Uyuşmazlık davacının 25.09.2009 tarihinde Levent Şubesi aracılığı ile yatırdığı 9.316,78 Euro’luk ödeme sonucu kredinin kapatılıp kapatılmadığı davacının erken ödeme komisyon borcu olup olmadığı ve rehnin kaldırılıp kaldırılamadığı noktasında toplanmaktadır. Davacı vekili 25.09.2009 tarihinde 90.316,78 Euro ödenmesine rağmen davalının 98.375,44 Euro ödenmedikçe rehnin kaldırılmayacağını belirttiği bu nedenle borçlu olmadıklarının tespitini ve araç üzerindeki rehnin kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; kredi sözleşmesinin 13.maddesinde ve geri ödeme planı altında erken kapama komisyon ücreti alınacağının yazılı olduğunu bu tutar ödenmedikçe rehnin kaldırılamadığını belirterek davanın reddini istemiştir....
Bankası hesabı üzerine konulan haczin kaldırılması kararı yerinde bulunmadığı gerekçesiyle, bozulmuştur. Takip dosyası ve bilirkişi raporu incelendiğinde, borçlu Belediye'nin T.C. ... Bankası ... Şubesi'nde bulunan 31068903-5003 nolu hesabının, ... Belediyesi tarafından yapılan ihalelerin geçici teminat bedelinin yatırıldığı hesap olduğu ve hesaba yatırılan geçici teminat bedellerinin ilgililere iade edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda bilirkişi raporu doğrultusunda hesaptaki üçüncü kişilere ait teminat paralarının, ihalenin kendileri üzerinde kalmaması karşısında kendilerine iade edildiği, bu haliyle hesaptaki paraların borçluya ait olmadığı ve haczedilemeyeceğinin kabulü ile mahkeme kararı onanması gerekirken sehven bozulduğu görülmekle, borçlu vekilinin karar düzelteme isteminin kabulü yoluna gidilmiştir....
Asliye Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 25/01/2018 tarih ve 2015/692-2018/19 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili; müvekkilinin 08.11.1990 tarihinde davalı banka nezdinde mevduat hesabı açtırdığını, 1991 yılında Almanya'ya giden davacının 2006 yılında Türkiye'ye kesin dönüş yaptığını, davalı bankaya yaptığı başvuru üzerine işlem görmeyen hesabın zamanaşımı nedeniyle kapandığının belirtildiğini, oysa davacıya bildirim yapılmadığını ileri sürerek 4.490.000.000.-TL'nın 08.11.1990 tarihinden itibaren davalı bankanın uyguladığı en yüksek mevduat faiziyle beraber tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
BORÇLAR KANUNU [ Madde 148 ] "İçtihat Metni" Taraflar arasında görülen davada (Ankara Asliye Birinci Ticaret Mah-kemesi)nce verilen 20.2.2004 tarih ve 2001/896-2004/45 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi duruşmalı olarak davacılar vekili tarafından istenmiş olmakla, tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacılar vekili, davalı bankanın Ankara Şubesi'nde müvekkiline ait mevduat hesabı bulunduğunu, daha önceden tanıdıkları şube müdürünün öneri ve telkinleri sonucu davacılar adına hazine bonosu alınması amacıyla davacı Şemsettin'in boş bir kağıdı imzalayarak banka müdürüne verdiğini, hazine bonosunun alınamadığını belirten şube müdürünün "imzalı boş kağıdı yırttığını" belirterek davacı Şemsettin önünde bu kağıtları attığını, daha sonra hesabını kontrol eden davacının, hesaptaki paralara 18.4.2001 tarihli mevduat rehni...
Müşterek hesaptaki paylar, aksi iddia edilip kanıtlanmadıkça birbirine eşittir. Müşterek hesaba yatırılan paranın kaynağının araştırılmasına gerek yoktur. Pay bakımından bir anlaşma bulunduğunu iddia edenin bu hususu (anlaşmanın varlığını) yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. Mevduat hesabı birden fazla kişiye ait iken mudilerden birinin ölümü halinde, aksine sözleşme yoksa hesaptaki paralar eşit paylara bölünür ve hayatta kalan mudiye kendi payı ödenir, hesap sahibi payından fazlası için diğer hesap sahibinin vekili olarak hareket eder, payından fazla çektiği miktarda diğer hesap sahibinin mirasçılarına karşı sorumlu olur." ( Yargıtay 3. H.D.'...
nin torunu küçük ... adına "18 yaşından önce üçüncü şahıslar tarafından çekilemez" şerhi ile 18.000 TL tutarında mevduat hesabı açtırdığını, hesaptaki paranın sehven küçük ...'nin velisi davalı ...'ne 14/08/2013 tarihinde ödendiğini, müvekkili tarafından bu yanlışlık fark edildiğinde anılan paranın iadesi için ... ile telefon görüşmeleri yapıldığını, noterlik aracılığıyla ihtar gönderildiğini, ihtarın 28/04/2014 tarihinde bizzat davalıya tebliğ edildiğini, ancak cevap alınamadığını, hesabın bu şekilde şarta bağlı olarak açıldığının davalının bilgisinde olduğunu, bu rağmen davalının kötüniyetli olarak hesaptaki parayı çektiğini, sebepsiz zenginleştiğini, anılan miktarın küçük ...'nin hesabına banka tarafından yeniden aktarılmış olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sehven ödeme yapılan ...'nden 23.050,90 TL'nin 14/08/2013 tarihinden itibaren reeskont faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....
Zamanaşımının dolduğu bu tarih itibariyle 3182 sayılı kanunun 36. maddesinde öngörülen mevduat sahibine bildirim ve ilan yükümlülüğü sınırı 5.000-ETL'dir. Dava konusu mevduatın yasal bildirim sınırı altında olup olmadığının tespiti için, zamanaşımının dolduğu tarih itibariyle hesaptaki paranın ulaştığı değerin tespiti gerekmektedir. Bunun için bankaca söz konusu mevduata uygulanan faiz tespit edilmesi halinde bu orana göre, bunun tespit edilememesi halinde ise avans faizi oranlarına (avans faizi bulunmayan dönemler için TCMB mevduat faizi) göre faiz hesabı yapılarak, faiz anaparaya eklenmek suretiyle hesaptaki paranın ulaştığı paranın tespiti gerekmektedir. Somut olayda mahkemece alınan 01.02.2018 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, murisin hesabında bulunan paraya davalı bankaca yıllık %5 oranında faiz işletildiği tespit edilmesine göre, zamanaşımının dolduğu tarih itibariyle paranın ulaştığı değerin, mevduata uygulanan bu faiz oranına göre hesaplanması gerekmektedir....
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARI:"Davalı tarafından 11.11.2016 tarih ve 27.09.2018 vade tarihli 5.000 TL bedelli araç rehin sözleşmesine dayalı Anamur İcra Müdürlüğünün 2018/1660 Esas sayılı dosyası üzerinden davalı tarafından yapılan takip neticesinde araç rehin borunun 23.11.2018 tarihinde ödenmesine rağmen dava konusu edilen 34 XX 318 plaka sayılı araç üzerindeki rehnin davalı tarafından kaldırılmadığı anlaşıldığından, davanın kabulü ile 34 XX 318 plaka sayılı araç üzerindeki Anamur Noterliğinin 11/11/2016 tarih ve 13861 yevmiye nolu rehnin kaldırılmasına," şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır....
Dosya kapsamı ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; davacının babası ... tarafından davacı adına, davalı bankanın ... şubesi nezdinde 1988 yılında vadeli mevduat hesabı açıldığı, hesaptaki son işlem tarihinin 22.11.1989 olduğu, 10 yıllık zamanaşımı süresinin sonunda hesabın ... veya ...'ye aktarılması gerektiği, ... ve ...'...
Somut olayda; Mahkemece, şikayete konu Denizbank.......Şubesinden gelen hesap ekstreleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, bilirkişi raporunda; haczedilen hesaptaki paraların İller Bankası'ndan gelen katkı payları ve otobüs işletme geliri olduğu bu nedenle haczedilemeyeceği mütalaa edilmiş, Mahkemece iş bu rapor esas alınarak şikayete konu hesap üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu halde, şikayete konu hesaptaki paraların bir kısmının otobüs işletme geliri olduğu Mahkeme'nin de kabulündedir. Otobüs işletme gelirleri resim, harç niteliğinde olmayıp haczi mümkün olduğundan, haczedilen hesap bu hali ile havuz hesabı niteliğindedir. Borçlu belediyenin haczi kabil olmayan paralar ile haczi mümkün olan paralarını ayrı hesaplarda tutması yerine, havuz hesabı oluşturmasının da iyi niyetle bağdaşmayacağı tartışmasızdır. Buna göre borçlu belediyenin, hesaplardaki paraların haczedilmezliğini ispatlayamadığının kabulü gerekir....