Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Hukuk Dairesi'nin 2012/26800 Esas, 2013/18681 Karar sayılı ilamı) göz önüne alınarak davacı vekiline eksik harcı tamamlamak üzere kesin süre verilmiş, davacı vekilince eksik 1.707,75 TL harcın yatırılarak, makbuzun dosyaya sunulduğu anlaşılmakla işin esasının incelenmesine geçilmiştir. ''...4721 Sayılı TMK'nın 194/1. maddesi hükmü kapsamında aile konutu olarak özgülenen bir taşınmaza bu husustaki şerh “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri yasa koyucu tarafından zaten sınırlandırılmış olup bu sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi tescil edilmese bile o konutun aile konutu özelliğini kazanmadığı söylenemeyecektir. Başka bir ifadeyle, aile konutu olarak kullanılan taşınmaza şerh konulduğu için taşınmaz aile konutu özelliği kazanmayıp, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir....

Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2019/1113 E sayılı dosyası ile dava açıldığını, taşınmazın aile konutu olduğunun tespitinin gerektiğini beyanla, Ankara ili Yenimahalle ilçesi Uğur Mumcu Mahallesi 14890 Ada 5 Parsel 5 no'lu bağımsız bölümün, davacı ve miras bırakan tarafından aile konutu olarak kullanıldığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı T6 vekili, cevap dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmazın aile konutu olarak kullanılmadığını, davacı ve müteveffanın Ankara İli Çubuk İlçesi Demirci Köyü'nde mukim hobi bahçeli taşınmazı aile konutu olarak kullandıklarını, davacının mal kaçırma gayesi ile hareket ettiğini, murisin tüm birikiminin diğer davalı adına yatırım yapılarak veya davacı uhdesine alınarak kullanıldığını, davacının davasının sebebinin taşınmazın kentsel dönüşüme girecek ve değerlenecek olması olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....

Bu konut üzerinde hak sahibi olan koca, eşinin rızası olmadığı halde konutu 1.2.2006 tarihinde diğer davalı ...'a satmış, satın alan Yaşar'da aynı gün taşınmaz üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis ettirmiştir. İpotek tesisine ilişkin işlem mülkiyet devralan Yaşar'a geçtikten sonra yapıldığına göre, bu işlemin geçerliliğinin davacının rızasına bağlı olduğu kabul edilemez. Bu sebeple ipotek tesisine ilişkin işlem hukuken geçerlidir. İpoteğin kaldırılması isteğinin reddi bu sebeple doğrudur. Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değil ise de; taşınmaz üzerinde hak sahibi olan koca, bu taşınmazı eşinin açık rızasını almadan diğer davalı ...'a devrettiğine göre, Yaşar'ın kazanımı ancak iyiniyetli ise korunabilir (TMK.m.1023). Yaşar'ın taşınmazın aile konutu olduğunu ve devreden ...'nin davacıyla evli olduğunu bildiği gerçekleşmiştir. Bu durumda Yaşar'ın iyiniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden kazanımı korunamaz....

    Davalı vekili cevap dilekçesinde: davalı müvekkilinin 11/08/2010 tarihinde eşinin vefatı ile, eşinin önceki evliliğinden olan davacı T1 ve dava dışı Musa Kazım Uzunoğlu ile birlikte ecrimisil talebine konu taşınmazda iştirak halinde malik olduklarını, bu aşamada müvekkilinin haklarının daha fazla zarar görmemesini teminen MK'nun 652.maddesi uyarınca ecrimisil talebine konu mezkur taşınmazda miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması için dava ikame edeceklerini, bu dava öncesinde yasal olarak ikame edilmesi zorunlu olan aile konutu tespiti davasının müvekkili tarafından İstanbul 15. Aile Mahkemesinin 2015/317 Esas sayılı dosyasından ikame edildiğini fakat verilen kararın temyiz edilmesi üzerine henüz kesinleşmediğini, belirtilen dosyanın Yargıtay kararları muvacehesinde kesinleşmesinin beklenilmesine, açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi Kararı: Mahkemece;"1- Davanın reddine, " karar verilmiştir....

    "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Katılma Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm sağ eşin Türk Medeni Kanununun 240. maddesi uyarınca katılma alacağına mahsuben aile konutunda ve ev eşyalarında mülkiyet hakkı tanınması istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 09.02.2012 tarihli 2012/1 sayılı ... bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 04.09.2012 (Salı)...

      (Muhalif) KARŞI OY YAZISI Davalı ..., üzerinde "aile konutu" olan arsa vasfındaki taşınmazı, kocadan değil ...'dan satın almıştır. Bu taşınmaz üzerinde aile konutu olduğunu, kendisine bu taşınmazı devreden ... üzerindeki tescilin, "yolsuz tescil" niteliğinde bulunduğunu bildiği, toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Ancak yolsuz tescilin düzeltilmesini, bu yolsuz tescil yüzünden ayni hakkı zedelenen kimse isteyebilir (TMK md. 1024). Davacının taşınmazda ayni bir hakkı mevcut değildir. O sadece ilk devre rızası gereken eştir. Açık rızası alınmadan yapılan devir işleminin iptalini isteyebilir. Bu hakkı, yolsuz tescilin düzeltilmesini isteme hakkı vermez. Bu bakımdan davanın reddine karar verilmesi gerekir. Bu sebeple sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum....

        İntifa hakkı sahibi yalnız başına bu hakkının paraya çevrilmesini, taşınmazın intifasız satışını isterse diğer paydaşların muvafakati aranmaksızın taşınmazın intifasız satışına karar verilmelidir. İntifa hakkı 01.01.2002 tarihinden sonra kurulmuş ise, 4721 sayılı TMK'nin 700. maddesi uyarınca "Bir paydaşın kendi payı üzerinde intifa hakkı kurması halinde, diğer paydaşlardan biri intifa hakkının kurulduğunun kendisine tebliğinden başlayarak üç ay içinde paylaşma isteminde bulunursa; satış yoluyla paylaşmada intifa hakkı, buna ilişkin paya düşecek bedel üzerinde devam eder. (Yargıtay 14....

        Bankası vekili tarafından, aile konutu şerhi konulması ve taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescil hükmü yönünden; ... vekili tarafından ise, temyize cevap dilekçesiyle (katılma yoluyla) tapu iptal ve tescil hükmü ile aile konutu şerhi konulmasına ilişkin karar yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı, aile konutu olarak kullanılan taşınmazın hak sahibi olan davalı kocası tarafından açık rızası alınmadan Türk Medeni Kanununun 194/1. maddesi hükmüne aykırı olarak 21.3.2012 tarihinde davalı ...'a “satış” suretiyle devredildiğini; aynı tarihte davalı ...'ın ...tan kullandığı kredinin teminatı olmak üzere taşınmaz üzerine bu banka lehine ipotek tesis ettirildiğini, davalı ...’ın şahsi borçları sebebiyle taşınmaz üzerine ... tarafından haciz konulduğunu ileri sürerek; davalı ...'a yapılan devrin iptali ile taşınmazın kocası adına tescilini, taşınmazı üzerine ......

          Mahkemece verilen 26.11.2013 tarihli ilk kararda, davanın kabulüne, 4 nolu bağımsız bölümünün tapu kaydının iptali ile TMK'nin 240/3 maddesi uyarınca davacıya mülkiyet hakkı tanınmasına ve taşınmazın davacı adına tapuya tesciline, davacının katılma alacağı ve 1/4 oranında miras hissesi mahsup edilmek suretiyle davacı tarafça mahkeme veznesine depo edilen 22.500,00 TL'nin 1/4'er miras payları oranında hesap edilen 7.500,00 TL'sinin davalı ...'ye, 7.500,00 TL'sinin davalı ...'ye ve 7.500,00 TL'sinin dahili davalı ...'a ödenmesine karar verilmiştir....

            Hukuk Dairesinin 2021/412 E. 2021/1823 K. sayılı kararında da açıkça belirtildiği gibi; bu madde hükmü ile aile konutu şerhi “konulmuş olmasa da” eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiili ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma, aile konutu şerhi konulduğu için değil, zaten var olduğu için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır. Zira dava konusu taşınmaz şerh konulmasa da aile konutudur. Eş söyleyişle şerh konulduğu için aile konutu olmamakta, aksine aile konutu olduğu için şerh konulabilmektedir. Bu nedenle aile konutu şerhi konulduğunda, konulan şerh “kurucu” değil “açıklayıcı” şerh özelliğini taşımaktadır. Anılan madde hükmü ile getirilen sınırlandırma, “emredici” niteliktedir. Dolayısıyla bu haktan önceden feragat edilemeyeceği gibi eşlerin anlaşmasıyla da ortadan kaldırılamaz ve açık rıza ancak “belirli olan” bir işlem için verilebilir....

            UYAP Entegrasyonu