WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu haklar, kural olarak yabancı ve vatandaş ayırımı yapılmaksızın herkese tanınmış ve ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabileceği kabul edilmiştir. 1062 sayılı Kanun ve bu Kanuna dayanılarak çıkarılan 1939, 1942, 1957 ve 1966 tarihli Kararnamelerle getirilen sınırlamalar iradi tasarruflara ve muvazaalı işlemlere yönelik olup,... uyruklu kişilerden kanun gereğince miras hakkı kazanan Türk ve... vatandaşlarının miras haklarına herhangi bir sınırlandırma getirmemiştir. Mülkiyet ve miras hakkına getirilen sınırlamaların kanunla yapılması, sınırlamanın konusunun ve kapsamının tereddüt yaratmayacak kadar açık olması, kanun hükümleri yorumlanırken hakların daraltılmasından ziyade korunmasına özen gösterilmesi hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir....

    Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü kişiye satılması halinde, diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile kullanılabilir hale gelir. Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibarettir. Paylı mülkiyet halindeki bir taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya, evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkı ileri sürülemez. (27.03.1957 tarihli, 12/2 sayılı Y.İ.B.K.) Bu yöndeki savunmanın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :İntifa Hakkı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Uyuşmazlık ve hüküm edinilmiş mallara katılma rejiminde aile konutu üzerinde sağ kalan eşe katılma alacağına mahsuben intifa hakkının tanınması isteğine (TMK.m.240) ilişkin olup, Yargıtay Başkanlar Kurulu’nun 26.01.2009 tarih ve 1 sayılı kararının 3. maddesi gereğince inceleme görevi Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.19.04.2010 (Pzt.)...

        Hakkı Sahibi olduğu, 6769 sayılı SMK uyarınca bir ibare veya işaretin marka olarak tescil edilmesi, devri, yenilenmesi hükümden düşmesi veya iptal edilmesi hususlarına tek yetkili kurumun TPMK olarak belirtildiği, TPMK nezdinde verilmiş olan kararlar aleyhine de Türk Mahkemelerine başvurulabileceğinin çeşitli mahkemelerde hüküm altına alındığı, buna göre de bir markanın başka bir kişiye veya kuruma devrinin ancak TPMK nezdinde yapılabileceği marka hakkının bir mülkiyet hakkı olup mülkiyet hakkına ilişkin uyuşmazlıklarında tahkime elverişli olamayacağı zira HMK 408....

          Öncelikle belirtilmelidir ki mülkiyet, toplum yararı ile sınırlı, sahibine gerek yetki ve gerekse ödevler yükleyen kamu ve özel hukuk karakterli, kendine özgü bir haktır. 1982 Anayasası, mülkiyet hakkını 1961 Anayasası’na göre daha da güçlendirerek, temel hak ve ödevler kısmına almıştır. 1982 Anayasasının 35. maddesinde; “herkes mülkiyet ve miras hakkına sahiptir. Bu haklar ancak kamu yararı amacıyla kanunla sınırlandırılabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" düzenlemesine yer verilmiştir. Görüldüğü üzere, mülkiyet hakkı ancak kamu yararı ve kamu düzeni amacı ile sınırlandırılabilecektir. Malik, mülkiyet hakkının sağladığı yetkileri, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir. Eşya üzerindeki egemenliğin 3. kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar, 4721 s. TMK’ nun 683. maddesinde belirlenmiştir....

          Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir. Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler....

            Kat., 27 nolu bağımsız bölümde kayıtlı taşınmazdan dolayı 135.750,00TL, 34 XX 315 Plakalı araçtan dolayı 10.687,50TL olmak üzere toplam 687.930,36TL katılma alacağının bulunduğunun tespitine, b) Davacının TMK 240/3. maddesi gereğince katılma alacağına mahsuben aile konutu üzerinde mülkiyet hakkı tanınması talebinin kabulü ile, taşınmazın değerinin 362.000,00TL olarak kabul edilmesi suretiyle Mersin İli, Mezitli İlçesi, Mezitli Mahallesi, 123 ada 8 parsel 14....

            ün 1/5 hisselerini 30.11.2012 tarihinde satış yoluyla davalıya devrettiğini, kendisine herhangi bir bildirim yapılmadığını, önalım hakkı nedeniyle davalıya devredilen hisselerin tapu kaydının iptaline ve kendi adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı ise satıcılar ... ve ...'in baba bir kardeşi olduğunu, babalarının sağlığında dava konusu taşınmazın erkek çocuklarına tapuda satış gibi gösterilip gerçekte bağışlandığını, dava konusu payları aslen kendisine intikal etmesi gerektiğini düşünerek miras güdüsüyle satın aldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Paylı mülkiyet halindeki bir taşınmazın paydaşı payını karı-kocaya, evlada veyahut akrabaya temlik ederse şeklen satış olarak gösterilen bu aktin gerçekte satış olmayıp miras hakkına bağlı veya hibe gibi maksada yönelik işlem olduğu iddia ve ispat edilirse önalım hakkı ileri sürülemez. (27.03.1957 tarihli, 12/2 sayılı Y.İ.B.K.) Somut olaya gelince mahkemece davalı ... 'ın davacının kardeşi muris ...'...

              Ancak 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 734. maddesi uyarınca "Önalım hakkı sahibi, adına payın tesciline karar verilmeden önce, satış bedeli ile alıcıya düşen tapu giderlerini, hâkim tarafından belirlenen süre içinde hâkimin belirleyeceği yere nakden yatırmakla yükümlüdür." Önalım hakkının kullanılmasıyla bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Kural olarak önalım bedeli tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı alıcı tarafından ödenen harç ve masrafların toplamından ibaret olup bu bedelin dava açılırken hazır edilmesi ve mahkemece makul süre içinde mahkeme veznesine depo edilmesiyle birlikte vadeli bir hesapta değerlendirilmesi gereklidir. Anayasanın "Mülkiyet hakkı" kenar başlıklı 35. maddesine göre, “Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir....

              Dava hakkına ilişkin olan bu hususun hakim tarafından kendiliğinden öncelikle nazara alınması gerekir. Somut olayda; mahkemece dava konusu taşınmazın güncel tapu kayıtları getirtildikten sonra davacının mülkiyet durumunun tespit edilmesi, davacı paylı malik ise davaya devam olunarak işin esası hakkında bir karar verilmesi, davacı iştirak halinde malik ise murise ait mirasçılık belgesi getirtilerek, davacıya diğer mirasçıların muvafakatini sağlaması veya miras ortaklığına temsilci tayin etmesi için süre verilmesi gerekirken; açıklanan hususlar gözardı edilerek bir mirasçının tek başına şufa hakkına dayalı bahse konu davayı açamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir....

                UYAP Entegrasyonu