DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ, HUKUKİ SEBEPLER ve GEREKÇE: Taraflar arasındaki dava, murisin alacaklısı tarafından açılan mirasın reddinin iptali istemine ilişkindir. Mirasın reddinin iptali davası, mirasbırakanın alacaklılarının, mirası reddeden mirasçıların buna haklarının olmadığının tespiti için açtığı davadır. Mirasın reddinin iptaline karar verilmesi için; reddeden mirasçıların terekeden bir kısım malı kendilerine mal edindiklerinin, olağan yönetimi aşan işlerin yapıldığının, terekenin açık veya zımnen kabul edildiğinin vs. (Türk Medeni Kanunu 610/2. maddedeki hususların) kanıtlanması gerekir. Ayrıca, mirasçıların tamamının mirası reddetmiş olması gerekir. Bir mirasçı dahi mirası kabul ederse, reddin iptali istenemez. Dava açmak için, herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Reddin iptaline karar verildikten sonra, başka işleme gerek kalmaksızın resmi tasfiye yapılması gerekir. Yargıtay 14....
Somut olayda, mirasçılar yargılama sırasında miras bırakanın ödemeden aciz ve borca batık olduğu savunmasında bulunarak def’i yolunu tercih etmişlerdir. Mirasın hükmen reddinin her türlü delil ile ispatı mümkündür. Terekenin borca batık olduğunun tespitine karar verilebilmesi için; miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle terekenin aktif ve pasifinin belirlenerek tereke pasifinin aktifinden fazla olması yanında; mirasçıların terekeye sahiplenme anlamına gelecek hukuksal bir işlemde bulunmamış olması da gereklidir. Somut olayda, davalılar vekili savunmalarında miras bırakanları işleten Hasan'ın ödemeden acz halinde olduğunu savunmuşlar, buna karşın mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma yapılmadığı gibi söz konusu savunma karar yerinde de tartışılmamıştır....
mütekabiliyetin olmadığı ülke vatandaşlarının Türkiye'deki taşınmazları miras yoluyla iktisap edemeyeceğini, Yunanistan'la bu konuda bir anlaşma yapılmamış olması ve davacının Yunan Vatandaşı olması nedeniyle davanın reddinin gerektiğini, taşınmazları miras yoluyla edindiklerini ve mirasbırakanın 50 yılı aşkın süredir tapuya dayanarak malik sıfatıyla tasarrufta bulunduğunu, davalılar ... ve ... davanın süresinde açılmadığını, mirasbırakan ...'nun dava konusu taşınmazlar malik ...'in vefat ettiğini bilmeden, geçerli vekaletnamelerle tayin ettiği vekilinden bedelini ödeyerek satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacı vekiline teminat yatırma konusunda 20 gün kesin süre verildiği ve kesin sürenin hüküm ve sonuçlarının hatırladığı, ancak davacı vekilinin belirlenen kesin süre içerisinde dosyaya teminat yatırmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir....
in hayatta olduğu da göz önüne alındığında miras, davacı ...'e geçmemiştir. Miras kendisine geçmemiş olanların mirası reddetmeleri söz konusu olamaz. Bu durumda, mahkemece, davacı ...'in mirasçı olmaması nedeniyle bu davacı yönünden de davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatıranlara iadesine,12.01.2016 oybirliğiyle karar verildi....
Somut olayda, muris Fatma Tur'un mirasının yasal mirasçılarından borçlu Mehmet Tur tarafından reddedildiğinin tespitine karar verildiği, kararın kesinleştiği, TMK'nun 611/1. maddesi uyarınca; mirası reddeden borçlunun miras payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi yasal mirasçılarına geçeceği, davacının murisinden intikal eden taşınmazlar üzerindeki haczin kaldırılmasını talep etmede hukuki yararı mevcut olup, mahkemece şikayetin kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, davalı alacaklı, mirasın reddinin iptali için açmış olduğu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de, İcra ve İflas Kanunu'nda bekletici mesele yapılacak hususların sınırlı olarak belirtildiği, mirasın reddinin iptali yönündeki davanın bekletici mesele yapılmasına yasal olanak bulunmadığı, HMK.355 mad....
Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, mirasın reddinin iptali istemine ilişkindir. 2. İlgili Hukuk 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 617 inci maddesi. 3. Değerlendirme 1. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İstinaf yoluna başvuran davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkemece mirasın reddinin iptaline karar verildiğini, bilindiği üzere Kanun koyucu, mirasın reddinin iptali için, mirasçının malvarlığının borcuna yetmeyecek durumda olmasını tek başına yeterli görmediğini, açıkça mirasçının alacaklılarına zarar verme amacıyla hareket etmesi gerektiğini belirttiğini, bu sebeple sadece mirasçının malvarlığının borcuna yetmeyecek durumda olmasının ve kendisine miras bırakanından bir değer kalıp borcunu kısmen de ödeme ihtimali olmasına rağmen mirası reddetmiş olmasının her zaman tek başına reddin iptali için yeterli olmadığı kanaatinde olduklarını, az ya da çok mirasçının zarar verme amacı bulunması gerektiğini, böyle bir amacının olup olmadığının da iyi araştırılması gerektiğini, yine aynı şekilde murisinde maddi durumunun detaylı olarak araştırılmadığını, ''Mal varlığı borcuna yetmeyen mirasçının, mirası kötü niyetle reddinden söz edilebilmesi için...
Maddesinde ise; " Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak 6 ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler. Reddin iptaline karar verilir ise, miras resmen tasfiye edilir." düzenlemeleri mevcuttur....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinafında özetle; TMK 610/2 maddesi gereğince mirası kabul anlamında davranışta bulunan mirasçının mirası reddedemeyeceğini, buna dayanılarak açılan mirasın reddinin iptali davasında süre koşulunun aranmayacağını, yine TMK'nın 618. maddesi gereği mirasın reddinin iptali davasında süre koşulu olmadığını, davalı Nermin'in çalışmadığını, aracın aslen murisin olduğunu, evlilik içinde edinilen mal niteliğinde olduğundan murisin aracın yarısında hak sahibi olduğunu, tanıkların mahkemece dinlenmesi halinde davalının söz konusu aracın sahibi olmadığının belirlenebileceğini, ayrıca, davalının, murisin diğer menkul mallarını da kullandığını, önce mal rejimi tasfiyesi yapılıp daha sonra miras tasfiyesi yapılması gerektiğini, bu hususun araştırılmadığını, mirasın reddinden sonra tereke mallarındaki tasarrufların, Yargıtay tarafından, genel hükümlere göre malların gaspı olarak değerlendirildiğini, bu durumda mirasın gerçek reddinin ortadan kalktığını...
serbestliği ilkesi çerçevesinde hukuka uygun hareket ettiğini, müvekkili davalının gerçekleştirmiş olduğu tasarruf işlemi hukuka uygun olduğundan davacı tarafın iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğu ve davacının hukuki menfaatinin bulunmadığı açıkça anlaşılmakta olduğunu, davayı kabul sayılmamakla birliklte bir an için davacının tüm iddiaları "kabul etmemekle birlikte" bir an doğru kabul edilebilecek olsa dahi; müvekkili T6 davacıyı zarara uğratmak kastıyla hareket etmiş ve Hüseyin Çay'dan kalan bir kısım taşınmazların intikalini gerçekleştirmiş ve intikal sonrası taşınmazı satıp satış işleminden sonra da dava açarak mirası reddettiğinin tespiti yapılmış sayılsa bile zarara uğradığını iddia eden davacının bu noktada artık mirasın reddinin iptali davasını değil de tasarrufun iptali davası açması gerektiğini, davacının açılan işbu dava hukuki menfaatinin bulunmadığını, Mirasın reddinin iptali TMK'nın 617. maddesinde düzenlenmiştir....