Aile Mahkemesi TARİHİ :02.06.2014 NUMARASI :Esas no:2014/431 Karar no:2014/456 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm aile konutunun Türk Medeni Kanununun 652. maddesine dayalı olarak miras hakkına mahsuben sağ eşe özgülenmesi isteğine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 19.01.2015 tarihli 2015/8 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 14. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 14. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.05.03.2015(Prş.)...
Mülkiyet hakkı, elbirliği ile ortaklara aittir. Ortaklar, elbirliği mülkiyetine tabi taşınmazın tamamının maliki olduklarından, birbirlerine karşı elatmanın önlenmesi gibi bir talepte bulunamaz. Uyuşmazlık, ancak taşınmazın taksimi ya da açılacak izale-i şuyu davası sonucu çözümlenebileceğinden, davanın reddi doğrudur. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davacının bütün temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesi, 06.10.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi....
Dava, önalım hakkı nedeniyle davalıya satılan payın iptal ve tescili istemine ilişkindir. Mahkeme davanın reddine karar vermiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir....
"İçtihat Metni" KARAR Dava, inanç sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davası ile ilgili yargılamanın yenilenmesi, birleştirilen davalar ise miras hakkı ve muvazaa nedeniyle tapu iptali ve tescil ile mülkiyet hakkına dayalı tahliye ve ecrimisil istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı ...'ün davacı ... yönelik yargılamanın yenilenmesi talebinin koşulları oluşmadığından reddine, davacı ...'ün davalı ...'a yönelik tapu iptali ve tescil davasının reddine, davacı ...'un davalı ...'e yönelik davasının kısmen kabulü ile 7.540 TL ecrimisil bedelinin davalı ...'den tahsili ile davacı ...'a verilmesine karar verilmiştir. Hüküm ... tarafından, davalı ...'ün taşınmazdan tahliyesine de karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle temyiz edildiği anlaşıldığından dosyanın temyizen inceleme görevi Yargıtay 1. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Ancak, Yargıtay 1....
Sait Demir'in temsilci olarak atanmasını talep ve dava etmiştir İSTİNAFA KONU KARAR: Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde "...tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı vekili Isparta ili Yalvaç ilçesi Leblebiciler Mahallesi 76 ada 10 parsel zemin kat 1 nolu bağımsız bölüm sayılı dükkan niteliğindeki taşınmazın T1 T4 ve T2 adına kayıtlı olduğu, dükkanda bulunan kiracı ile kira bedeli, süre vs sebepler nedeniyle tahliye davası açılması gerekmesi nedeniyle temsilci atanmasını talep etmiş ise de; miras ortaklığına temsilci atanması davasının mirasçıların elbirliği mülkiyetine tabi olduğu hallerde mümkün olduğu, Isparta ili Yalvaç ilçesi Leblebiciler Mahallesi 76 ada 10 parsel zemin kat 1 nolu bağımsız bölüm sayılı taşınmazın T1 T4 ve T2 adına müşterek mülkiyet şeklinde kayıtlı olduğu, bu haliyle taraflar arasında miras ortaklığı bulunmadığı, müşterek mülkiyet durumunda miras ortaklığına temscilci atanmasının mümkün olmadığı, davacı vekilinin dilekçesinde belirttiği tahliye...
in 2003'te vefat ettiğini, evlilik birliği içerisinde 1 nolu bağımsız bölüm ile 101 ada 20 parsel sayılı olmak üzere iki adet taşınmaz edinildiği ve tapuda muris adına tescil edildiğini, bu taşınmazlardan 1 no'lu bağımsız bölümün aile konutu olduğunu, eşler arasında noterde yapılan mal rejimi sözleşmesi de gözetilerek mal rejiminin resmen tasfiyesini, 1 nolu bağımsız bölüme ilişkin olarak müvekkilin miras payına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını talep etmiş ve harca esas değer olarak 28.000,00 TL göstermiştir. Büyükçekmece 2....
Recai Seçkin’e Armağan, Ankara 1974, s. 766) Mülkiyet hakkı, bir insan hakkı olması nedeniyle hukuk sistemimizde ve uluslararası metinlerde güvence altına alınmıştır. Bu hak 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 683 ila 778. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Anayasanın “Mülkiyet Hakkı” başlığını taşıyan 35.maddesi; “Herkes, mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz” hükmünü içermekte olup, anılan madde hükmüyle “mülkiyet hakkı” Anayasal bir kurum olarak; diğer temel haklar gibi ve onlar derecesinde düzenlenmiş ve Anayasa güvencesine bağlanmıştır. Malik sıfatını taşıyan gerçek ve tüzel kişiler, bu Anayasal güvenceden yararlanırlar ve onu her zaman ileri sürebilirler. Bu teminat, hukuk devletinin gereğidir. Ancak bu teminat, mülkiyetin kamu yararı amacıyla sınırlandırılmasına engel değildir....
“Sağ kalan eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek suretiyle intifa veya oturma hakkı tanınmasını isteyebilir; mal rejimi sözleşmesiyle kabul edilen başka düzenlemeler saklıdır” (TMK.m.240/1). “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya ölen eşin yasal mirasçılarının istemiyle intifa veya oturma hakkı yerine, konut üzerinde mülkiyet hakkı tanınabilir” (TMK.m.240/3). “Eşlerden birinin ölümü hâlinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa; sağ kalan eş, bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir (TMK.m.652/1). “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde, sağ kalan eşin veya mirasbırakanın diğer yasal mirasçılarından birinin istemi üzerine, mülkiyet yerine intifa veya oturma hakkı tanınmasına da karar verilebilir” (TMK.m.652/2)....
Diğer bir anlatımla, kamu yararı ile mülkiyet hakkından kısmen veya tamamen yoksun bırakılan kişinin hakkı arasında makul, kabul edilebilir, hak ve adalet dengesini sağlayacak bir oranın kurulması asıldır. Bu arada, üzerinde durulması gereken konulardan biri de; çekişme yaratılan tapu kaydına bağlanan ve böylece kişi adına mülkiyet hakkı oluşturulan yere ait tapunun niteliğinin belirlenmesidir. Devlet tarafından verilen, doğru esasa ve geçerli kayda dayalı tapu ile sağlanan mülkiyet hakkına değer verileceği kuşkusuzdur. Böyle bir yer temel vasfı yani kamu malı olma niteliği değişmemekle birlikte, kişinin söz konusu tapuya dayalı hakkının yukarıda ifade edildiği gibi korunması gerekeceği muhakkaktır. Aksi düşünce tarzının, devletin verdiği tapunun geçersizliğini ileri sürerek, hiçbir karşılık ödemeksizin iptalini istemesi, geçerli kayda dayalı mülkiyet hakkı ile bağdaşmayacağı gibi, devletin saygınlığını zedeler nitelikte bir tutum olacaktır....
Paylı mülkiyet halindeki bir taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya, evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkı ileri sürülemez. (27.03.1957 tarihli, 12/2 sayılı Y.İ.B.K.) Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı sözleşmede taraf olan kişinin işlemde muvazaa savunmasında bulunamayacağı kuralının bir istinasıdır. Yukarıda değinilen ilkeler gereğince; davacının iddiaları ve davalının yakın akrabalık ilişkisi bulunduğuna yönelik savunması dikkate alınarak tüm delillerin toplanması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir....