleşmesinin tüm mirasçıların katılımı ile tapu sicil memuru önünde resmi şekilde yapılması gerekmektedir. Başka bir anlatımla, taşınmazlar elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabi olmadığından tüm mirasçıların katılımı ile yapılan 25.11.2008 tarihli taksim sözleşmesine değer verilmesi doğru değildir. Böyle bir taksim sözleşmesi hukuki sonuç doğurmaz....

      Madde hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere elbirliği mülkiyetine konu mallarda ortaklar paylaşma sözleşmesi (miras taksim sözleşmesi) yapmış iseler bu sözleşmeyle elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamazlar. Mirasçıların aralarında yapacakları paylaşma sözleşmesi kendilerini bağlar. Paylaşma sözleşmesinin geçerli olabilmesi için paylaşma konusu şeyin murise ait olması gerekir. Paylaşma sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmış olması ve bütün mirasçıların katılması zorunludur. Bütün mirasçıların katılmadığı paylaşma sözleşmeleri geçersizdir. Somut olayda; murisleri .. hayatta iken tüm mirasçıların katılımıyla 12.11.1989 tarihli miras taksim sözleşmesi düzenlendiği, muris ın da sözleşmeyi imzalayarak onayladığı, dava konusu taşınmazın da miras taksim sözleşmesi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Davacı tarafından, davalı aleyhine 20/04/2011 gününde verilen dilekçe ile miras taksim sözleşmesinin feshi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11/09/2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: KARAR Dava, miras taksim sözleşmesinin feshi isteğine ilişkindir. Davacı vekili, 27/12/2009 tarihli miras taksim sözleşmesini müvekkilinin hile ile aldatılarak imzaladığını ve gabin nedeniyle mağdur olduğunu belirterek, 27/12/2009 tarihli miras taksim sözleşmesinin feshini istemiştir. Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkeme, davanın kabulüne karar vermiştir....

          dava dayanağı miras taksim sözleşmesinin geçersizliğini İddia etmediği gibi taksim sözleşmesindeki imzalara da itirazının bulunmadığını, bu nedenle taksim sözleşmesi yönünden yapılan İddia ve itirazların dinlenemeyeceğini, bu nedenlerle İstinaf talebinin esastan reddine karar verilmesini talep etmişlerdir....

            Somut olayda; davalı T1 miras taksim sözleşmesine dayanmış, davadan sonra düzenlenen 19.07.2019 tarihli miras taksim sözleşmesinin dosya arasında bulunduğu anlaşılmıştır. Miras taksim sözleşmesinin yapılması halinde ortaklığın giderilmesi istenemez. Bahsi geçen sözleşmeye dayalı olarak tarafların birbirlerine tapuda yada noterde rızai ferağ vermediği ve miras taksim sözleşmesine dayalı tescil davası da açılmadığı ancak miras taksim sözleşmesine dayanarak davaya itiraz edilmiş olduğu anlaşıldığından, mahkemece davalıya bu sözleşme nedeniyle tescil davası açmak üzere usulüne uygun olarak süre verilmesi, dava açıldığı takdirde bu dava bekletici mesele yapılarak sonucunun beklenmesi, dava açılmaz ise şimdiki gibi ortaklığın giderilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Yargılamadaki hukuka aykırılıkların niteliğine göre eksikliklerin dairemizce duruşma açılarak veya dosya üzerinden tamamlanması mümkün bulunmamaktadır....

            ın 1/3 payının davacıya devredilmediğinden bahisle 2102 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki davalılar adına olan 1/3 payın iptali ile müvekkili adına tescilini talep etmiştir. II. CEVAP Davalılar vekili cevap dilekçesinde; miras taksim sözleşmesinin geçerliğinin yazılı şekilde yapılmasına bağlı olduğunu, davalıların mirasbırakanı ... tarafından imza edilmiş herhangi bir sözleşmenin mevcut bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddini istemiştir. III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mirasçılar davacı ... ve dava dışı... arasında 02/10/2017 tarihli adi yazılı miras taksim sözleşmesi yapılmış ise de sözleşmede mirasçı ...'...

              ye tapuda temlik ettiğini açıklayarak, davalıların tapudaki payının iptali ile vekil edenleri adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ...; ortak miras bırakanın ölümünden sonra mirasçılar arasında taksim yapılmadığını, dava konusu edilen parsellerde hissesi bulunduğunu, davacılardan..,... ve ...'nın paylarını davalı ...'ye satmaları nedeniyle taşınmazlarla ilgileri kalmadığını bildirmiş ve davanın reddini savunmuştur Davalı ...vekili; davacılardan ... ve ...'nın paylarını tapuda yapılan resmi sözleşmeyle devraldığını, iyi niyetli olduğunu savunmuştur. Mahkemece, ortak miras bırakandan gelen taşınmazlara ilişkin olarak mirasçılar arasında yapılan taksim sözleşmesine göre 97, 98 ve 101 nolu parsellerin davacılara düştüğü, aynı zamanda murisin yeğeni olan davalı ...'nin mirasçılar arasındaki taksimi bilmesi nedeniyle iyi niyetli sayılamayacağından davalılar üzerindeki 1/7'şer payın iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmiştir....

                Bahsi geçen dava türü kurucu yenilik doğurucu (inşai) nitelikte olmayıp belirleyici - tespit edici nitelikte olduğundan hükmün kesinleşmesi ile birlikte taşınmazın murise döndüğü, anılan hüküm fıkrasına göre miras payları oranında paylı mülkiyet şeklinde mirasçılar adına tesciline karar verildiği, kural olarak paylı mülkiyete tabi taşınmazların harici yapılan taksim sözleşmesinin geçerli olmadığı , dolayısıyla TMK'nin 676. maddesi uygulamasının söz konusu olmadığı, ne var ki taksim sözleşmesi ile dava dışı 53 adet taşınmazın taksim edilmiş olduğu, mirasçılar arasında paylaştırıldığı, söz konusu taksim sözleşmesine konu yapılan dava dışı taşınmazların taksim iradesi doğrultusunda intikalinin sağlanıp sağlanmadığı hususları davamızın aydınlatılması noktasında önemlidir....

                  daha sonra davalı T6 vekaletname vererek binayı T4'a sattığı, satılan yerin miras taksim sözleşmesi ile müvekkiline bırakılan yer olduğu ileri sürülmüşse de tapuda ileri sürülen taksim sözleşmesi hükümlerine göre ferağ verilmediği,davacı tarafından diğer hissedarlar adına taksim sözleşmesi ile kendisine bırakıldığı gerekçesi ile bu taksim sözleşmesine istinaden açılmış herhangi bir tapu iptali ve tescil davası bulunmadığı , müvekkili tarafından diğer mirasçılar ile verilen vekaletnamenin kötüye kullanılarak gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi yapıldığı iddiasının da sınırlandırıcı vekaletname ile ispat edilemediği, üstelik de satış sözleşmesinin 3....

                  UYAP Entegrasyonu