Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DAVA TÜRÜ : Özgüleme Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm eşlerin birlikte yaşadıkları konutta sağ eşe miras hakkına mahsuben mülkiyet hakkı tanınması, olmadığında intifa veya oturma hakkı tanınması istemine (TMK m. 652) ilişkin olup, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu'nun 26.07.2016 tarihli 263 sayılı kararının 2. maddesi ve 01.03.2016 tarihinde yürürlüğe giren 12.02.2016 tarih 2016/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince inceleme görevinin Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünülmektedir. Ne var ki dava dosyası Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 21.09.2016 tarihli gönderme kararı üzerine geldiğinden, Yargıtay Kanununda 6723 sayılı kanunla yapılan ve 23.07.2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik gereğince dosyanın Yargıtay 14....

    Aİle Mahkemesinde aile konutu şerhi konulması davası ve Manisa 3. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2013/966 esas sayılı dava dosyasında aile konutunun miras hissesine mahsuben sağ kalan eşe özgülenmesi davası açtıklarını beyan ederek bu davaların sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu taşınmaz üzerindeki ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Hükmü, davalı ... vekili temyiz etmiştir. Türk Medeni Kanunu’nun 698. maddesinde, “Hukukî bir işlem gereğince veya paylı malın sürekli bir amaca özgülenmiş olması sebebiyle paylı mülkiyeti devam ettirme yükümlülüğü bulunmadıkça, paydaşlardan her biri malın paylaşılmasını isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katılma Alacağı Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı ... vekili, dava dilekçesinde belirtilen taşınmaz nedeniyle, davacının taşınmaz üzerindeki katılma alacağının belirlenmesine, taşınmaz üzerindeki davalı mirasçıların hisselerinin katılma alacağına mahsuben, katılma alacağı yetmez ise bedel eklenmek suretiyle öncelikle mülkiyet hakkı, uygun görülmemesi halinde intifa hakkı tanınmasına, bu talebin uygun görülmemesi halinde belirlenecek olan katılma alacağının davalıların hissesine düşen miktarından fazlaya ilişkin haklar saklı olmak üzere şimdilik 5.000-TL'nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir....

        TMK.nun 194.maddesinin gerekçesinde belirtildiği gibi, aile konutu eşlerin ve varsa çocuklarının bütün yaşam faaliyetlerini gerçekleştirdiği, yaşantısına bu yere göre yön verdiği, acı tatlı günlerini geçirdiği anılarla dolu alandır. TMK.nun 240.maddesi uyarınca; sağ eş, eski yaşantısını devam ettirebilmesi için, ölen eşine ait olup birlikte yaşadıkları konut üzerinde kendisine katılma alacağına mahsup edilmek, yetmez ise bedel eklemek suretiyle mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebilir. Konutun bağlı olduğu mal grubunun önemi yoktur. Somut olayda; davacı eş ve çoçukları ile birlikte aile konutu olarak kullandığı uyuşmazlık konusu 3898 parsel sayılı taşınmazın edinilmesine kendi ailesinden miras kalan taşınmazların satışından aldığı parayla ve çalışmasıyla elde ettiği gelirle katkıda bulunduğunu belirterek miras hakkı saklı tutularak 1/2 payının iptali ile tescili isteğinde bulunulmuştur. Davacı yanın bu isteği yeterli açıklıkta bulunmamaktadır....

          "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Katılma Alacağına Mahsuben Mülkiyet Hakkı Tanınması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, sağ kalan eşin, ölen eşine ait birlikte yaşadıkları konut ve ev eşyası üzerinde katılma alacağına mahsuben kendisine mülkiyet hakkı tanınması isteğine (TMK.md.240) ilişkin olup, mahkemece de bu şekilde vasıflandırılmış olmasına göre, inceleme görevi Başkanlar Kurulunun 26.01.2009 tarihli (1) sayılı kararı gereğince 02.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi.10.11.2010 (Çrş.)...

            Aile Mahkemesinin 2016/916 esas 2016/865 Karar sayılı kesinleşmiş ilamı ile evlilik birliği içinde aile konutu olarak kullanılan ve halende davacının çocukları ile oturduğu dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline karar verildiği, davalı Aydın Çubuk'un bu taşınmaza diğer davalı adına ipotek tesis ettiği davalılar arasında ticari ilişki bulunmadığından ipoteğin fekki talebinde bulunulmuştur. 4721 sayılı Medeni Kanun'un 705. Maddesinde "Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır." hükmü yer almaktadır. Somut olayda davacı ilama dayanarak ipoteğin fekkini talep ettiğinden açılan dava mülkiyet hakkına dayalı olup, mülkiyeti uyuşmazlık konusu olmayan tapuda yazılı şerhin ve ipoteğin kaldırılmasına ilişkin davadır....

            Demir'in de takibe dahil edildiğini, taşınmaz üzerinde ... 12. Aile Mahkemesinin 2010/828 Esas sayılı davası nedeniyle ihtiyati tedbir ...... bulunduğunu, takibin kesinleşerek taşınmazın satışına karar verildiğini ve alacağa mahsuben 88.500,00-TL’ye davacı ......ya ihale edildiğini, taşınmazın ...... adına tescili talebinin ... ... Müdürlüğünce reddedildiğini ileri sürerek davalı ... Müdürlüğünce verilen 20/09/2013 tarihli 15442 yevmiye nolu red kararının iptaline ve taşınmazın ...... adına tüm şerhlerden ari olarak tesciline karar verilmesini istemiştir....

              TMK’nın 193. maddesi dikkate alındığında kural olarak eşlerin birbirleri ve üçüncü kişilerle her türlü hukuki işlem yapma serbestisi Türk Medeni Kanunu'nun genel teorisi içinde kabul edilmişken, aynı Kanunun 194. maddesi ile bu kurala istisna getirilmiş ve aile konutu üzerindeki hakların sınırlandıralabileceği kabul edilmiştir. TMK'nın 194. maddesinin birinci fıkrası; “Eşlerden biri, diğer eşin açık rızası bulunmadıkça, aile konutu ile ilgili kira sözleşmesini feshedemez, aile konutunu devredemez veya aile konutu üzerindeki hakları sınırlayamaz." hükmünü içermektedir. Bu madde hükmü ile, tapu kaydına aile konutu şerhi konulmuş olmasa dahi eşlerin birlikte yaşadıkları aile konutu üzerindeki fiil ehliyetleri sınırlandırılmıştır. Sınırlandırma aile konutu şerhi konulduğu için değil, konutun, aile konutu vasfı taşıdığı için getirilmiştir. Bu sebeple tapuya aile konutu şerhi verilmese bile o konut aile konutu özelliğini taşır....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Özgüleme Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Uyuşmazlık ve hüküm aile konutu ve ev eşyalarının miras payına mahsuben sağ eşe özgülenmesi (TMK.md.652) istemine ilişkin olup, inceleme görevi Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nun 21.01.2013 tarihli 2013/1 sayılı iş bölümü kararı gereğince Yargıtay 8. Hukuk Dairesine aittir. SONUÇ : Yukarıda belirtilen sebeple dosyanın görevli Yargıtay 8. Hukuk Dairesi Yüksek Başkanlığına gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 13.05.2013 (Pzt.)...

                  Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, mülkiyet hakkının malikine sağladığı dava çeşitlerinden ikisi düzenlenmiş olup, "Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir." Bu maddeye göre malik, aktif yetki kapsamında mülkiyet hakkına konu olan eşya üzerinde kanuni sınırları içinde dilediği gibi tasarrufta bulunma; hem de pasif yetki kapsamında mülkiyet hakkına konu olan eşyayı üçüncü kişilerce yapılacak saldırılara karşı koruma haklarına sahiptir. Müdahalenin men'ine ilişkin bu dava ayni bir dava olup, tecavüz devam ettiği sürece açılabilir. Davacı dava konusu şeyin maliki olduğunu ve mülkiyet hakkına davalı tarafından el atıldığını ispatla yükümlüdür. Davalı ise, davacının malik olmadığını ya da davacının mülkiyet hakkına el atmadığını, el atmanın sona erdiğini ispat edebilir....

                    UYAP Entegrasyonu